ÖZELLEŞTİRMENİN YARARI: Özelleştirme sonucunda ülkeye gelen küresel sermaye pazarıyla geliyor. Eğer kendi iç piyasasında yerli bir sermayeyse, bu işi iyi bildiği için kamuda olduğu gibi tasarruf boyutunu da biliyor, üretimde de heyecan yaşıyor.
PİYASAYA HAKİM OLURLAR: Birçok şey söyleyebilirler: "Elektrik dağıtımını, telefonu, finansı sakın ha özelleştirmeyin." Ben, "Finansın tamamını özelleştirin" demem, bir bölümü muhakkak kendinizde kalmalıdır. Belli oranda özelleştirmeyi yapmakta fayda var. Diğer türlü, piyasayı tamamen onlar balanse etmeye kalkar, hakim olurlar ki, bu da ciddi sıkıntıya neden olabilir.
TÜRK EKONOMİSİNİN GÜCÜ: 12 yılda uyguladığımız istikrara ve güvene dayalı politikalar sayesinde, ekonomimiz bugün geçmişe kıyasla çok daha güçlü bir yapıya sahip. Bölgenin en büyük ekonomisiyiz. 2014 yılında 840 milyar dolar milli gelirimiz, 400 milyar dolarlık dış ticaret hacmimizle, Avrupa'nın altıncı, dünyanın ise en büyük 17'nci büyük ekonomisi durumundayız.
KRİZ TEĞET GEÇTİ: Türkiye küresel ekonomik krizden en hızlı çıkan ve en az etkilenen ülke oldu. Genç ve nitelikli iş gücümüz, istikrarla büyüyen özel ekonomimiz, rekabetçi özel sektörümüz, yerleşmiş mali disiplinimiz ve gelişen altyapımız ile dünyada yükselen güçler arasındayız.
KAMUDA 'DEVLETİN MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ' ANLAYIŞI VAR
Kamu mallarının özelleştirilmesinin ülke ekonomileri için önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti: "Maalesef kamu kurumlarında genelde mantık şudur... "devletin malı deniz yemeyen domuz." Devletin malını kimse aynı hassasiyetle ele almıyor ama özel sektörde adam orada ben ne kadar kaybediyorum diye bakıyor. Biz bu konuda çok önemli mesafeler aldık. İnanıyorum ki, Slovenya da yapacağı özelleştirmelerle gücüne güç katacaktır."