Dünya, insanlık tarihinin beslenme ve gıda teknolojileri üzerinden şekilleneceği yeni bir döneme doğru hızla ilerliyor. Artan ve yaşlanan nüfus tüm dünyanın ortak sorunu haline geldi. Katlanarak artan bu nüfusu doyurmak da gün geçtikçe zorlaşıyor. Bilim insanlarına göre yakın gelecekte ülkelere değer katacak en önemli bilgi, modern tarım teknolojilerinde gizli olacak. Ülkeler vatandaşlarına yeterli ve sağlıklı gıda ürünleri ulaştırabildiği ölçüde başarılı sayılacak. Türkiye tarımı da bu noktadan hareketle kendini son yıllarda yeniden dizayn etmeye başladı. Yeterli gıda arzının sağlanmasında bölgesinde önemli bir rol üstlenen Türkiye'nin Avrupa, Afrika ve Batı Asya'nın gıda bahçesi olma hedefiyle ilerliyor. Tarım sektörü, bu hedef doğrultusunda yapısal sorunlar yaşasa da önemli bir değişim geçirerek, çok yönlü bir karakter kazanmaya başladı. Sektör, artık ürünün paketlenmesinden tüketicilere ulaştırılmasına kadar tüm aşamalarda faaliyet gösteren 'çağdaş tarımsal işletmeler' şeklinde yeniden yapılanıyor. Artık klasik ve verimsiz üretim modeli bir kenara bırakılarak, verimliliği esas alan 'modern' tarım işletmelerine geçiliyor.
İHTİYAÇLAR DEĞİŞTİ
Bu süreç de tarım sektörünün ihtiyaçları da doğal olarak, daha 'karmaşık' hale geliyor. Üretici, sanayici ve tüketici entegre şekilde yeni yapılar ortaya koydukça, yeni sistemler yeni beklentiler yaratıyor. Bu noktada önemli unsurlardan birisi de finansman sıkıntısı olarak öne çıkıyor. Bu noktada da bankacılık hizmetleri devreye giriyor. Son yıllarda birçok banka, 'tarım bankacılığı' adı altında konuya eğilmiş durumda. Kredi vermenin de ötesinde üreticiyle, çiftçiyle aynı havayı solumaya başlamış olan Türk bankacılık sistemi, sektörün yeniden şekillenmesinde büyük rol oynuyor. Bazı bankalar ziraat mühendisi istihdam edip, köy köy dolaşırken, bazı bankalar ise hasad zamanına göre kredi vermeye kadar götürüyor işi. Bu finansman gücü de Türk tarımını hedeflediği noktaya çok daha hızlı ulaştırıyor.
NÜFUS ARTIYOR
ABD'li Tarım Bilimci Lester Brown'un analizlerine göre dünya nüfusu, 1970'den beri neredeyse iki katına çıktı. Bu yüzyıl ortasında 9 milyara varması bekleniyor. 3 milyar kişi, gıda zincirinde "normal"den daha fazla et, süt ve yumurta tüketiyor. Çin ve diğer ülkelerde daha fazla aile "orta sınıf" kategorisine ulaştıkları için, daha iyi beslenmeyi umuyorlar. Ancak, hububat-yoğun çiftlik hayvanı ürünlerinin dünya çapında tüketimi arttıkça, tüm bu hayvanları beslemek için gereken ekstra mısır ve soya filizi talebi de artıyor. Bu doğrultuda ise kaynakların yeniden gözden geçirilmesi ve modern bilimin devreye girmesi gerekiyor.
Dijital tarım KOBİ'lere hangi fırsatları sunuyor
Dijital dönüşüm tarımı da değiştiriyor. Artık tarlalarda son teknoloji traktörler, "drone"lar ve toprak/hava sensörleri kullanılıyor. dijital teknolojiler çiftçilere gübreleme ve bitki koruma ürünlerini daha hassas uygulayabilme imkânı sağlıyor.
Dijital tarım uygulamalarıyla tarımsal üretimde yüzde 25 artış sağlanabileceği öngörülüyor.
Çiftçilerin kullanacağı özel hava durumu uygulamalarıyla hava kaynaklı verim kaybı yüzde 25 azaltılabilir. Yeni nesil akıllı sulama sistemleriyle küresel kilokalori üretimini yüzde 41 oranında arttırmak mümkün olabilir.
McKinsey'in araştırmasına göre tarımda dijitalleşmenin küresel ekonomiye katkısı 2025 yılına kadar 330 milyar doları bulacak.