Rusya, Ukrayna'da izlediği politika yüzünden eleştirilere hatta çeşitli yaptırımlara uğramakta. Yaptırımların başını ise ABD ve AB çekiyor. Bu yaptırımlara karşılık olarak, Batılı ülkelerin bir kısmına (ABD, AB-28, Kanada, Avustralya ve Norveç) gıda ithalatı yasağı getiren Rusya, son birkaç haftadır bizim de gündemimizde. Rusya'nın söz konusu ülkelerden gıda ithalatına yasak getirdiğini açıklamasının ardından AB, bu zararın tarım ve gıda sektörleri üzerine zararını hesaplamaya koyulurken, ABD Başkanı Barack Obama'dan ilginç bir çıkış geldi. Ünlü İngiliz dergisi The Economist'e demeç veren Obama, Rusya'nın dikkate alınacak bir konumda olmadığını belirterek, batılı ülkelere Rusya yerine Çin'e karşı dikkatli olmaları çağrısında bulundu.
Bunun bir nedeni, Obama'nın dünyaya, Rusya'nın gıda ithalatına getirdiği yasağı önemsemediğini göstermesi olabilir. Bu doğru bir değerlendirme de olabilir çünkü hesaplamalara göre AB, Rusya'ya gıda ihracatından elde ettiği yıllık yaklaşık 12 milyar Euro'luk geliri kaybedecek olmasına karşın, ABD sadece yaklaşık 1,1 milyar dolarlık kayıp yaşayacak.
Ancak asıl nedenin bu olmadığı belli. Obama, olaya farklı bakıyor ve şu tespiti yapıyor: "Rus halkı yurt dışına göç ediyor, ülke nüfusu yaşlanıyor ve küçülüyor."
Ama Çin öyle değil. Bu nedenle Obama, asıl korkusu olan Çin'i işaret ediyor. Euromonitor analistlerinin hazırladığı çok yakın tarihli bir rapor, ABD ile Çin ekonomilerini karşılaştırıyor. Rapora göre Çin bu yıl ABD'yi geride bırakarak satın alma gücü paritesi cinsinden dünyanın en büyük ekonomisi haline gelecek. Çin, uzunca bir süredir büyüme rekorları kırıyor. Buna dikkat çeken raporda ilginç karşılaştırma ve veriler yer alıyor. Örneğin; 1986 ile 2013 yılları arasında ABD ekonomisi 2 kat büyürken, Çin ekonomisi tam 12 kat büyümüş. Toplamda bu iki ülke, küresel reel toplam gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) %37,5'ini oluşturuyor.
Daha da ilginç olanı, 2013 ile 2030 yılları arasında Çin GSYİH'sı 18 trilyon dolar artarken, ABD'nin GSYİH'sı 8,7 trilyon dolar artacak.
Bir diğer tespit ise iki ülkenin dış ticaret dengeleri üzerine… Çin'in ticaret dengesi 1994'ten beri her yıl artıda olmuş, buna karşın ABD'deki ticaret dengesi 1977 yılından beri açık veriyor. Ancak eğilime bakıldığında, ABD'deki dış ticaret açığının küçülmesiyle ticaret dengesinin yavaş da olsa düzelmeye devam ettiği, Çin'in ticaret fazlasının ise giderek küçüldüğü görülüyor.
Buraya kadar yapılan açıklamalar ve tahminler normal görülebilir. Ama ajanslara yeni düşen bir haber işin rengini değiştiriyor. Haber, Rusya ve Çin'in, karşılıklı ödemelerde dolar yerine kendi paralarını kullanmak üzere taslak anlaşma hazırladığı yönünde. Anlaşmaya göre Rusya ve Çin şirketleri istedikleri miktarda kendi paraları karşılığında ABD dolarını dışlayarak karşı tarafın para birimini satın alabilecek. Bu durumun, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmakla beraber ABD bankalarını da pasifize edeceği konuşuluyor. Yine yapılan yorumlara göre Çin ile bu konudaki anlaşma, kritik durumlarda nakit para teminatında köşeye sıkışması muhtemel Rusya'nın imkanlarını genişletecek.
Geçen yıl Çin parası Yuan Rusya'da, bir süre önce de Ruble Çin'de hesap birimi olarak kabul edilmişti. Yuan - Ruble ticaret işlemlerinin hacmi gün geçtikçe artıyor; bu Temmuz ayında Haziran'a göre işlemlerin hacminde yüzde 52'lik bir artış yaşanmış. Öte yandan Rusya'nın, Avrasya Gümrük Birliği'ne ve Birleşik Devletler Topluluğu ülkelerine Ruble'nin rezerv parası olması konusunda teklif götürdüğü de biliniyor.
Tüm bu girişimler, bir süre önce 400 milyar dolarlık enerji anlaşması imzalayan iki ülkenin doların rezerv para birimi olma koşullarını ortadan kaldırmayı hedeflediklerini gösteriyor. Şimdilik ABD'nin en azından bu yeni (bölgesel) rezerv para girişimlerini yavaşlatmak istediği söylenebilir. Bu nedenle Obama'nın Çin'i işaret etmesi boşuna değil ama Economist'e açıkladığı gibi Rusya'yı önemsemediğini de düşünmüyorum. Şimdi en başa dönüp şunu soruyorum; gıda savaşı mı, yoksa para savaşı mı?