İŞTE ALİ EYÜBOĞLU'NUN BAL DOLANDIRICILARININ İPLİĞİNİ PAZARA ÇIKARAN YAZISI:
SAHTE BALIN ÖNÜ KESİLİNCE HAYAL SATMAYA BAŞLADILAR!
Uydudan yayın yapan birçok kanalın "Bal deresi" kurudu. Çünkü ilgili bakanlıklar "sahte bal" reklamlarına karşı ciddi bir
savaş başlatınca kurudu dere!
Sözde cinsel performans artırıcı ya da güya her türlü hastalığa son veren ürünlerin pazarlandığı uydu kanallarında şimdilerde Trakya'yı parsel parsel satanlar revaçta. "Arsa" değil, "proje" sattıklarını söylüyor hepsi.
Silivri'de üstü otlarla kaplı büyük bir alana tur düzenleyip, yapacağı "proje"den 300 metre kare yer almak için arayacak ilk 50 kişiye jest yapıp, tapu masraflarını karşılayacağını ilan edene de rastladım, bu iş için TV kanalı açana da, "tanıtıcı reklam" kuşağı
satın alana da…
VAATLERLE KANDIRIYOR VE TARLALARI SATIYORLAR
Kanalın patronu pat diye dalıyor bayram eğlence programı yapan sunucular ve şarkıcılar arasına ve başlıyor pazarlamaya.
Kanalın sahibi ve aynı zamanda emlakçı olan "yurdum insanı", 1 milyon metrekarelik tarlada nasıl bir proje planlanladığını, parselleyip sattıklarına olan talebin fiyatları nasıl da katladığını anlatıyor ballandıra ballandıra.
Tapu verdikten sonra paranın yarısını peşin aldıklarını, kalanını sıfır faizle 24 ay takside bağladıklarını anlattıktan sonra söylediklerine dikkatinizi çekerim:
"Burası köydü, artık mahalle oldu. Belediye, iki yıl içinde imarı vermek zorunda."
EV YAPAMAZSAN TARLA YAPARSIN!
Ya belediye imar vermezse, ne olacak senin ekrandan parsel parsel pazarladığın proje?
Yıllar önce İstanbul taşrasında arsa pazarlayan bir emlakçının kullandığı efsane slogan vardı:
"İstanbul'da toprağın olsun, isterse saksıda olsun."
Bu da o hesap.
Üstüne ev yapamasan da hiç değilse ekip - biçeceğin bir tarlan olur!
"Tarla" ile "imarlı arsa" arasındaki farkı bilmeyen insanların ileride mağdur olmaması için ilgili makamların bu işe derhal el atması lazım.
Çünkü burada doğabilecek mağduriyetler, 100 lira ödeyip 10 kilo şurubu, "bal" diye satın alanlarınkine benzemez.
RTÜK VE BELEDİYE UYUYOR
Şöyle bir kötü alışkanlığımız var artık. Hırsızlık yapan karşı partiden olunca "kötü", kendi partinden olunca "iyi"…
Kamu olanaklarını kendi çıkarları için kullanıp, yetim hakkı yiyenin "iyi"si, "kötü"sü olur mu?
Hırsız, hırsızdır.
"A Partisi" hakkındaki hırsızlık iddialarını yıl 12 ay yazanlar, bakıyorum da son günlerde "B Partisi"nden biri hakkında ortaya atılan iddiaları duymazdan geliyor.
Varsayalım ki burnunuzda deviasyon olduğu için iyi koku almıyor. O yüzden belediyenin rögar kapaklarından yayılanın "pis koku" mu yoksa "erguvan" mı olduğunu fark edemiyorsunuz. Diğer duyu organlarınızda da sorun mu var ki, üç maymunu oynuyorsunuz?
Ali Eyüboğlu/Milliyet