İnternet medyası ekonomi editörleri ile bir araya gelen Afra, son yatırımları ve girişimcilik alanında gelinen noktayı anlattı.
EVTİKO'YA YATIRIM YAPTI
Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ve ortakları arasında bulunduğu Markafoni'nin 2011 yılında Güney Afrikalı Naspers'a satışından sonra internet alanındaki yatırımlarına devam eden Afra'nın şu anda 24 farklı şirkette yatırımı bulunuyor. Afra, son yatırımını ise geçtiğimiz yıllarda ilk kez ABD'de ortaya çıkan ve 'property tech' olarak adlandırılan internet üzerinden ev alım satım sitesi Evtiko'ya yaptı.
Sistemin evini satmak isteyenlerin internet üzerinde evinin özelliklerini yüklemesi ile çalıştığını kaydeden Afra, ev kendilerine ulaştıktan belirli bir süre içerisinde eve teklif gönderdiklerini ve anlaşma sağlanması durumunda evi peşin para ile satın aldıklarını söyledi.
"EVİ GÖRMEDEN TEKLİF VERİYORUM"
Evtiko'yu yaklaşık 1 yıl önce kurduklarını ancak sistemin son 4-5 ayda oturduğunu belirten Afra, sadece son 3 ayda 50 adet işlem gerçekleştirdiklerini söyledi. Afra, ağırlıklı olarak depremden sonra yapılmış, fiyatı 1 milyon liranın altında olan 3+1 ve 2+1 daireleri tercih ettiklerini belirterek, "Ben teklifi evi görmeden veriyorum. İşin püf noktası bu zaten. Büyüklük, lokasyon, toplu taşım olanaklarına yakınlık gibi bir evin değerini belirleyen 100 farklı kriter var. Evin iç dekorasyonu bu kriterler arasında en az önemlilerinden biri. Dolayısıyla teklif verirken gidip evi görmeye gerek kalmıyor" dedi.
Afra, verdikleri teklifin piyasanın ortalama olarak yüzde 7 aşağısında olduğunu belirtti. Ayda ortalama 3 bin teklif aldıklarını kaydeden Afra, bunların ancak yüzde 20'sine teklif verdiklerini ve bir evin ortalama satış süresinin 84 gün olduğunu söyledi. Afra, nihai hedeflerinin ise İstanbul'da satılan evlerin içinde yüzde 1 pazar payına sahip olmak olduğunu ifade etti.
BU SİSTEM İLK OLARAK ABD'DE 'OPENDOOR' OLARAK HAYATA GEÇTİ
Markafoni'nin satışından sonra uzun süredir güçlü bir dijital girişim arayışında olduğunu ve devamlı dünyadaki gelişmeleri takip ettiğini kaydeden Afra, bu sistemi ilk olarak ABD'de Opendoor adlı bir firmanın başlattığını ve o firmanın şu anda 1.4 milyar dolar değerlemeye ulaştığını söyledi.
İşin her ne kadar ev almak satmak gibi 'reel' bir sektör olarak görülse de kendisinin olaya başka bir noktadan baktığını kaydeden Afra, "Benim için bu tamamıyla "property tech" dediğimiz teknoloji sektörü. Çünkü benim tüm o hızı kazandığım yer, saatler içinde eve bir değerlendirme yapıp teklif verebilme gücü. Ben evin detayıyla ilgili değilim. Ev güzelmiş, çirkinmiş, manzarası 3. katmış falan... Teknoloji var bunun içinde, hayatı kolaylaştırmak var, benim tamamıyla odaklı olduğum noktalar bunlar." dedi.
SIRADA İTALYA VE DİĞER AVRUPA ÜLKELERİ VAR
Sistemi geçtiğimiz aylarda İspanya'ya taşıdıklarını ve operasyonun 10 kişi ile orada da başladığını anlatan Afra, neden İspanya'yı tercih ettiklerini şöyle anlattı:
"Bu kurgunun çalışması için ülkelerde bir ev satın alma merakı olması gerekiyor. Türkiye'deki 'bir evim olsun ilerisi için güvencedir' kültürü İspanya'da da var. Hatta İtalya'da ve Portekiz'de de var. Madrid'de yılda 60-70 bin ikinci el ev satılıyor. İstanbul'da da bu sayı 120 bin. Ama mesela Berlin'e gidin, bu rakam sadece 15 bin.
İSPANYA HEP BÜYÜYOR
İspanya son dört çeyrekte Avrupa Birliği'ndeki büyümede hep ilk üçte. 2008'den beri içinde oldukları krizden çıkıyorlar. Şu an hem ev fiyatları yükseliyor hem de ev almak isteyenlerin sayısı atıyor. Biz Madrid'le başladık. İspanya senede yüzde 2,5 büyüyorsa Madrid şu an yüzde 3,5 civarında büyüyor. Ekonomik olarak gayet enteresan bir yer. "
İspanya'da yabancıların toplam yüzde 8 oranında ev aldığını belirten Afra, "Yüzde 92'si İspanyollar. Ev alanların nedenleri de buradakilerin aynısı. Buradaki 'Çocuk karşı tarafta okul kazandı hadi taşınalım' hikayesi orada da güneyden kuzeye taşınalım şeklinde oluyor." dedi.
Sıradaki ülkenin ise İtalya olduğunu kaydeden Afra, "Milano için CV'leri alıyorum, adaylarla görüşmeler yapıyorum. Aynı teknolojiyi İtalya'ya da götüreceğiz. Şubat-Mart başı İtalya'da açılış yaparız diye tahmin ediyorum. Hedef 3 sene içinde İstanbul dahil on tane Avrupa şehrinde olmak. Teknoloji burada olacak, teknolojiyi buradan yürüteceğiz. Her ülkede değişik teknoloji olmayacak. Ama her ülkeye satış için alım için ekipler olacak." diye konuştu.
HEM TEKNOLOJİYE HEM DE FİNANSMANA HAKİM OLMAK GEREK
Afra, 'hiç tanımadığınız bilmediğiniz bir şehire bir kültüre gidip yatırım yapmak zor değil mi?' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Kolay bir girişim yok ki. Yani hakikaten yok. Şöyle bir hikaye anlatayım... Markafoni'yi kurduğum 2008 senesinde hiç öyle online fashion gibi bir şey yoktu Ama 2 sene sonra 26 rakip çıkmıştı. Çünkü Markafoni gibi bir siteyi kurmak kolay. Siteyi kuruyorsunuz, birkaç ürün buluyorsunuz, siteye koyuyorsunuz, kargo firması ile anlaşıyorsunuz ve rakipsiniz... Ama burada çok daha değişik bir boyut var, hem bir teknoloji boyutu var hem de finansal boyutu var. 20 evi ortalama 400-500 binden almanın ciddi bir finansal yükü var. Markafoni gibi girişimlere girmesi çok kolaydı. Bu işin bariyerleri ise çok yüksek. Hem teknolojiye hem de finansmana hakim olmak lazım.
Benim için bu iki olaya hakim olduktan sonra Ankara'ya açmakla Madrid'e açmak arasında çok büyük bir fark kalmıyor. Evet lisan, oradaki doğru insanları bulmak falan ama benim hayatımın büyük bir kısmı yurtdışında geçti, gayet aşinayım Avrupa'daki kültüre, lisana, insanlara vs. Ama finansman ve teknolojiye hakim olduğunuzda 10 şehri 20 şehir yapmamanız için hiçbir neden yok. Bu tamamiyle ne kadar risk üstlenmek istiyorsunuz, onunla ilgili."
MARKAFONİ'Yİ GAZA GELİP SATTIM
Afra, yeni girişimi Markafoni gibi satma niyetinin olmadığını belirterek, "Markafoni'de gaza geldim. Satmam artık. Çok ciddiyim. Hiçbir zaman hayır dememek lazım ama Markafoni'de kuruluştan iki buçuk sene sonra 200 milyon lira geldi. O zaman Avusturalya'sı vardı, Ukrayna'sı, Polonya'sı falan sadece Türkiye değildi. İki buçuk sene sonra her şey benim düşündüğümden 10 bin kat daha hızlı gelişti. Yani bana sorsaydınız kuruluşta iki buçuk sene sonra nerede olursun, geldiğimiz noktanın beşte biri falan derdim, o da en iyimser tahminimdi. Şimdi 2.5 senede böyle bir şey gelince, ondan evvel benim böyle bir satışım filan da yok, yani 200 milyon inanılmaz bir para gibi geliyor. Ama sonra ben hep kendime, 'keşke satmasaydım, 3 ülke daha yapsaydım, Türkiye'de daha büyüseydik vs... dedim durdum" ifadesini kullandı.