İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç, AA Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İTO Başkanı Avdagiç, büyüme rakamlarının beklentilere uygun olarak gerçekleştiğini anımsatarak, "Türkiye ekonomisi son çeyrekte yüzde 3 daralsa da yılın genelindeki yüzde 2,6'lık büyümenin yakalanması her şeye rağmen olumlu bir neticedir. Dünyadaki oranlara baktığımızda hiç küçümsenmeyecek bir netice. Bundan sonraki arzumuz; şu anda eksiye gelen rakamı yukarıya doğru döndürmek. Bu anlamda Türkiye 3. çeyrekten itibaren dengelenme sürecine girdi. Bunun da neticelerini net olarak görüyoruz. Dövizde bir stabilizasyon oldu, volatilite azaldı, onun dışında ihracatta bir artış ortaya çıktı. Dışarıdan fon temininde dar bir dönemde yaşanan sıkıntılar ortadan kalktı." ifadelerini kullandı.
Büyümede ilk 3 ayın yatay seyirde geçeceğini, 2. çeyrekte hafif yukarı yönlü bir seyir görüleceğini belirten Avdagiç, "Büyümede bu yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde beklentilerin üzerinde iyileşme olacağını öngörüyorum." dedi.
"HÜKÜMETİN BU KADAR DESTEK VERDİĞİ TOPLU İSTİHDAM PAKETİ HİÇ OLMAMIŞTI"
Şekib Avdagiç, istihdam paketinin diğer veri ve göstergelerdeki iyileşmelere bağlı olarak katlamalı pozitif katkı sağlayacağını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İstihdamla ilgili bu kadar kapsamlı ve hükümetin bu kadar destek verdiği bir toplu istihdam paketi hiç olmamıştı. Bu istihdam paketi, daha evvelkilere göre son derece kapsamlı, içeriği dolu, rahat uygulanabilir bir paket. Buradan hem mevcut istihdamı koruyan, üretimi artırmaya yönelik bir paket var. Bu paketin dolaylı faydaları da var. Buna sadece istihdamı artırma paketi olarak bakmamak lazım. Burada sağlanan mali avantajlar sayesinde istihdam artışına bağlı olarak şirketlerin yeni istihdamla ilgili maliyetleri son derece düşük olacağı için hem yurt içinde hem yurt dışında şirketler daha rekabetçi fiyatlar verebilecek. Paketin görünmeyen olumlu etkisi de bu olacaktır."
"KREDİ HACMİNİN MİNİMUM YÜZDE 16 İLE 18 ARASINDA BÜYÜMESİ LAZIM"
Avdagiç, iş dünyasının kredi ve finansmana erişimle ilgili beklentisinin devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Orada iki ayak var, hem kredinin miktarının artması konusunda hem de kredi maliyetinin düşmesi konusunda beklentimiz devam ediyor. Türkiye'nin enflasyonunu dikkate aldığımız zaman, kredi hacminin 2019'da minimum yüzde 16 ile 18 arasında büyümesi lazım, şu an Bankalar Birliği'nin verdiği rakama göre, bu sene yüzde 12'lik bir büyüme öngörülüyor ki biz bunu kesinlikle yeterli bulmuyoruz.
İkincisi iyiye doğru giden bir trend var, kredi maliyetinde düşme var. Geçen sene son çeyrekte kredi maliyeti olarak 40'ları, 45'leri konuşurken şu an 23-25 bandını konuşuyoruz. Hala yeterli bir seviye değil, finansmana erişim maliyetinin daha da düşmesi lazım. Bu doğrudan doğruya enflasyonla da bağlantılı, enflasyon oranının altında verildiğinde sistem yürümez ama şu anki trend olumlu yönde gidiyor..
"BİR ARA KONKORDATOLAR ÇOK HIZLANDI ÇÜNKÜ BANKALAR YAPILANDIRMADA İSTEKLİ DEĞİLLERDİ"
Bankalar ve şirketlerin, büyük bir paketin iki önemli sacayağı olduğunu dile getiren Avdagiç, bankaların piyasada yaşanan gelişmelere bağlı pozisyon almak durumunda olduğunu dile getirdi.
İTO Başkanı Avdagiç, bir ara konkordatoların çok hızlandığını anımsatarak, "Çünkü bankalar maalesef o dönemde yapılandırma konusunda çok fazla istekli değillerdi. Zor durumda olan şirketlerin de tek çıkış kapısı konkordatoydu, buraya hızlı bir yönelme oldu. Daha sonra buraya gelen şirketlerin borçlarının tahsil edilmesi konusunda, bankalarda çok netice alamayacaklarını gördüler ve daha fazla inisiyatif kullanmaya başladılar.
Bu dönemde finansman maliyeti düştü ve konkordato sayılarında ciddi bir azalma oldu. Hatta konkordatoya giden şirketler, bankalarla borçlarını yapılandırdılar ve konkordatodan çıktılar. Bankalar da artık makul ve yönetilebilir bir yapılanmanın, şirketlerin üzerine gidip, onları boğmaktan çok daha avantajlı olduğunu gördüler. Bu anlamda bankaların bu yönetilebilir süreci devam ettirmeleri çok önemli. Aksi halde piyasadan bir takım üretici faktörleri ya da tüccarları elimine ederek bir yere varmak mümkün değil."
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 2,5 milyonluk yeni istihdam sağlama açıklaması ve istihdam paketine ilişkin değerlendirmede bulunan Avdagiç, Türkiye'de yılda 1 milyon kişinin iş dünyasına katıldığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu aynı zamanda Türkiye'nin bir avantajı. Bu da bize sorumluluk yüklüyor. Her yıl yüzde 5,5-6 büyümemiz lazım ki 1 milyon kişiye iş bulalım ve bunun üzerinde yeni istihdam alanları oluşturalım ki 3,9 milyona gelen işsizliğimizi aşağı doğru çekelim. 2,5 milyonluk istihdam hedefi bu iki konuyu da kapsayan bir hedef. İstihdam paketinin görünmeyen birtakım avantajları da devreye girecek. Bunlar birbirini besleyen unsurlar. Bu iddialı hedefi, kademe kademe realize etme konusunda iş dünyası ve hükümet olmak üzere hepimiz elinden geleni yapmak durumundayız."
İş dünyasından ilk dönüşlerin nasıl olduğuna ilişkin soru üzerine Avdagiç, bu konuda olumlu dönüşler aldıkları aktararak, yarın İstihdam Seferberliği 2019 İstanbul Buluşması'nın gerçekleştirileceğini söyledi.
Avdagiç, istihdam paketi ile ilgili Türkiye'deki en kapsamlı ve sonuç odaklı tanıtım kampanyasını yaptıklarını vurgulayarak, "Bütün bunların özünde, biz daha fazla, daha efektif üreteceğiz, daha çok çalışıp, daha fazla ihracat yapacağız. Enflasyon sadece hükümetin gayretiyle, sadece Ankara'nın alacağı tedbirlerle netice veremez. Tabii ki onların çalışmaları çok değerli ama bizim 82 milyon vatandaş olarak bu süreçte ciddi sorumluluğumuz var. Türk bankacılık sisteminde hala dışarıdan ilave kaynak alıyorsak ülke olarak düşünüp tabiri caizse tefekkür etmemiz lazım. Yani bizim tasarruf etmemiz, daha çok üretmemiz ve ihracat yapmamız lazım. Bunları sağlarsak enflasyon da işsizlik de düşer, ülkemizin refahı ve katma değeri de artar. Bu konuda toplum olarak topyekun seferberlik içine girmemiz lazım." diye konuştu.
"TARIMLA İLGİLİ TEŞVİK POLİTİKAMIZI YENİ BİR ÇERÇEVEYE OTURTMALIYIZ"
Avdagiç, tanzim satışı uygulamasına da değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarımla ilgili teşvik politikamızı, diğer bütün teşvik politikalarımızda olduğu gibi yeni bir çerçeveye oturtmamız lazım. Türkiye'de biliyorsunuz, bazı alanlarda ekim yapılmaması durumunda da verilen teşvikler var. Bizim önerimiz üreten çiftçiye teşvik verilmesi. Üretmeyeni değil, üreteni teşvik eden politika olması lazım. Mazot, gübre ve tohum konusunda önemli adımlar atmamız gerekiyor. Sulamadan, toprak analize kadar yapılması gereken çok unsur var. Küçük ölçekli tarımdan daha büyük ölçekli tarıma geçmemiz gerekiyor. Ambalajlama ve diğer süreçler de önemli."
Avdagiç, küçük bir çalışma yaptıklarını aktararak, "Son 5 yıla bakıldığında kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'ye yönelik tahminlerini hep aşağıda tutmuştur, gerçekleştikçe yukarı revize etmiştir. Hiç mi yukarı tahmin yapıp aşağı revize yapılmaz. Nedense Türkiye hep aşağıdan yukarı revize yaşıyor, hiç yukarından aşağıya revize yaşamıyor. Şu son dönemde Yunanistan'da ne oldu da notu 2 derece yukarı çıktı. Bunu anlamak mümkün değil. Burada bir takım siyasi unsurların katılmasıyla bu süreçlerin oluştuğunu düşünüyorum. Bunları izleyelim ama bunlara bakıp moralimizi bozmayalım." değerlendirmesinde bulundu.