Türkiye'nin doğalgazda yüzde 98, petrolde yüzde 93 dışa bağımlı olduğunu aktaran Aksoy, enerji zengini komşularla ticaret kanallarının artırılması ve etkin enerji ticaretinin yanında piyasa liberizasyonunun gerekliliğine dikkati çekti.
Bu yönde adımların atılmasıyla enerjinin son tüketiciye daha uygun fiyatlardan ulaşacağını anlatan Aksoy, "Bizim komşularımızla olan petrol, doğalgaz, elektrik iletim hatlarımızın hepsini ne kadar yükseltebilirsek, kapasitelerini artırabilirsek ayrıca içeride de bunları destekleyecek son tüketicimize erişmesini sağlayacak altyapı yatırımlarını da gerçekleştirirsek son tüketicimize daha uygun maliyetle yansıyan enerji fiyatlarını göreceğimize çok inanıyorum" diye konuştu.
Türk enerji piyasasında şeffaf, liberal, rekabetçi ve likit bir piyasa yapısının güçlenmesiyle yerli ve yabancı enerji yatırımlarının artacağını savunan Aksoy, enerji yatırımcısının en çok görmek istediği şeyin öngörülebilirlik olduğunu ifade etti.
Hem fiyatlarda öngörülebilirlik, hem ekonomide stabilitenin yatırımcıların görmek istediği unsurlar olduğunu belirten Aksoy, "Çünkü bu tarz yatırımlar çok ciddi sermaye gerektirdiği için ve kısa vadede geri dönen yatırımlar değildir. En az 8-10-12-15 seneye kadar giden geri dönüşler söz konusudur. Dolayısıyla bizim Türkiye'de enerji güvenilirliğini her şeyden önce enerji yatırımlarının devamını temin etmek zorundayız. Bunu yapmak için de piyasadaki özel sektör ağırlığını artırmalıyız" dedi.
"BOTAŞ'IN İKİYE BÖLÜNMESİ FAYDALI OLACAKTIR"
Kamu otoritesinin enerji sektöründe denetleyici role çekilmesi gerektiğini aktaran Aksoy, şöyle devam etti:
"Kamunun artık üretici ve tüccar pozisyonundan çıkıp, regülatör yani gözlemleyici, denetleyici, düzenleyici pozisyonda olmasını temin etmemiz gerekiyor. Zaten bu bağlamda 10 sene önce Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) kurulmuştu ve onun arkasından sistem bahsettiğim yapıyı destekleyecek şekilde gelişti. Ama halen yolun ortasındayız. Türkiye'nin doğalgaz ithalatında hala BOTAŞ'ın pazar payı yüzde 80 gibi yüksek bir düzeyde... BOTAŞ ikiye bölünüp iletim ve ticaret olarak faaliyetlerini resmi olarak ayırdıktan sonra, kamu şirketimiz BOTAŞ'ın işin iletim tarafında kalıp, ticaretin özel sektör tarafından yapılması piyasaya bir rekabet getirmesi açısından faydalı olacaktır.
Ayrıca Türkiye'nin doğalgaz ithal ettiği ülke sayısını da artırmalıyız. Hep Türkiye'nin jeostratejik konumundan bahsederiz, jeostratejik konum bir anda Türkiye'yi enerji köprüsü, enerji terminali haline getirmiyor. Bunun olması için şeffaf liberal piyasa ve açık piyasa yapısına sahip olmamız gerekiyor."
Elektrik piyasasında yaşanan liberalizasyonun daha hızlı ilerlediğini, özel sektörün ciddi yatırım yaptığını ancak, özelleştirmelerin hala tam olarak bitirilemediğini dile getiren Aksoy, "Ama iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Daha geçen gün EÜAŞ Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri'nin güzel bir fiyata özelleştirmesi gerçekleştirildi. Şimdi sırada Çatalağzı ardından Yatağan Termik Santralleri var. Biz bunların bir an evvel bitirilmesini istiyoruz ki kamu artık üretici olmaktan çıksın özel sektör üretim yapsın ve piyasada o istediğimiz iyi işleyen şeffaf piyasa yapısı oluşsun" değerlendirmesini yaptı.
Elektrik piyasasında ithalat yönlü bir sorunun bulunmadığını savunan Aksoy, Türkiye'de elektrik alanında çok ciddi manada yatırım yapıldığını, her yıl 4-5 bin megavat civarında yeni kurulu güç eklendiğini kaydederek, "Nitekim 2014'ün mart sonu itibariyle Türkiye'nin kurulu gücü 65 bin 500 megavatlar seviyesine yaklaşmıştır. 1994 yılında Türkiye'nin kurulu gücü 20 bin megavat seviyesindeymiş… Bu çok büyük bir olay" dedi.
"5-10 YIL SONRA TÜRKİYE'DEKİ RESİM ÇOK FARKLI OLACAK"
Türkiye'de yapılanmaya hazırlanan 118 yıllık Güney Koreli Doosan'ın Enerjiden Sorumlu Türkiye Genel Müdürü Metin Oktay ise Türkiye'de enerji adına çok önemli girişimler yapıldığını, piyasaların liberalleştiğini, son 10 yıldaki istikrar, yapılan özelleştirmelerin de bunun göstergesi olduğunu belirterek, "Aynı zamanda Türkiye'ye gelen yatırımcı sayısının artması… Dolayısıyla bunlar güzel gelişmeler" dedi.
Türk enerji piyasasında istikrarın önemine değinen Oktay, Türkiye'de yapılan özel teşebbüs yatırımlarının yeni olmasına karşın ivme kazandığını, 5-10 yıl sonra Türkiye'deki resmin çok farklı olacağına inandığını anlattı.
Doosan'ın Türkiye'ye ilişkin hedeflerine de değinen Oktay, şunları kaydetti:
"Dünya üzerinde 43 bin personele sahip, 38 farklı ülkede bugüne kadar 300'ün üzerinde enerji projesine imza atan bir şirket olarak Türkiye'de hedeflerimiz oldukça büyük. Bu hedefler termik santrallerin inşası ve bunlara ekipman tedariğinin yanında, Doosan'ın şu anda tartışmasız lider olduğu deniz suyunu arıtıp içme suyu haline getirme konusu… Bu konu Orta Doğu'da pazar payı olarak yüzde 85'lik bir pazar payına sahip… Ayrıca Doosan'ın teknolojisinin en önemli özelliklerinden bir tanesi de atıktan enerji üretimidir. Bu konuda da dünyanın önde gelen firmalarından birisiyiz. Türkiye'de artan çöp konusunda da mevcut teknik alt yapımızla öncülük yapmak ve bu konuya ivme kazandırmak istiyoruz."