Türkiye ekonomisinin 2018'de yaşadığı her türlü olumsuzluğa rağmen güçlü yapısını korumayı başardığını belirten Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, Türkiye'nin ve Türk bankalarının kredi notunun algı yönetimiyle düşürüldüğünü söyledi. Özcan, "Ardından kur atakları geldi. Aslında Türkiye'de böylesi bir dönem yaşanması için ekonomik hiçbir gerekçe yoktu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte hızlı karar alma sürecinin işletilmesi, sonrasında Yeni Ekonomi Programı kapsamında alınan pro-aktif tedbirler ve etkin ekonomi yönetimiyle ekonomimizde dengelenme ve disiplin sağlandı. Tüm bu önlemler kısa sürede sonuç vermeye başladı ve en kötüyü geride bıraktık. Artık türbülanstan çıktık. Baharın müjdecisi geldi, ekonomimize cemre düştü" dedi.
GÖSTERGELER OLUMLU
Bugün artık olumlu beklentilerin arttığı bir dönemde bulunduğumuzu ifade eden Özcan, "Bütün ekonomik göstergeler olumluya dönüyor. Kurlar istikrar kazanırken faiz ve enflasyon oranlarında aşağı yönlü hareket gözlemleniyor. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak'ın da belirttiği gibi yerel seçimlerden sonra hayata geçirilecek yapısal reformlarla birlikte sağlıklı ve sürdürülebilir büyümenin önü açılacaktır" diye konuştu. Bankacılık sektörünün finans sektörü içindeki payının yüzde 80'in üzerinde olduğuna işaret eden Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu da sermaye piyasalarının ne kadar sığ olduğunu gösterir. Ekonominin finansman yükünün tamamını bankacılık sektörü tek başına üstlenmektedir. Türkiye'de bankacılık sektörü, finans sektörünün en önemli oyuncusudur. Türkiye finans sektörü büyüklüğü yaklaşık 900 milyar dolar civarında iken, bankacılık sektörünün payı 750-800 milyar dolar civarındadır. Diğer yandan bir Fransız bankasının aktif büyüklüğünün 1.3 trilyon euro civarı olduğu göz önüne alındığında, sektörümüzün daha fazla büyümeye ihtiyacı olduğu görülmektedir."
KALKINMA BANKALARI GÜÇLENMELİ
Kalkınma ve yatırım bankalarının etkinliğinin de artırılması gerektiğinin altını çizen Özcan, "Bildiğiniz üzere bu bankalarımız yatırım finansmanı konusunda uzmanlaşmış bankalar. Halihazırda yatırım ve kalkınma bankalarının sektördeki payı yüzde 6.4 civarında. Bu konuda, hükümetimizin son dönemde Türkiye Kalkınma Bankası'nın güçlendirilmesi için attığı adımlar oldukça önemli. Bunlara ilave olarak yatırımların sürdürülebilir finansmanı için güçlü bankacılık sektörünün yanı sıra etkin bir sermaye piyasasına ihtiyacımız var. Orta ve uzun vadeli fon arz edenler ile yatırımcıların buluşabilecekleri derinlikli bir sermaye piyasası, yatırımlar için istenen vadede uygun maliyetli kaynak teminini oldukça kolaylaştıracaktır" dedi.
DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEK
2018'IN ikinci yarısından itibaren başlayan dengelenme sürecinin 2019 yılının ikinci yarısından itibaren tamamlanmasını öngörduklarının altını çizen Özcan, "Bu doğrultuda 2019 yılından umutluyuz. Ekonomiye ve reel sektöre olan desteğimiz bu yıl da tüm hızıyla devam edecek. Bu dönemde geçmiş dönemlerde olduğu gibi hane halkından KOBİ'lere, ihracatçıdan yerel yönetimlere, sanayiciden çiftçiye kadar her kesimin yanındaki güç olacağız. Mevduat ürünlerinde de fiyat rekabetinin yanında, tasarruf sahiplerinin değişen risk algısı ve getiri beklentilerini karşılayacak yenilikçi ürünlerimizle müşteri kazanımına devam edeceğiz. Güçlü finans sektörünün ancak güçlü reel sektör ile var olabileceğine inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu bilinçle reel sektöre desteğimizi tüm gücümüzle sürdürmeye ve ülke ekonomisinin yanındaki güç olmaya devam edeceğiz" dedi.