TÜSİAD 14 yıl aradan sonra yeni bir gelir dağılımı adeleti raporu hazırladı. Zamanlaması ve içeriğinin yanı sıra raporu cemaate yakınlığıyla bilinen Memduh Boydak'ın başında bulunduğu komisyonun hazırlaması 'manidar' bulundu. Çiçeği burnundaki başkan Haluk Dinçer'in ilk icraatı olan rapor, 2002-2011 yılları arasını yani AK Parti iktidarının olduğu dönemi kapsıyor. OECD'nin eksik verilerle hazırladığı "Artan Gelir Adaletsizliği" raporunu baz alıp, Türkiye'yi en kötülerden biri ilan eden TÜSİAD'ın Başkanı Dinçer "Türkiye, Şili ve Meksika'dan sonra en yüksek gelir adaletsizliğine sahip üçüncü ülke" dedi. Derneğin şaibeli raporunu, Gezi olayları, 17 ve 25 Aralık siyaseti dizayn operasyonunda tarafını net şekilde belli eden Memduh Boydak'ın başında bulunduğu Sosyal Politikalar Komisyonu hazırladı. Boydak toplantıdaki konuşmasında "Gelir bölüşümü adaletsiz olursa toplumsal huzursuzluk olur" dedi.
IMF VARKEN HER ŞEY İYİYDİ!
Raporda 2002-2007 yılları arası AK Parti'nin birinci, 2007-2011 yılları arası ise ikinci dönemi olarak adlandırıldı. 2002-2007 arasında gelir dağılımı adaletsizliğinde azalma eğilimi yaşanırken, 2007-2011 döneminde sabit kaldığı öne sürüldü. 2007 yılında "IMF'siz Türkiye olmaz" diyerek stand-by'ın devam etmesi için hükümete baskı yapan Patronlar Kulübü, raporunda gelir adaletsizliğiyle IMF'nin varlığı arasında bağ kurdu. Raporda, IMF'li dönemde gelir eşitsizliğinin düzeldiği, fonun Türkiye'den gittiği 2007'den itibaren ise adeletsizliğin yeniden artmaya başladığı yorumu yapıldı.
EKSİK VERİYİ BAZ ALDI
TÜSİAD'ın raporunda OECD'nin eksik verilerle hazırladığı "Artan Gelir Adaletsizliği" istatistikleri baz alındı. Devletin sosyal güvenlik programları, vergi gelirleri ve nakit transferlerinin eksik olduğu 'Gini' verilerini dikkate alan dernek, Türkiye'nin Meksika ve Şili'den sonra en adaletsiz ülke olduğunu iddia etti.
GÖRMEZDEN GELDİLER
TÜSİAD
, Türkiye'yi gelir adaletsizliğinde üçüncü ilan ederken, 2002'den bu yana yaşanan gelişmeyi görmezden geldi. Gelir adaletsizliğini gösteren Gini katsayısı 2002'de 0.44 seviyesindeydi. Bu oran 2002-2013 arasında yaklaşık yüzde 9 geriledi. OECD üyelerinde 1980'li yılların ortalarında 0.28 olan Gini katsayısı 2000'li yılların ortalarında 0.31'e yükseldi ve bu seviye hâlâ korunuyor. Ayrıca TÜİK'in açıkladığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre günlük harcaması 2.15 doların altında bulunan fert oranı 2002'de yüzde 3 iken, bu oran 2009'da binde 2'ye, 4.3 doların altında bulunan fert oranı da 2002'de yüzde 30.3 iken 2009'da yüzde 4.4'e indi. En yoksul yüzde 20'lik kesim 2002'de toplam gelirin yüzde 5.3'ünü alırken, bu oran 2011'de yüzde 6.2'ye çıktı. En zengin yüzde 20'lik kesim 2002'de toplam gelirden yüzde 49.8 pay alırken, bu oran 2011'de yüzde 44.8'e geriledi.
ASIL SUÇLU KENDİLERİ
TÜSİAD'ın
raporunda eşitsizliğin en büyük sorumlusunun 'faiz ve gayrimenkulden gelir elde eden kesim' olduğu belirtildi. Faizden para kazanan kesimin Türkiye'deki gelir eşitsizliğine kaynaklık ettiği vurgulanan rapordaki veriler de dikkat çekti. Buna göre, 2002'de faiz gelirinden beslenen kesimin katkısı yüzde 10.9'du. Bu oran 2007'de yüzde 1'e indi. Ancak 2011'de yeniden yüzde 7.4'e çıktı. Rapordaki faiz geliri kısmı itirafın belgesi gibi. Çünkü, Türkiye'de faizden en çok gelir elde eden kesim TÜSİAD üyeleri. BDDK'nın verilerine göre, Türkiye'de yurtiçi yerleşiklerin toplam mevduatı 913.2 milyar. Bunun yüzde 50'si 1 milyon TL'nin üzerinde hesabı bulunan 69 bin 234 kişinin elinde. Her yıl gayrimenkul kiralarını toplayarak gelir vergisi rekortmeni olanlar da TÜSİAD üyeleri.