Paris'teki show-room'dan önce İngiltere'de lüks denince ilk akla gelen isimlerden Harrods mağazasına da kabul edilmiş Arzu Kaprol markası. O ne zamandı?
3 yıl önceydi. Paris'teki defilelerden sonra çok önemli bir araya gelme süreçleri var. Gruplarla sizin ilk görüşme anınız çok önemli. İşi gösterebiliyorsanız o an gösteriyorsunuz yoksa bir daha şansınız olmuyor. Harrods görüşmesi çok başarılı geçti ve hemen ilk sezon sipariş verdiler. Bizi ilk keşfeden Harrods oldu diyebilirim. Harrods'ın verdiği güvenli bir çok başka mağaza daha sipariş verdi. Satışlar da çok iyi gidiyor.
New York'ta öyle bir mağazanın içine girdiniz ki örneğin modanın ünlü markası Michael Kors'u Michael Kors yapıp bugün 7 milyar dolar değerinde bir şirkete dönüşmesine sebep olan bir isimden söz ediyoruz. Bergdorf Goodman yolu nasıl açıldı?
Bergdorf Goodman moda dünyasının en tepesindeki mağaza. Sanırım bunu söylemekte bir sakınca yok. Bu mağazada lüks sadece pahalı anlamına gelmiyor. Bir estetik anlayışı. Bunun için bir peçete, bir bardak veya bir gece kıyafeti de satın alsanız aynı şekilde sürekliliği anlatıyor. 125'inci yılını kutladı geçenlerde. Modayı takip eden herkes 5. Cadde üzerinde o mağazayı biliyor. Bir çok filme konu olmuş durumda. Ama ilham vermesinin ötesinde çok hayati gerçekleri de var. Michael Kors'un yanı sıra Tommy Hilfiger'ı Tommy Hilfiger yapan, onu keşfeden, koleksiyonunu satın alan mağaza. Bir çok tasarımcı için ilk koleksiyonu alıp ona nefes veren bir mağaza aslında.
Şimdi de Arzu Kaprol mağazasını dünyayla buluşturacak diyebilir miyiz?
İlk koleksiyon satılmaya başladı ve çok da iyi gidiyor. Mesela Bergdorf Goodman'ın sonbahar dergisinde bir Arzu Kaprol kıyatefinin fotoğrafı çıktı ve o model ellerinde kalmadı. Bu mağazaya girmek bize başka bir kapıyı daha araladı. Bergdorf Goodman mağazasının da sahibi olan ve ABD'nin dört bir tarafında yaklaşık 70 mağazası olan yine çok katlı bir başka önemli mağaza Neiman Marcus'tan sipariş geldi. Önümüzdeki yaz koleksiyonuyla birlikte deneme sezonumuzu yaşayacağız. Bu bize ABD içinde yaygınlaşma imkanı verecek. Çok akıllı stratejilerle sipariş veriyorlar. Önce bir kaç mağazada deneniyor. Satışlar iyi giderse büyümeye başlıyorsunuz.
Eşiniz Cem Kaprol de uzun yıllara dayanan konfeksiyon deneyimini şirkete taşıdı ve şu anda birlikte çalışıyorsunuz. Karı koca çalışmak nasıl gidiyor?
Neticede bu iki insanın hayali. Bu hayal ulaşılmaz anlamında değil ama hayalinizi güçlü tutup bunun üzerine çalışmak inanmak ve her gün o inançla devam etmek gerekiyor. Eşim Cem, işin benim keyif almadığım tüm kısımlarını üstlendi. Yaratıcılık ve mağaza sistemleri ile ilgili kısım ben de. Cem daha çok strateji ve finansman kısımlarına bakıyor.
Arzu Kaprol
15 yılda 30 koleksiyon hazırlayan Moda Tasarımcısı Arzu Kaprol, Türkiye'de 11 mağazaya ulaşacaklarını ve şu an 10 milyon dolar olan cirolarını da 5 yıl içinde 20 milyon dolara çıkarma hedefleri olduğunu söyledi. Kaprol, "Bu coğrafya a çok hızlı büyüme planı yok orta doğuya yönelik anlaşmalar var. Özellikle Paris showroomun açılması oradaki ciroya çok katkı yaptı" dedi.
PARİS BİZE NEW YORK KAPISINI AÇTI
Bir modacı için Paris'te olmak ne anlama geliyor?
Paris ne kadar reddetmeye de çalışsa modanın başkenti. Paris'in bir Paris olma hali var. Her ne kadar zaman içerisinde New York, Londra, Milano alternatif moda merkezleri olarak yer almaya başlamışsa da Paris'in o korunaklı hali Paris'i Paris yapan özelliklerinden biri. Moda dünyasında tüm satın almacılar önce Paris'e gelirler ki bu da çok önemli.
Paris'in ünlü caddesi St. Honere'de show-room açmak önemliydi. Şimdi Arzu Kaprol bu caddede. Neler oldu açılıştan bugüne?
Bir yol haritam var. Paris Moda Haftası'na katılmak, bundan yaklaşık 4 yıl önce çok önemli bir karardı. Fransız Moda Federasyonu'nun daveti üzerine ilk defilemi yapmıştım. Sonrası kendiliğinden ilerledi. Moda haftasında defile yaptıktan sonra satış organizasyonlarının içerisine girmek tabi ki doğal bir süreç olarak ilerledi. Sonra koleksiyonlar daha fazla noktada satılmaya başladı. Artık özel bir show-room gerikyordu ki satın almacılar müşterilerini getirebilsin. Çok güzel bir bina denk geldi St Honore'da. Markanın dünya satışı artık Paris ofisi üzerinden yönetiliyor.
Yurtiçinde hızla mağaza açıyoruz
Arzu Kaprol markası yurtdışında ciddi atılımdayken içeride de mağazalaşma sürecine girdi. Hangi aşamaya geldiniz yurtiçinde?
Arzu Kaprol mağazaları, Türkiye'de tasarımcı mağazaları olarak mağazalaşmış tek tasarımcı markası. Biz döndüğümüzde tekrar çok önemli süreçlerden geçtik. Türkiye'de ilk mağazaları İstanbul ve Bursa'da açmıştık. O dönem Beymen ve Ay Marka Grubu'yla çok önemli lisans anlaşması yapmıştık. Türkiye'de ki bütün mağazalaşma ve lisans üretim ve satış haklarımız Ay Marka'daydı. Network markasının kadın koleksiyonunu da tasarlıyorum ve bu durum 10 yıl sürdü. Keyifliydi. İyi bir işbirliğiydi. Arzu Kaprol markasının mağazalaşmasıyla içerde ilgilenmiyorduk, bütün ağırlığımızı yurtdışına vermiştik. Bu yıl anlaşmamızı sona erdirdik ve haklarımızı geri aldık. İçeride hızlı bir şekilde mağazalaşmak istiyoruz çünkü. Şu anda Türkiye'de 9 mağazaya ulaştık. Bir yıl içinde 4 mağaza birden açtık.
Her iki taraf da haklı ama...
11 mağaza açmak bir Türk tasarımcısı için çok iyi bir rakam...
Çok ciddi bir rakam ama biraz Türkiye gerçekliğiyle de alakalı. Çünkü Türkiye'de hala çok katlı mağazalar Türk tasarımcı markalarını beklediğimiz anlamda taşımıyorlar. Bu mağazalarda ne yazık ki Türk tasarımcılarını göremiyoruz. Sorduğumuz zaman her iki taraf da haklı. O mağazalar diyor ki bizim müşterilerimiz Türk tasarımcılarına alışık değil. Yabancı markaları tercih ediyor. Fakat tasarımcının da o mağazaların satış gücüne ihtiyacı var, dolayısıyla yumurta kabuk ilişkisi burada da devam ediyor.
Keşke tasarımcı seçseler...
New York'ta 5'inci caddenin en önemli mağazasında satıp, Türkiye'deki mağazalarda satamıyorsun.
Büyük ikilem değil mi? İşte bunu yapamadığımız için biz, kendi mağazalarımızı açtık. Bu yolda bir aksilik olmadığı sürece büyüyerek devam edeceğiz. Ama devamında bir çok türk tasarımcısı için yapılması gereken keşke bu bahsettiğimizmağazalar örneğin 3 tasarımcı seçse. Her tasarımcıya 100'er adet sipariş verse, çok minik adetlerden bahsediyoruz. Üretim sistemleri değişecek. Tasarım yaklaşımları değişecek. Türk müşterisinin Türk tasarımcıya bakış açısı değişecek ve belki bir sezon o ürünlerin hiç biri satılmayacak ne fark eder.