Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) Güç Grubu Geliştirilmesi Projesi'nde tekliflerin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar sürüyor.
Proje kapsamında, Altay tankının güç grubu ihtiyacının yerli ve milli imkanlarla karşılanması için Türk sanayisinin mevcut imkan ve kabiliyetlerinin azami derecede kullanılması amaçlanıyor. Ortaya çıkacak ürünle Altay tankının güç grubu konusunda yurt dışı bağımlılığının ortadan kaldırılması ve ihraç lisansına tabi olmayan güç grubunun geliştirilmesi öngörülüyor.
İhale için SSM'ye iletilen tekliflerden birinde 3 mühendislik şirketinin imzası bulunuyor. Teklif sahibi FİGES ve alt yüklenicilerden ANOVA "ileri mühendislik", bir diğer alt yüklenici BİAS Mühendislik ise "test ve ölçüm" konularında uzun süredir savunma, havacılık, otomotiv başta olmak üzere çeşitli sektörlere hizmet veriyor.
FİGES AŞ Genel Müdürü Koray Gökalp, yaptığı açıklamada, güç grubu geliştirme konusundaki hedefleri ve oluşturdukları modele ilişkin bilgiler verdi.
FİGES'in ana yüklenici olarak teklif vermesinin birçok kişiyi şaşırtabileceğini ancak projeyi yürüten SSM ve Milli Savunma Bakanlığı açısından bunun sürpriz olmadığını belirten Gökalp, bilgi ve yeteneklerinin muhataplarınca çok iyi bilindiğini söyledi.
"BU BİR MÜHENDİSLİK PROJESİ"
Projenin kendileri açısından yeni olmadığını dile getiren Gökalp, "Altay gibi bir tanka güç grubu geliştirme herkesin teklif verebileceği bir iş değil. FİGES, 10 yılı aşkın süredir bu projenin üzerinde çalışıyor. Vizyonumuzda bu projeye ana yüklenicilik hiç olmadı. Daha önce bu projeye ilgi duyan firmalara mühendislik desteği verdik, yurt içinde ve dışında bu projede çalışmak isteyen dev şirketlerle ortak çalışmalar yaptık." dedi.
Gökalp, ihale için ANOVA ve BİAS Mühendislik ile büyük bir güç oluşturduklarını, bu şirketlerin mühendis sayısının 400'ü aştığını bildirdi.
Proje için 190 kişilik mühendislik ekibi öngördüklerini anlatan Gökalp, "Konu motor ve transmisyon geliştirmekse çok büyük mühendislik altyapısına ihtiyaç var. Böyle bir altyapıya bizim dışımızda halihazırda sahip firma da yok. Bu bir geliştirme niteliği taşıdığı için mühendislik projesi olması gerektiğini düşünüyoruz. Sanayileşme ise bunu takip etmeli." diye konuştu.
"ALT YÜKLENİCİLERİMİZİ TÜRKİYE'DEN BULDUK"
Mühendislik kabiliyetlerinin yanında üretim ayağındaki eksikliklerinin farkında olduklarını vurgulayan Gökalp, "Uzun süredir bu tür projelerde çalıştığımız için alt yüklenicilerimizi Türkiye'den bulduk. Bizi bu projeye cesaretlendiren şey özünde budur." ifadesini kullandı.
Yeni bir işe soyunurken en fazla "Daha evvel yaptınız mı?" sorusunun yöneltildiğini belirten Gökalp, şöyle devam etti:
"Bu soru savunma sanayisi firmaları tarafından bize hiç sorulmaz. 28 yıldır daha evvel herhangi birinin yaptığı hiçbir projeyi yapmadık. Bizim yaptıklarımızın tamamı Türkiye için ilktir. ASELSAN, ROKETSAN, TAI'deki dostlarımız bize bir şeyi yapıp yapamayacağımızı sormazlar, yapabileceğimizi bilirler. Onun için kendileriyle çok büyük, teknolojik işlere imza attık. Bu projede ana yüklenici adayı olmak istememizin sebebi, gerçek anlamda tamamıyla yerli bir çözüm sunmak. Böyle bir çözüm sunulacaksa nitelik ve nicelik anlamında ciddi mühendislik altyapısı sağlamanız gerekiyor. İstenen sürelerde bu işi bitirmek, sizde olmayan grupları dışarıdan 5'er, 10'ar toplamakla yapamayacağınız şeyler. Motor ve transmisyonun tasarlanması bizim işimiz. Ciddi de tecrübeye sahibiz. Daha önce projeye ilgi duyan firmalarla çalıştık, onların dışında ABD, Avrupa, Japonya, Ukrayna'da bu işleri yapan firmalarla uzun maceralarımız oldu. Geldiğimiz noktada bu işlerin Türkiye'de yapılacağına emin olun. 1914'te başlayan tank ve güç grubu işi bugünkü Türk mühendisleri için bir sıkıntı değildir."
- "TÜRKİYE BU İŞİ KAFASINA KOYARSA YAPAR"
Proje için yurt dışından herhangi bir partner arayışına gitmediklerini vurgulayan Gökalp, şöyle konuştu:
"Daha önce yurt dışındaki firmalarla bu proje kapsamında çok derinlemesine çalıştık. Arayışımızın olmamasının bir sebebi var. İstemediğimiz ya da gerek olmadığından değil, projenin risklerini azaltmak ve daha çabuk bitirmek için bu yolu seçtik. Halihazırda tank motoru ya da transmisyonu yapan bir firmayla ortak çalışmayı herkes ister. Daha önce izlenen yol da budur. Sorun şu ki bunu vermiyorlar. Bugün 'Sorun yok, beraber yaparız' diyen maalesef bütün yurt dışı kaynaklı tekliflerin sahte olduğunu söylüyorum. Hiç kimse böyle bir teknolojiyi bize vermek istemiyor. Bunun arkasında askeri stratejik olmasının ötesinde finansal stratejik olması yatıyor. Çok büyük finansal kazançları olan işleri Türkiye'ye kaptırmak istemiyorlar. Bu konudaki çekincelerini de anlıyorum. Çünkü Türkiye bu işi kafasına koyarsa yapar."
Koray Gökalp, güç grubu geliştirme sürecinin uzamasının tek sebebinin yurt dışında çare aranması olduğunu söyledi. Gökalp, "Bunu bilen bir şirket olarak nasıl olur da yurt dışından medet umarız? Çok detaylı inceledik, senelerdir çalışıyoruz. Gerçekten bunun yurt dışından bağımsız yapılamaması söz konusu değil, burada rahatlıkla yapılır. 'Teknoloji çok ilerledi' deniliyor, bunların tamamı palavra." dedi.
MOTOR SESİ İÇİN 2 YILLIK SÜRE
Altay tankının prototipinde kullanılan Alman malı motor ve transmisyonun 30 yıl önce ortaya konulduğuna dikkati çeken Gökalp, şunları kaydetti:
"Bilinçli olarak algı operasyonları yapılıyor. 1970'lerde 'Sizin kafanız basmaz, siz Türkler bu işleri beceremezsiniz, bizden alın.' diyen zihniyet, bugün bizi dolandırmanın başka yolunu buldu. O da 'Gelin beraber yapalım.' Gelin beraber yapalım hikayeleriyle başlayan süreç sonunda 5-6 yılın ardından en başa döndüğünüzü görüyorsunuz. 'Yerli yapacağız.' deniliyor ama maalesef hala bu çözümler aranıyor. Onun için gelecek misyonumuzda görmediğim halde ülkemiz için böyle bir işte ana yüklenici olduk, teklif verdik. Bunu ülkemiz için görev olarak görüyoruz. Yaklaşık 2 yıl içinde bunun çıkıp çıkmayacağını göreceksiniz. 2 yıl içinde prototip üretiminin ikinci fazının ortalarında olacağız. Herkes bu süre sonunda test sahasında çalışan motor ve transmisyonları görecek. Başarıdan ne kadar uzağız göreceksiniz. Bunlar başaramayacağımız işler değil, çok daha zor işleri yapıyoruz."
12 BİN METREKARELİK KARARGAH
Koray Gökalp'in verdiği bilgilere göre, ihalenin kazanılması halinde Güç Grubu Geliştirme Projesi için 12 bin metrekarelik Güç Sistemleri Geliştirme Merkezi ve Test Merkezi oluşturulacak. Altay tankında kullanılacak motor ve transmisyonu geliştirecek mühendis kadrosu burada görev yapacak.
Çalışmalar, ilk ödemenin yapılmasıyla değil, ihalede kararının verilmesiyle başlatılacak.
Mühendislik çalışmaları için merkez binalarının yapılması da beklenmeyecek, bu süreçte hali hazırda proje bileşenlerine ait 6 Ar-Ge merkezi kullanılacak.
Projede görev alacak tasarım ekibi büyük oranda hazır durumda bulunuyor. Üretim altyapısı da 1 yıla kalmadan hazır hale gelebilecek. Prototip çizimleri 18. aya doğru fabrikalara gönderilmeye başlanacak.
Transmisyon üretimi için ihtiyaç duyulan altyapı OSTİM'in önde gelen şirketlerinden birine birkaç küçük şirketin daha eklenmesiyle oluşturulacak. Bu şekilde ortaya, projede ihtiyaç duyulan makine parkının yüzde 98'ini sağlayan bir birliktelik çıkacak. Kalan yüzde 2'lik ihtiyaç ise kalıp, maça ve aparatlardan oluşuyor. Bu birliktelikle transmisyonu üretecek altyapı herhangi bir ilave harcama olmadan OSTİM bünyesinde kurulacak.
OSTİM Teknoloji AŞ de kritik alt sistemlerin üretiminde görev alacak.
Motorun üretiminde Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ (TÜLOMSAŞ) görev alacak. Lokomotif motorları üreten TÜLOMSAŞ, tank motoru için ortaya konulacak tasarımları hayata geçirecek. TÜLOMSAŞ'ın altyapısının yüzde 82'lik oranla böyle bir çalışmaya hazır olduğu belirlenirken, şirkete yeni ihtiyaçları için yüzde 18'lik makine desteği sağlanacak. İhtiyaç duyulan makinelerin teklifleri ve teslim tarihleri de alındı.
SERİ ÜRETİM İÇİN YENİ YATIRIM GEREKMEYECEK
Güç Grubu Geliştirme Projesi'nde ihtiyaç duyulan altyapının kurulmasıyla hiçbir ilave yatırım yapılmadan OSTİM Teknoloji AŞ ve TÜLOMSAŞ seri üretimi de başarıyla yürütebilecek.
FİGES AŞ ve alt yüklenicileri, seri üretim için teklif vermeyecek, OSTİM Teknoloji AŞ ve TÜLOMSAŞ'a destek olacak. Güç Sistemleri Geliştirme Merkezi ve Test Merkezi de bu firmalara devredilebilecek.
Proje kapsamında, prototiplerin yanı sıra talep edilmemesine rağmen seri üretim hatlarının kalifikasyonu SSM'ye sunulacak.