Mısır'da, Hüsnü Mübarek'in 30 yıl süren diktatörlüğünün ardından seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, göstergelerin parlak olmadığı ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için gereken zaman verilmeden askeri darbeyle görevden alındı. Piyasalarda şimdi Mısır ekonomisinde neler olacağı ve küresel ekonomiye yansımaları, petrol taşımacılığı için stratejik önemdeki ülkedeki durumun enerji fiyatlarını nasıl etkileyeceği tartışılıyor.
IMF verilerinden AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Mursi yönetiminin devam etmesi halinde 2011'de yüzde 1,7 büyüyen ekonominin, 2013'te yüzde 2, 2014'te 3,2, 2015'te ise 5,5 oranında büyüyeceği tahmin ediliyordu.
Arap dünyasının önde gelen ekonomilerinden Mısır için ithalat ve ihracat anlamında da Hüsnü Mübarek dönemine kıyasla daha iyimser tahminler yapılıyordu.
Mübarek'in iktidarda olduğu 2010 yılında sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 3,2 azalan ithalat ve ihracatın Mübarek'in devrildiği 2011'da sırasıyla yüzde 2,7 ve 5,4 daralmaya devam etti. Demokratik seçim sonucunda iktidara gelen Mursi'nin, çok da parlak olmayan ekonomik göstergelere sahip Mısır'da ithalat ve ihracatı artırması, istihdam yaratarak işsizliğe çözüm bulması, enflasyonla mücadele etmesi ve yüksek kamu borcuna çözüm üretmesi gerekiyordu. 30 yıllık diktatörlüğe karşı başkaldırı, diğer bir deyişle dünyada "Arap Baharı" olarak bilinen ortamda, ülkede en büyük darbeyi milli gelire ciddi oranda katkı sağlayan turizm aldı.
IMF'in öngörülerine göre, Mısır'da ithalatın 2012'de yüzde 3 artması, ihracatın ise yüzde 6,7 daralması, 2013'te sırasıyla ithalat ve ihracatın yüzde 2,2, yüzde 3,3, 2014'te yüzde 3,3, yüzde 4,9, 2015'te yüzde 6,9 ve yüzde 7 artması bekleniyordu.
Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) Arap Baharı öncesi 2009'da 188 milyar dolar olan Mısır'da, bu rakamın 2012'de 256,7 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Ülkenin GSYH'nın bu yıl 264,7 milyar dolar, gelecek yıl 268,8 milyar dolar, 2015'te ise 285,7 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyordu.
IMF tahminlerinde Mübarek'in iktidarda olduğu 2009'da 76,9 milyon olan nüfusun, bu yıl 84,2 milyona, 2015'te 87,6 milyona ulaşacağı belirtiliyor.
2009 yılında yüzde 9,4 olan işsizlik oranının, 2010 yılında yüzde 9,1'e, Arap Baharı'nın yaşandığı 2011'de yüzde 12'ye ulaştığı görülüyor. 2012'de yüzde 12,3 olan bu oranın, 2013 için yüzde 13,5, 2014'te 14,2, 2015'te ise yüzde 14 olacağı tahmin ediliyordu.
"Süreç tamamlanabilseydi yapısal sorunlar çözülebilirdi"
Ekonomistler ise Mursi'ye reformları gerçekleştirmek için yeterli zamanın verilmediği yorumlarını yapıyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Ekonomisti Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, ülkede devrimin gerçekleştiği 2011'den sonra bazı temel ekonomik göstergeler açısından çalkantılı bir dönem yaşandığını belirterek, "İşsizlik, enflasyon, cari açık gibi yapısal sorunların çözümü adına aşama kaydedilmesi için mutlaka zaman gerekiyordu. Mısır, IMF ile stand by anlaşması imzalamaya hazırlanan bir ülke konumundaydı. Askeri darbeyle kesilen süreç tamamlanabilseydi yapısal sorunlar çözülebilirdi" diye konuştu.
Gelinen noktada son 1 yılda elde edilen kazanımların heba olduğunu dile getiren Karagöl, "Bazı makro ekonomik konularda gösterilen performans fena değildi" dedi.
Darbe sonrasında ülkenin herşeye yeniden başlaması gerektiğini, bunun da Mısır adına ciddi zaman kaybı olduğunu anlatan Karagöl, ülkenin 2-3 yıl önceki konumuna geri döneceğini vurguladı.
"İç ve dış sermaye, darbeyi destekliyor"
Mısır Borsasında darbenin ardından yukarı yönlü artış gözlemlenmesi "sermayenin darbeyi desteklediği hatta hazırlıklı olduğu" yorumlarına neden oldu.
Darbenin gerçekleşmesinin ardından Mısır Borsası yüzde 7,56 ile ciddi bir yükseliş sergiledi. Ülke borsası "darbe beklentisinin olduğu" 30 Haziran-4 Temmuz arasında yaklaşık yüzde 5 artış göstermişti. Özellikle sermayenin kaçtığı gelişen piyasalar başta olmak üzere dünya borsalarındaki düşüşün aksine darbenin hemen ertesi günü Mısır Borsası'daki bu yükselişin nedeni tartışılmaya başlandı.
Yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre işlem hacminin yüzde 31,2, mayıs ayında ise yıl başına göre yüzde 43,6 daralmasına karşın, darbenin yaklaştığı son bir ayda yüzde 6,2 artması "sermayenin darbeye desteği" yorumlarını güçlendirdi.
Bu konuda görüşlerini paylaşan Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver, normal şartlar altında bir ülkede olağandışı yönetim değişikliklerinin, ilgili ülkenin finansal dünyası üzerinde kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden olacağına işaret etti.
Mısır'da yaşanan olaylara bakıldığında, seçimle işbaşına gelmiş bir yönetimin "demokratik ve meşru olmayan bir yöntemle" devrilmesinin ülke borsasını olumsuz etkilemesi gerektiğine dikkati çeken Ünver, şunları kaydetti:
"Mısır Borsasının olumlu bir tablo sergilemesi çok daha ilginç bir resmin ortaya çıkmasına sebep oldu. Aslına bakacak olursak Dünya Borsalar Federasyonunun (WFE) verilerine göre, Mısır Borsasının toplam büyüklüğü yaklaşık 55 milyar dolar.
Diğer taraftan Mısır'ın GSYH'si yaklaşık olarak 250 milyar dolar civarında. Bu açıdan baktığımız zaman, Mısır Borsasının yükselişi ile Mısır toplumunun tamamının ülkede yaşananlara olumlu yaklaştığı yargısına varmak son derece yanlıştır. GSYH'nin yüzde 20'sine karşılık gelen bir ülke borsasında oluşan tablo, ülkedeki genel teamülün değil, Mısır'da sermaye sahibi olan gerek iç gerekse dış grupların ülkede yaşananlara verdiği reaksiyondur.
Mısır'da yaşanan olayları bir bütün olarak ele aldığımızda, gerek iç gerek dış sermayenin, ülkede yaşanan son durumu desteklediklerini söylemek yanlış olmayacaktır.
Mısır, ekonomik açıdan bakıldığında global ölçekte çok fazla öneme sahip olmamasına rağmen, İslam dünyası, dolayısıyla dünya siyaseti açısından son derece önem arz eden bir ülkedir. "
Ülkede yaşanan olayların ve etkilerinin son derece iyi analiz edilmesinin, dünyanın içinde bulunduğu süreci anlamak açısından önem taşıdığını belirten Ünver, ülkelerin finansal dinamiklerindeki hareketlerin, ilgili ülkelerin genel ruh halini yansıtmadığının iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. Ünver, "Dünyanın içinde bulunduğu süreçte sermaye gruplarının, ülke yönetimleri üzerinde oluşturduğu risk alenen tescillenmiştir" diye konuştu.
Gelişmelerin petrol fiyatlarına etkisi
Mısır'daki gelişmelerin petrol fiyatlarına etkisi de tartışılan konular arasında yer alıyor.
Süveyş Kanalı Müdürlüğünün verilerine bakılacak olursa, geçen yılın ilk 9 ayında kanal üzerinden taşınan petrol miktarı yaklaşık 104 milyon 991 bin tona ulaşırken, 2011'in aynı döneminde 83 milyon 914 bin ton olarak gerçekleşmişti.
Son iki yılda, dünyadaki siyasi gerginliğe ve Arap ülkelerinde yaşanan olaylara rağmen son iki yılda Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşen petrol sevkiyatında yüzde 5 oranında artış oldu.
Ekonomist Uğur Gürses'e göre darbe sonrasındaki görece sakinlik havasının devam etmesi petrol fiyatlarında bir yükselişin önüne geçebilir, buna karşın özellikle Mursi yanlıları ile ordu arasındaki çatışmanın iç savaşa dönmesi ülkede istikrarsızlık ortamı yaratacağı için, bunun petrol fiyatlarını yukarı yönlü artırması muhtemel görünüyor.
İç çatışma durumunda Süveyş Kanalı'nın güvenliğinin ön plana çıkacağını belirten Gürses, "Çatışma durumunda Süveyş'in kapanıp kapanmaması belirleyici bir faktör. Dünyanın birçok yerine ham petrol taşımacılığı bu kanaldan yapılıyor. Kanalın kapanması, sevkiyatın durdurulması gibi durumlar petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir ivmelenme yaratır" diye konuştu.