Türkiye ekonomisinin, yüksek performansıyla tüm olumsuzluklara rağmen ne kadar güçlü ve dinamik olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, "Türkiye hâlâ yurtdışı yatırımcılar için cazibesini koruyor. Yatırımcılar ülkemizin derecelendirme notunun düşürülmesi kararının adil olmadığının haklı nedenlere dayanmadığının farkındalar. Örneğin Vakıfbank olarak son beş ayda üç ayrı işlemle 3.7 milyar TL'lik tahvil ihracı gerçekleştirdik. Toplamda 14 milyar dolar dış kaynağımız var ki bu da bilanço büyüklüğümüzün yüzde 20'sine tekabül ediyor" dedi.
TÜRKİYE'NİN BAŞARISI ARTACAK
Reel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Küresel ticarette Asyalı üreticilerin Avrupa'ya, Avrupalı üreticilerin de Asya ve Ortadoğu pazarlarına ulaşmak için tercih ettiği stratejik rolümüz artarak devam ediyor. 3. Havalimanı gibi mega projeler ve diğer teşviklerle bu avantajımızı daha ileri noktalara taşımaya çalışıyoruz. İkinci büyük avantajımız ise Türk iş dünyasının dinamizmi. Son yıllarda açıldığımız Afrika gibi yeni pazarlarla güç kazanmaya devam ediyoruz. En büyük ihracat pazarımız Avrupa ülkelerine yenilerini ekleyerek ihracat potansiyelimizi artırıyoruz. Geleceğe yapılan dijitalleşme ve otomasyon yatırımları, üretim süreçlerinde şimdiden iyileşme ve verimlilik sağlıyor. Kısacası Türkiye'nin başarısı artarak devam edecektir."
GELECEĞE GÜVEN TAM
Türkiye'nin bundan 16 yıl önce başlayan reformların meyvelerini son 5 yıldır topladığına dikkat çeken Özcan, "2015'te iki seçim üst üste iki seçim gerçekleştirdik. 2016 yılında ise 15 Temmuz hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Türk milletinin kararlı karşı duruşu ve ekonomi yönetiminin başarısıyla çok büyük bir türbülansa girme tehlikesi olan ekonomi yeniden rayına oturdu. Alınan proaktif kararlar ekonomideki canlılığın sürmesini sağladı. Yatırımcı ve tüketici geleceğe güven duyacak, harcayacak ki üretim süreci devam edecek. Ekonomideki en önemli faktörlerden biri aktörlerin gelecek beklentileridir. Dolayısıyla gerek yatırımcı, gerekse tüketici geleceğe güvenle bakmalıdır. Zamanında alınan önlemlerle ekonomik durgunluğa izin verilmedi. 2017'de sağlanan yüzde 7.4'lük muhteşem büyüme de bütün tahminleri alt üst etti. Türkiye ekonomisinin ne kadar güçlü olduğu yeniden anlaşıldı. 2019 yılında yapılacak seçimlerde de istikrarın bozulmayacağını, ciddi reformlar geçiren ekonomik sistemimizin etkilenmeyeceğini düşünüyorum. Tam aksine yeni sistemin ekonomimize de büyük katkıları olacağına ve 2023 hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğimize inanıyorum" dedi.
MEVDUATTA AGRESİF OLMAYACAĞIZ
Banka olarak Türkiye'de mevduat pastası küçük olduğu için mevduat toplamada agresif bir büyüme hedeflemediklerinin altını çizen Özcan, "2018 yılında yüzde 15'lik bir mevduat büyümesi ile pazar payımızı korumayı öngörüyoruz. Buna karşılık yüzde 20 civarında bir kredi büyümesi hedefliyoruz. Aktif büyüme hedefimiz ise yaklaşık yüzde 17. Yani 2018 yılında da büyümemizin temelini kredi büyümesi oluşturacak. Kredi tarafında, inovatif ve istihdam sağlayan imalat sanayii tarafına daha yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Mega projelerin içinde olmaya devam edeceğiz. KOBİ'ler 2018 yılında da odağımızda olacak. Tarım bankacılığı ve belediye finansmanında da daha hızlı yol almak istiyoruz. 2017'deki KGF uygulaması sırasında banka olarak 20 milyar TL'den fazla kullandırım gerçekleştirdik. Tahsis edilen limitin tamamını reel sektöre aktardık. Vadesi gelen dönüşlerde de takip oranı yüzde 1'in altında gerçekleşti. Yeni dönemde 55 milyar TL'lik ilave limit daha tahsis edildi. Bu miktarın kullandırımında da üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Konut kredileri ve ihtiyaç kredilerinde iyi bir noktadayız. Bireysel bankacılık alanında yeni hedefimiz gençlere ulaşmak" dedi.