İstanbul'un fethinden sonra sur dışında kurulan ilk yerleşim yeri olma özelliği taşıyan Eyüpsultan, 98 hektarlık alanda yürütülen 67 projeyle, Eyüp Sultan Tarihi Merkez (ESTAM) kapsamında ihya ediliyor. 560 yıllık tarihiyle İstanbul'un en eski yerleşim birimlerinden biri olan Eyüpsultan'da tarihi mirası ihya etmek için 500 milyon TL bütçe ayrıldı. Proje, Eyüpsultan Tarihi Merkez içerisinde bulunan eşsiz eserlerin restorasyonundan, yolların yayalaştırılmasına, yeni otoparklardan, gezi rotalamalarına, metro ve raylı sistem hatlarına kadar çok kapsamlı bir ihya ve gelişim programını içeriyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Eyüp Sultan'ın tarihi ve kültürel varlıklarını aslına uygun şekilde ihya etmek için başlatılan, Eyüp Sultan Tarihi Merkez Yönetimi (ESTAM) Projesi'nin tanıtım toplantısına katıldı.
Kurtulmuş, ESTAM Projesi'nin Eyüp Sultan'ın tarihi, kadim kimliğiyle birlikte yenide ayağa kalkmasını sağlayacak detaylı bir çalışma olduğunu belirtti. Şehirlerin kimliklerinin insanların zihinlerinde oluşan medeniyet tahayyülleriyle ortaya çıktığını hatırlatan Bakan Kurtulmuş, "Bugün dünyaya baktığımız zaman hemen hemen dünyanın bütün şehirlerinde güzel binalar, güzel mekanlar, daha estetik, huzurlu, insani olan yapılar eski yapılardır. Ne yazık ki, yeni yapıların büyük bir çoğunluğunda karmaşa ve bir şekilde insan ruhuyla çelişen birçok unsur var" ifadelerini kullandı.
Modern çağ kentlerinin, yeni yerleşim yerlerinin hepsinin yüksek binalarıyla, çok katlı yollarıyla, yoğun trafikleriyle, bir yerden bir yere gitmenin saatler aldığı, günün büyük bir kısmının yoğun trafik baskısı altında geçtiği stresli şehirler haline geldiğini belirten Kurtulmuş, dünyanın her yerinde eski kentlere bakıldığında daha stressiz, mütevazı ama sanatın, estetiğin, uyumun insanla birlikte fonksiyonelliğin öne çıktığı yapıların görüldüğünü söyledi. İstanbul'un tarihi semtlerindeki tek bir mezar taşının bile insana birçok şey anlattığını ifade eden ve "Eğer zamanı yönetemezseniz sizdeki birçok iyi şeyi alır götürür, harap eder hatta yok eder" diyen Bakan Kurtulmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Maalesef uzun yıllar boyunca sadece zamanın vermiş olduğu tahribat değil, ayrıca köklerimizden uzaklaşmak gibi bir telaşla ortaya koyulan yanlış uygulamalar tarihte estetik, sanat, mimari ve ahenk adına ne varsa onları geride bırakmamıza neden oldu. Kırılıp döküldüğünü gördüğünüz o muhteşem mezar taşlarının kırılıp yere atılması tesadüf değildir ve sadece bir saygısızlık da değildir. Bir ilgisizlik, duyarsızlık, tarihle olan irtibatını koparma yönünde neredeyse bir telaşın sonucudur. Sokaktaki üç beş tane maganda ya da sadece tarihe mezara saygısız üç beş tane mahalle serserisinin yapmış olduğu işler değildir onlar. Bir devrin bir zihniyetin özeti gibidir. Artık bu ilgisizlik, bu duyarsızlık geride kaldı. Tarihle bağını koparma telaşı ve onun üzerinden modernleşme arayışları tarihin çöplüğüne gitti. Şimdi tarihle irtibatımızı kuvvetlendirerek maziden alacağımız güçle çok daha güçlü bir Türkiye kurma mücadelesi yapıyoruz."
Anadolu'nun sahip olduğu tarihi kültürel mirasla adeta bir açık hava müzesi olduğunu kaydeden Bakan Kurtulmuş, "Her bir tarihsel eserimize atalarımızın, medeniyetimizin, kadim değerlerimizin nefes bulduğu, dirildiği, yaşadığı her bir mekana sadece mekansal bir düzenleme olarak değil, aynı zamanda bir ruhu yeniden kuşanmak diye bakıyoruz. Türkiye'nin dört bir tarafında, tarihle barışmamızın somut bir adımı olarak, tarihi kültürel eserlerimizi elimizdeki bütün gücümüzü kullanarak ihya etmeye gayret ederek sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, Eyüp Sultan'ın, İstanbul'un manevi direği olduğunun altını çizerek, "Sadece O'nun manevi varlığı dahi, O'nun burada metfun olmasını düşünüyor olmak dahi hepimize büyük bir güç veriyor, kuvvet veriyor. Eyüp Sultan Camii, sadece bir ziyaretgah olmanın ötesinde senenin her günü, her vaktinde oraya gelen insanların yaptıkları dualarla aslında kendi geleceklerine umutla baktıkları bir mekan oluyor. Eyüp, bizim yıllardır üzerinde konuştuğumuz, bu tarihi alandaki yapıların ortaya çıkarılması için gayret sarf etmemiz gereken bir yer. Buranın mümkün olduğu kadar yayalaştırılması, trafikten uzak hale getirilmesi, var olan bütün alandaki güzelliklerin belgelenerek en güzel şekilde teşhir edilmesinin temin edilmesi ayrıca oturma mekanlarıyla, ışıklandırılmasıyla, peyzajıyla, halkın daha rahat hareket etmesini sağlayacak imkanlarıyla Eyüpsultan'ın bu var olan değerlerinin ve güzelliklerinin yaşatılması bizim için önemlidir" diye konuştu.
"DÜNYADA BAŞKA HİÇBİR ÜLKEDE OLMAYAN ZENGİNLİK TÜRKİYE'DE VAR"
Kurtulmuş, tarihi, kültürel değerlere sahip çıkmanın ülkenin geleceği için önemli olduğuna değinerek, "Biz, kökü mazide olan bir atiyiz. Bizim geleceğimiz sadece ekonomide ileriye gitmekten ibaret olamaz. Yollarımızı, köprülerimizi, hava alanlarımızı, uçaklarımızı, tanklarımızı, fabrikalarımızı geliştirmekle büyük bir gelecek kuramayız. Bunları tabii ki yapacağız. Bunlar halkın refahı, ülkenin zenginliği ve ülkenin güçlü olması bakımından önemlidir. Ama dünyada başka hiçbir ülkede olmayan zenginlik Türkiye'de var. O da tarihi, kültürel zenginliği, çeşitliliği ve derinliğidir. Bu kültürel zenginliğimizden, büyük medeniyet birikimimizden istifade etmezsek ekonomik başarılarımızın, ekonomide yükselmemizin hiçbir anlamı kalmaz. Türkiye'nin ekonomideki gücü, bağımsızlığı kadar önemli olan bir husus da medeniyet ve kültür alanındaki milli bağımsızlığı meselesidir. Biz kültürel alanda milli bağımsızlığımızı kazanmadıkça, güçlendirmedikçe diğer alanlarda da, ekonomide de, teknolojide de bağımsız olmamız mümkün değildir. Onun için köklerimizle buluşacağız, köklerimizdeki değerleri bugüne aktaracağız ve onun bize, yarına bir güç olmasını temin etmeye çalışacağız" değerlendirmelerinde bulundu.