Plastik, kauçuk, kozmetik, medikal, ilaç ve eczacılık ürünleri gibi farklı sektörleri bünyesinde barındıran kimya sektöründe faaliyet gösteren firmaların çoğu KOBİ statüsünde bulunuyor. Bu açıdan sektörde yer alan 1.000'i aşkın KOBİ önemli bir güç oluşturuyor. 2023'de kimya sektörü, Türkiye'nin 500 milyar dolarlık hedefine 50 milyar dolarlık ihracatla katkı yapmayı hedefliyor. Alt sektörlerin her birinde 2023 hedefleri belirlenmiş ve bu hedefe yönelik çalışmalara hız verilmiş durumda. KOBİ'lerin ihracatlarını artırmak ve pazar çeşitliliğine gitmek için çaba harcadıklarını belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, öncelikle mevcut dış ticaret açığının kapatılması gerektiğini belirterek, "Sermaye ve teknoloji yoğun kimya sektörü için önemli olan ihracatı sürdürülebilir kılmaktır" diyor.
İHRACATA BÜYÜK KATKI
Akyüz, şu bilgileri veriyor: "Büyük oranda hammadde açısından dışa bağlı olan üretimin artması için, sektör ve alt sektörleri açısından Ar-Ge destekli büyümenin sağlanması şart. Ülkemizin kimya sektörü dış ticaretine baktığımızda, 14.0 milyar dolar ihracat yapıldığını ve yaklaşık 52 milyar dolar ithalat gerçekleştiğini görüyoruz. Bu sayılar "Yüksek Katma Değerli Üretim" gerekliliğini açıkça gösteriyor. Bu üretim de Ar-Ge destekli olmalıdır.
Öncelikle Endüstri 4.0'ı genel anlamda değerlendirirsek, ülkemizde ve dünyada hangi durumda ve nasıl bir dönüşüme zemin hazırlayacak?
Endüstri 4.0 ya da diğer ismiyle 4. Endüstri Devrimi tüm dünyada iş yapış şekillerinde önemli bir kırılma noktası olacak. Bugüne kadarki tüm endüstri devrimlerinin dünyayı ve toplumları büyük ölçüde dönüştürdüğü görülüyor. Daha önce olduğu gibi 4. Endüstri Devrimi de bazı sektörleri ortadan kaldırırken yeni sektörlerin ortaya çıkmasına sebep olacak. Daha hızlı, daha kaliteli, daha verimli bir sanayi yolculuğuna işaret eden 4. Endüstri Devrimi dijital teknolojiler ile şekillenip akıllı robotlar, büyük veri, nesnelerin interneti, 3-D baskı, bulut gibi hayatı kolaylaştıran pek çok kavramla tanışmamızı sağlıyor. Yeni dönem ile birlikte ileri teknoloji üretimi de bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Almanya ve ABD gibi sanayileşmiş ülkeler tarafından ortaya atılan ve son dönemde hız kazanan Endüstri 4.0, söz konusu ülkelerin yıllar içinde kaybettikleri üretimde rekabetçi olma avantajını tekrar ele geçirmek için de önemli bir fırsat barındırıyor. Dünya genelinde 3 milyar insan, Türkiye'de ise 60 milyona yakın kişi internete erişiyor. Dijital dünyanın imkânlarından faydalanan kurumların ve kişilerin sayısı hızla artıyor. Ekonominin dinamiklerini değiştirme gücüne sahip olan dijitalleşme her geçen gün artan yenilikleri ve buluşlarla yeni üretim ve iş modellerini de beraberinde getiriyor.
Küresel ölçekte düşündüğümüzde Endüstri 4.0 uygulama alanları hangi sektörlerde yaygın olarak kullanılıyor?
Tüm sanayi dalları için önemli fırsatlar barındıran Endüstri 4.0'ın özellikle otomotiv, beyaz eşya, tekstil, kimyasallar, gıda ve makine sanayileri gibi hızlı gelişen sektörlerde kullanıldığını görüyoruz.
Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması için yılda ortalama yüzde 8.5 oranında büyümesi gerekiyor. Bu büyüme teknolojilerin etkin ve verimli kullanımıyla mümkün olabilir. Bu noktada genelde Türk sanayisi özelde kimya sektörü olarak neler yapılmalı?
Türkiye kimya sanayi genç ve dinamik yapısı ile küresel ekonomiden önemli bir pay alabilecek potansiyele sahip. Lojistik avantaj sağlayan coğrafi konumumuz, kaliteli ve esnek üretim yapabilme gücümüz sayesinde rekabet edebilme açısından önemli bir konumda bulunuyoruz. 2023 yılı için kimya ihracatı hedefimiz ise 50 milyar dolar. Üretim kalitesi ile dünyadaki rakipleri ile rahatlıkla rekabet eden ihracatçılarımızın katma değeri yüksek ürünlere ağırlık vermesi ve markalaşmaya yatırım yapması gerekiyor. İhracatçılarımız katma değerli üretimi artırmak için dünya çapında yeni teknolojileri takip ediyor, tesislerini bu yönde modernize ediyor ve yeni tesisler kuruyorlar. Ayrıca Ar-Ge çalışmalarını yoğunlaştırarak Ar-Ge Merkezi başta olmak üzere ilgili Ar-Ge ve inovasyon desteklerinden yararlanıyor, üniversite ve araştırma kurumları ile ortak yenilikçi projeler gerçekleştiriyorlar. Giderek artan bilinç ve devletimizden gelen teşvikler sayesinde her iki konuda da önemli adımlar atılsa da yeterli değil. Daha yapabileceğimiz çok şey var. İyi yetişmiş insan gücü, Ar-Ge çalışmalarının desteklendiği bir ortam ve girişimci bakış açısı ile katma değeri yüksek yenilikçi ürünler geliştirmekte zorlanmayacağımız, bu güçte olduğumuz inancındayım. Üniversite-sanayi işbirliği modelinin doğru bir şekilde hayata geçirilmesi de Ar-Ge çalışmalarında sıçrama etkisi yapacak.
Akıllı tedarik zincirleri, fabrikalar ve yeni iş modelleri oluşturulması noktasında endüstri 4.0'ın kazanımları ne olacak?
Endüstri 4.0, üretimin her anında ve her alanında giderek güçlenen bir ivmeyle hayatımıza giriyor. Artık ülkemizde de karanlıkta işleyen üretim tesisleri var ve bunların sayısında artış iştahı gözlemliyoruz. Hammadde tedariğinden yarı mamul ihtiyacına üretimin her anında tedarik zincirinde makinalar birbirleriyle adeta konuşarak üretimin aksamaması için akıllı iş modeli yazılımlarıyla üretimi çok daha kolay ve hızlı hale getiriyor. Bunun bir kazanımını da eğitim alanında görüyoruz. Endüstri 4.0'a bağlı olarak gelişecek meslek alanları ortaya çıkıyor. Endüstri Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Metalürji ve Malzeme Mühendisliği alanları hızlıca yeniden değer kazanmaya başlayacak.