Metal sektörü toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma yönünde önemli bir adım atıldı. Ülke ekonomisi açısından kritik önem taşıyan sektörde toplu iş sözleşmesi süreci, ekim ayında başlamış, yaklaşık üç ay süren görüşmelerde anlaşma sağlanamamıştı. Aralık ayı başında tutulan uyuşmazlık tutanağının ardından devreye giren resmi arabulucu aşamasında da taraflar uzlaşamamıştı. Masada işverenleri temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), çözüm hedefiyle yeni bir teklif getirdi. İşveren tarafı, 'Türkiye'nin rekabet gücünün artırılmasıyla çalışan refahında sürdürülebilir bir gelişme sağlanması hedefleri dengede olmalı' diyor. Daha önce altı aylık enflasyon oranı kadar ücret zammı öneren MESS, bu teklifini revize ederek iki katına çıkardı.
EN KRİTİK SEKTÖRLERİ KAPSIYOR
Metal iş kolundaki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, Türkiye'nin istihdam ve ihracat açısından en kritik sektörlerini ve önde gelen işletmelerini kapsıyor. Otomotiv, otomotiv yan sanayii, beyaz eşya, dayanıklı tüketim ürünleri, demir-çelik ve döküm sektörlerindeki MESS üyeleri, Türkiye ihracatının yüzde 27'sini gerçekleştiriyor. Bu firmaların üretimi ise imalat sanayii toplamının yüzde 24'ünü oluşturuyor. Görüşmeler, Borsa İstanbul'u ve yatırımcıları da yakından ilgilendiriyor. MESS üyeleri, Borsa İstanbul'da işlem gören sanayi sektörü firmaları içinde piyasa değeri bakımından yaklaşık yüzde 40'lık ağırlığa sahip.
'İSTİHDAM KAYBI OLUR'
Toplu iş sözleşmesi MESS üyesi 180 işletmede bulunan yaklaşık 130 bin çalışanı kapsıyor. İşçiler adına Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Çelik-İş sendikaları masada oturuyor. İşçi sendikalarının talepleri, istihdam maliyetinde yüzde 40'ı aşan oranda artış öngörüyor. MESS, altı aylık dönem için talep edilen bu oranı, Türkiye'nin rekabet gücü açısından sakıncalı buluyor. Türkiye'deki istihdam maliyetlerinin yüksek oranda artması halinde ihracat gücünün zayıflayacağını, yeni yatırımların daralacağını kaydeden MESS, böylesi bir durumda istihdam kaybı olacağını, işsizliğin artacağını savunuyor. Ülke ekonomisi açısından son derece kritik olan bu süreçte uzlaşma yönünde yeni bir adım atıldı.
ENFLASYONUN İKİ KATI TEKLİF
MESS'ten yapılan açıklamada, "Metal sektörü, Türkiye ekonomisinin can damarı. Bu nedenle olayları kendi gözlüğümüzle değerlendirmek yeterli olmaz. Sadece içinde bulunduğumuz grubun, sektörün, iş kolunun çıkarları doğrultusunda hareket edemeyiz. Metal sektöründe çalışma barışının devamını sağlamak amacıyla uzlaşma yolunda bir adım atıyoruz. Teklifimizi, Ağustos 2017 ile biten dönem enflasyon oranının iki katı olan yüzde 6.4'e yükseltiyoruz. Bu oran, Eylül 2017 ile başlayan altı aylık dönem için geçerli olacak. Üye işyerlerimizin çalışanlarına sürdürülebilir bir refah artışı sağlamak için daha fazla ihracat daha fazla istihdam hedefine kilitlenmeliyiz. Ülkemizin ve işletmelerimizin rekabet gücünü koruyan bir maliyet politikası izlemeliyiz. Ancak bu şekilde istihdam ve refah sağlayabiliriz" denildi.
'MALİYETLER KARŞILANA BİLMELİ'
İşçi sendikaları tekliflerinin uygulanması halinde istihdam maliyetlerinde bazı işletmeler için yüzde 80'i aşan oranlarda artış olacağı belirtilen MESS açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Memur ve emeklinin, altı aylık dönemde yüzde 4 zam için anlaşıp enflasyon farkıyla yüzde 5.69 zam alacağı bir süreçte iş kolumuzdaki işçi sendikalarının ölçüsüz ücret artışı talepleri, ekonominin herhangi bir parametresiyle açıklanamaz. Fabrikaların ayakta kalabilmesi için maliyetlerin karşılanabilir olması gerekir. İşletmelerde yüksek oranda maliyet artışı olursa ihracat pazarları korunamaz, işletmeler zorlanır, işsizlik artar. Hepimizin ortak amacı ülkemizde üretilen ürünlerin dünya pazarlarında daha fazla talep görmesini sağlamak. Ancak bu yolla daha fazla ihracat yapabiliriz. Yeni istihdam olanakları üretebiliriz."
MESS, işçi sendikaları tarafından açıklanan taleplerin Türkiye'nin ihracat imkanlarını daraltacağını vurguladı. MESS açıklamasında, Türkiye'de işgücü maliyetlerinin bazı Orta Avrupa ülkelerinden yüzde 40-50 oranında yüksek olduğu kaydedilirken, şu görüşler savunuldu: "Girişimciler ve firmalar, yatırımlarını yönlendirirken bütün seçenekleri değerlendirerek karar veriyorlar. Türkiye'ye de diğer ülkelere de bakıyorlar. Eğer Türkiye'de verimlilikte bir sıçrama meydana gelmeden iş gücü maliyetleri artarsa Türkiye'nin yatırım cazibesi erimeye başlar. Yatırımlar, daha ucuz maliyetli veya daha yüksek verimliliğe sahip ülkelere yönelir. Mevcut yatırımlar devam etmez, yeni yatırımlar gelmezse yeni istihdam alanları üretilemeyebilir."
MESS, kasım ayında yaptığı açıklamada ücret zammının yanı sıra üç ayrı ek öneri gündeme getirmişti. İşveren temsilcisinin ücret zammı kadar önem verdiği tekliflerden biri, toplu iş sözleşmesinin iki yıl yerine yasal üst sınır olan üç yıllık dönem için geçerli olması. Bu yolla hem işverenler hem de çalışanlar için öngörülebilirliğin artacağı savunuluyor. MESS, bunun dışında, çalışanların zorunlu haller dışında rapor alarak devamsızlık yapmasını azaltmak amacıyla bir teklif getirmişti. Bu teklifte, 'ikramiyeler fiili çalışılan gün sayısına göre ödensin' deniliyordu. Zorunlu haller dışında devamsızlıkta bulunanların ikramiyesinden yapılacak kesintinin devamsızlık yapmayanlar arasında paylaşılması öneriliyordu. MESS'in önem verdiği diğer teklifi ise işyerinde aynı işi yapanların eşit ücret zammı almaları yönünde. 'Eşit işe eşit ücret zammı' diye özetlenen teklif için MESS, "Aynı işi, aynı süre ve eforda yapan iki kişinin sadece farklı zamanlarda işe başladıkları için farklı ücret zamları alması yerine verimlilik ve işletmeye katkı ücretlendirmede esastır" görüşünü savunuyor. MESS, ücret zammı teklifini iki katına çıkarırken daha önce gündeme getirdiği diğer üç önerisini de koruyor.