Kodan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin sağlık turizminde son yıllarda yıldız gibi parladığını kaydederek, özellikle turistlerin tedavisiyle alakalı medikal turizm alanında hızla yükseldiğini söyledi.
Son yıllarda Türkiye'ye fiyat, kalite, teknik şartlar, bekleme süresi ve imkanların yeterli olması gibi nedenlerle tedavi için çok sayıda hastanın geldiğini dile getiren Kodan, 2017'de Türkiye'ye tedavi için gelen hasta sayısının 700 bin olduğunu aktardı.
Kodan, 2008 yılında kamu ve özel toplamında Türkiye'ye sağlık seyahati gerçekleştiren toplam turist sayısının 75 bin olduğunu anımsatarak, "Aradan geçen 10 yılda yaklaşık 10 kat artmış durumda. Bu sayı giderek artacaktır. 2018'de en az 850 bin hastanın tedavi için Türkiye'ye geleceğini, bu rakamın bir milyona yaklaşabileceğini düşünüyoruz." diye konuştu.
"BEKLEME SÜRESİ VE AMELİYAT FİYATLARI ÇOK ÇOK DÜŞÜK"
Emre Ali Kodan, Türkiye'nin özellikle kalite ve fiyat konusunda Avrupa'dan daha ileride olduğunu kaydederek, ameliyatların AB, ABD ve diğer batı ülkelerine göre çok daha uygun fiyata yapıldığını, bu rakamın zaman zaman 10'da bire kadar düştüğünü bildirdi.
Kodan, ameliyat ücretlerinin ABD ve AB'ye göre düşüklüğüne ilişkin şu örnekleri verdi:
"Mesela, anjiyo için ortalama ücret ABD'de 47 bin dolarken, Türkiye'de sadece 5 bin dolar. Bu rakam, sağlık tedavi cüretlerinin çok düşük olduğu belirtilen Hindistan'da 11 bin dolar, Tayland'da 10 bin dolar, Singapur'da 13 bin dolar. Türkiye, onların bile yarısında. Kalp kapakçık değişimi ABD'de ortalama 150 bin dolarken, Türkiye'de neredeyse 10'da bir fiyatına 17 bin dolara gerçekleştiriliyor. Diz eklem değişimi ABD'de 48 bin dolarken Türkiye'de 11 bin dolar. Bu rakamlar Avrupa ülkelerinde de ortalama olarak o şekilde."
Kodan, Türkiye'de bekleme süresinin de çok kısa olduğunu kaydederek, "Mesela İngiltere'de bir ameliyat için 6 ay beklendiğine dair haberleri sürekli okuyoruz. Bir batı ülkesinde diz kapağı ameliyatı için bekleme süresi 18 aydır ancak bu süre Türkiye'de en fazla iki hafta. Türkiye'de nakiller hariç ameliyatlar iki hafta içinde gerçekleştiriliyor." şeklinde konuştu.
"EN ÇOK ALMANYA, AZERBAYCAN VE IRAK'TAN GELİYORLAR"
Kodan, Türkiye'ye 2016'da en çok hastanın Almanya'dan geldiğini belirterek, onu Azerbaycan, Irak, Suriye, Türkmenistan, İngiltere, Hollanda, Rusya ve Suudi Arabistan'ın takip ettiğini söyledi.
Bu tip durumlarda komşu ülkelerin ön plana çıkmasının doğal karşılandığını dile getiren Kodan, ancak Türkiye'ye Avrupa'dan, Rusya'da, Türki Cumhuriyetlerden ve Körfez'den ciddi sayıda hasta geldiğini, bu durumun Türkiye'nin ne kadar cazip olduğunu gösterdiğini anlattı.Kodan, turistlerin tedavi için en çok İstanbul, Antalya ve Ankara'ya geldiğini ifade ederek, "En çok acil servis, göz hastalıkları ve kadın hastalıkları/doğum branşlarında geliyor bu hastalar. Daha sonra ise çocuk hastalıkları ve iç hastalıkları branşları sırayı takip ediyor." dedi.
Hastaların en çok haziran, temmuz ve ağustos aylarında Türkiye'ye geldiğini aktaran Kodan, bu dönemlerde kuzey bölgelerde özel sağlık sektörünün daha az yoğun olduğunu bildirdi.
"HEDEF, 2 MİLYON HASTA 20 MİLYAR DOLAR GELİR"
Kodan, International Medical Travel Journal (IMTJ) tarafından Mayıs 2018'de yayımlanan bir rapordan, ülkelerin sağlık turizmi değerlerine ait bir sıralama yapıldığını, Türkiye'nin bu sıralamada 600 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldığını, bu rakama güzellik ve SPA turizmi, turistin sağlığı gibi bazı kalemlerin dahil edilmediğini anlattı.
Birinci sırada ABD'nn, ikinci basamakta ise Güney Kore'nin yer aldığını aktaran Kodan, Tayland'ın dördüncü, Almanya'nın beşinci sırada yer aldığını ifade etti.Kodan, eski Sağlık Bakanı Ahmet Demircan'ın kısa süre önce yaptığı bir açıklamada, Türkiye'nin hali hazırda yıllık 4 milyar dolarlık sağlık turizmi geliri olduğunu belirttiğini kaydederek, 2023'te ise 2 milyon hasta ve 20 milyar dolar gelir hedefinin bulunduğunu anımsattı.
Sağlık turizminin tüm yönleri ile A'dan Z'ye empati gerektiren bir alan olduğunu dile getiren Kodan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sağlık turizmi, personeli, hastane, konaklama, tercüme hizmetleri, sigorta işlemleri, turizm, yiyecek-içecek kalemleri gibi birçok unsuru kendi içinde barındıran başlı başına ülkemizin döviz kazandırıcı faaliyetlerinin ve ülkemize saygınlık katan işlerinin başlarında gelmektedir. Bu bağlamda bu önemli sürecin havaalanından-havaalanına her aşamasında bulunmaya, kamu ve özel sektörlerimizin; operasyon, pazarlama, tanıtım, markalaşma, fuar ve organizasyon, yurt dışı delege ziyaretleri, araştırma ve fizibilite raporlarını oluşturma gibi her türlü operasyonel ihtiyaçlarında yanlarında olmayı bir sivil toplum kuruluşu olarak çok önemli buluyoruz.
Diğer yandan devletimizin bu zorlu süreci denetlemesi veya operasyonel süreci tüm taraflara kolaylaştırması için her zaman yanlarında olarak; uzman ekiplerimiz, yöneticilerimiz kısaca tecrübeli kadrolarımız ile destek vermeyi vatanımıza hizmet etme noktasında bir vefa borcu olarak değerlendiriyoruz."