Türkiye, sayıları on binlerle ifade edilen yurtdışındaki eğitimli insan kaynağını Türkiye'ye getirmek üzere ciddi bir adım atıyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi'nin Tarihi Beykoz Kışlası'nda hayata geçirdiği Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü, Harvard başta olmak üzere Avrupa ve Amerika'da eğitim almış Türk bilim insanlarının dünya çapında araştırma yapabileceği bir kurum olmayı amaçlıyor. Enstütü ile birlikte Sultan Abdülaziz Han'ın Kolerahanesi olan Tarihi Beykoz Kışlası, bugün Modern Zamanların Moleküler Tıp Araştırmaları Kurumu'na dönüşmüş oldu.
SAĞLIKTA İTHALATI AZALTACAK
Dünyanın en iyi üniversitelerinde ihtisas eğitimini tamamlamış akademisyenlerin de yer aldığı bir ekip tarafından kurulan Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü'ne Tarihi Beykoz Kışlası ev sahipliği yapıyor. Enstitüde endüstriyel enzim ve Hepatit B aşı üretimi, sıtma, Kırım Kongo ve parat hormon üretimi gibi alanlarda çalışmalar yapılıyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, III. Selim zamanında kurulan ve bir dönem kolerahane olarak da hizmet veren tarihi Beykoz Kışlası'nın, restore edilerek moleküler tıp araştırmaları kurumu haline geldiğini söyledi. Ahmet Akça, kadroya kazandırılan Dr. Serdar Uysal'ın Harvard Üniversitesi'nden geldiğini söyledi. Endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili bilgi veren Dr. Serdar Uysal, "20 yıl sonrasının teknolojik ürünlerinin temel bilimsel araştırmalarını gerçekleştiriyoruz" dedi.
'HASTANE' TERİMİNİ İLK KULLANAN SİVİL KURUM
Rektör
Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu da, "1845'lere dayanan bir tarihimiz var. Tarihimizde hastane isminin kullanıldığı ilk vakıf ve sivil kurum. Üniversite olarak 2010-2011 eğitim yılında ilk öğrencilerimizi almaya başladık. URAP'a göre 2017-18 sıralamasında; 2000'den sonra kurulan üniversiteler arasında 1., 6000'den az öğrenci alan üniversiteler arasında 2., tüm vakıf üniversiteleri arasında ise 4. Sırada yer alıyor" dedi.