Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin Suriye konusunda öncelikle uluslararası hukuk karşısında çok sağlam bir zeminde yürüdüğünü belirterek, ''Yine uluslararası hukuk karşısında sağlam zeminde yürümeye de devam edeceğiz. Türkiye bu çerçevede hareket ettikten sonra bu konunun ekonomimize olası etkileri minimum düzeyde kalır'' dedi.
Babacan, ''Bu konunun bir Suriye-Türkiye ikili meselesi değil, bir insanlık meselesi, aynı zamanda bir güvenlik meselesi şeklinde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ın (OVP) açıklandığı basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.
Suriye meselesinin ekonomiye etkisinin sorulması üzerine Babacan, Türkiye'nin Suriye konusunda öncelikle uluslararası hukuk karşısında çok sağlam bir zeminde yürüdüğünü, bundan sonra da uluslararası hukuk karşısında sağlam zeminde yürümeye devam edeceklerini belirterek, şunları söyledi:
''Türkiye bu çerçevede hareket ettikten sonra bu konunun ekonomimize olası etkileri minimum düzeyde kalır. Ayrıca attığımız her adımın hukuki meşruyeti sorgulanmayacak şekilde çok sağlam yürüyeceğiz. Hangi adımı atarsak atalım hep dostlarımızla, müttefiklerimizle istişare halinde, onlarla mutabakat içinde olacak. Bu konunun bir Suriye-Türkiye ikili meselesi değil, bir insanlık meselesi, aynı zamanda bölgesel bir güvenlik meselesi şeklinde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu Türkiye-Suriye ikili meselesi değildir, bu bölgesel meseledir. İşin içinde Arap Ligi vardır, işin içinde İslam Konferansı Örgütü vardır, NATO da bu için parçasıdır. Bütün bu uluslararası ve çok taraflı gruplar kuruluşlar da Türkiye'nin Suriye politikasına tam destek vermektedir. Uluslararası toplumlar önünde doğruları yaptıktan sonra hiç korkmamamız lazım.''
Türkiye'nin Suriye'ye ihracatının zaten sınırlı miktarda olduğunu kaydeden Babacan, dolayısıyla son olaylar nedeniyle Suriye'ye yapılan ihracattaki azalmanın ne genel ekonomik yapıyı etkileyeceğini ne de toplam ihracat üzerinde ciddi bir etkide bulunacağını ifade etti.
''TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK''
Ağustos ayı sanayi üretim verilerindeki gerileme hatırlatılarak, ''Ekonomide yumuşak inişten sert inişe doğru bir geçiş mi söz konusu'' şeklindeki soru üzerine Babacan, Türkiye ekonomisinin 2013 yılında da büyümeye devam edeceğini söyledi.
''2012 yılı 2011 yılından daha iyi bir yıl olacaktır, 2013 yılı da 2012 yılına göre daha iyi bir yıl olacak'' diyen Başbakan Yardımcısı, büyüme hızındaki düşüşün geriye gidiş olarak algılanmaması gerektiğini, Türkiye'nin zaten Avrupa ülkelerinin çok üzerinde bir büyüme performansı sergilediğini kaydetti.
Bugün açıklanan sanayi üretim endeksi olsun, bu yıl sonuna doğru gelecek diğer rakamlar olsun, bunların hepsinin büyük çerçevede düşünülmesi gerektiğini ifade eden Babacan, ''Kaldı ki trendlere göre, ekonomimizdeki gelişmelere göre, gevşetme-sıkılaştırma yönünde geniş bir alanımız var. Ancak bütün bunları bir bütün olarak düşünüp, Türkiye'de güven ve istikrar ortamını koruyacak bir ekonomik çizgi izlememiz gerekiyor. Dolayısıyla trendlere, gelişmelere biz sürekli bakacağız. Her hafta, her ay, her çeyrek bakacağız. Önümüzdeki dönemde de politikalardaki uyarlamaları yapma esnekliğimizi koruyacağız'' dedi.
MERKEZ BANKASI POLİTİKALARI
Bir basın mensubunun, ''Merkez Bankası'nın faizleri aşağı çekeceği yönünde yorumlar var, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine Ali Babacan, Merkez Bankası'nın politikalarıyla ilgili fazla açıklama yapmayı tercih etmediklerini, 2002 yılından bu yana Merkez Bankası'nın bağımsız çalıştığını ve Para Politikası Kurulu'nun aldığı kararlar çerçevesinde çalışmalarını yürüttüğünü bildirdi.
''Merkez Bankamız bütün verilere bakıyor, bütün göstergelere bakıyor, genel trendleri takip ediyor, fiyat istikrarına, finansal istikrara bakıyor, maliye politikası duruşuna bakıyor ve ona göre bir kompozisyon oluşturuyor'' diyen Babacan, Merkez Bankası'nın uyguladığı politikası setinin şu anda dünyada başka bir örneğinin bulunmadığını kaydetti. Babacan, ''Merkez Bankamız bağımsız bir şekilde Türkiye için en iyisi neyse onu yapmaya önümüzdeki dönemde de devam edecektir'' ifadesini kullandı.
''IMF İLE MUTABIK KALMAK MECBURİYETİNDE DEĞİLİZ''
Tasarruf oranları konusundaki sorular üzerine OVP'de bu yıl için hesap ettikleri tasarruf oranlarının yüzde 14,3 olarak belirlendiğini kaydeden Babacan, bunun gelecek sene yüzde 15'e, 2015 yılında da yüzde 16,7'ye çıkmasını öngördüklerini söyledi.
Türkiye'de tasarrufların atmasının beraberinde yatırımların artması için de bir alan açacağını anlatan Babacan, büyümenin sadece harcamayla olamayacağını, büyümenin pek çok bileşeni olduğunu ifade etti.
''Faiz dışı fazla hedefleri IMF ile mutabık kalınmış rakamlar mı?'' şeklindeki soru üzerine Babacan, faiz dışı fazla hedeflerinin IMF ile istişare edildiğini, fakat şu anda Türkiye'nin IMF ile bir stand-by düzenlemesi içinde bulunmadığını vurguladı. Babacan, ''Onlarla herhangi bir konuda mutabık kalma mecburiyetimiz de yok, 2008 yılından beri bu böyle. IMF ile geçtiğimiz ay içerisinde istişare edildi, ama biz kendi hedeflerimizi kendimiz belirledik'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, OVP'de 2013 yılı için özelleştirme geliri hedefinin 4 milyar lira olarak belirlendiğini sözlerine ekledi.
''BİZ SEÇİM BÜTÇESİ YAPMADIK, SAVAŞ BÜTÇESİ DE YAPMADIK''
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 yılı bütçesiyle ilgili olarak, ''Biz seçim bütçesi yapmadık, savaş bütçesi de yapmadık'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'ın (OVP) açıklandığı basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, OVP'nin önemli hedeflerinden birinin israfın azaltılması olduğunu söyledi.
2012 yılında kamudaki bütün mal ve hizmet alımlarının yaklaşık olarak 33 milyar 396 milyon lira olmasını öngördüklerini belirten Şimşek, ''Bu da Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yaklaşık yüzde 2,3'üne denk geliyor. 2013'te nominal olarak kamu mal ve hizmet alımının hemen hemen hiç değişmeyeceğini öngörüyoruz. GSYİH'ye göre de azalacak, yüzde 2,1'e inecek. Bu önemli bir husus'' diye konuştu.
Yeni Taşıt Kanunu Taslağı'nın bitirilerek Başbakanlık'a sevk edildiğini, güvenlik birimleri ve Güneydoğu Anadolu hariç olmak üzere kamu lojmanlarının azaltılmasını da hedeflediklerini anlatan Şimşek, dışarıdan bir gözle de kamu harcamalarının gözden geçirilmesinin gündemde olduğunu bildirdi. Şimşek, ''Bazen kamu kendi harcamalarını gözden geçirirken köreliyor. Acaba dışarıdan baktırsak nasıl bir görüntü var, ona da bakacağız'' dedi.
KDV İADELERİ
Şirketlerin KDV iadelerini alamadıkları yönündeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, 3 tür KDV iadesi yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:
''Birincisi belli bir büyüklükteki şirketler için biz hiçbir teminat istemeden 3 gün içerisinde iadeleri yapıyoruz. İkinci husus teminat. Eğer bir şirket teminat verirse hemen iadede buluyoruz. Üçüncüsü şirket teminat vermeyecekse o zaman en hızlı şekilde belgeler üzerinden incelemeyi yaparak iadeyi veriyoruz. İade için belgelerin sağlıklı olması lazım, sahte belge olmaması lazım. En fazla şikayet aldığımız kategori iade için teminat getirmeyen şirketler. Fakat bizim mutlaka ve mutlaka incelemeyi tamamlamadan iade yapmamız mümkün değil.''
SEÇİM BÜTÇESİ DE SAVAŞ BÜTÇESİ DE YAPILMADI
Bir gazetecinin ''Bütçe açığını 1 puan yüksek tutan bazı hususlar arasında güvenlik harcamalarını mı, yoksa seçim etkisini mi görüyorsunuz'' sorusu üzerine Şimşek, ''Biz seçim bütçesi yapmadık, savaş bütçesi de yapmadık. Fakat şöyle hususlar var. Örneğin Büyükşehir Belediye tasarısı gitti Meclis'e. Merkezi bütçeden mahalli idarelere yaklaşık yıllık 4 milyarlık aktarım öngörüyor. Bu husus geçen sene OVP'yi yaparken gündemde yoktu. İkinci olarak geçen senenin sonlarında intibak yasası çıkarıldı. Orada da 3 milyar liralık yıllık etki var'' diye konuştu.
''10 NUMARA YAĞ KONUSUNDA RADİKAL BİR TEDBİR ALDIK''
Şimşek, başka bir soru üzerine de 10 numara yağ sorunu ile mücadele çerçevesinde ÖTV'de tecil-terkin ve indirimli oran sisteminden vazgeçilerek iade sistemine geçilmesine ilişkin şunları kaydetti:
''10 numaralı yağa ilişkin radikal bir tedbir alınacağını söylemiştim. Radikal bir tedbir aldık. Oradaki tecil-terkin sistemine son verdik. Önce vergisini ödeyecek. Bu samimi sanayicimiz açısından bir baş ağrısı gibi görülebilir. Ama biz sanayicimize iade konusunda elimizden gelen her türlü kolaylığı göstereceğiz ve en kısa bir şekilde iadeleri yapmaya çalışacağız. Ama bu işi istismar edenlerin kapısı da kapanmıştır. Bu anlamda baktığımız zaman bizim kamu harcamalarını rasyonalize etme, kayıt dışılıkla mücadele anlamında, gelir vergisi reformu çerçevesinde imtiyazların istisnaların azaltılması, kaldırılması yönünde çabalarımız olacak tabi. Bu tür tedbirler üzerinde, kamu maliyesini iyileştirecek adımlar üzerinde çalışıyoruz.''
KALKINMA BAKANI YILMAZ
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da ekonominin sadece ekonomik konulardan ibaret olmadığını, çeşitli sektörel politikalarıyla birlikte bir bütünlük teşkil ettiğini belirterek, ''OVP'de sektörler bazında detaylı bir şekilde bölgesel ve sektörel politikaları görme şansınız olacak'' dedi.
Bakan Yılmaz, bir soru üzerine Merkezi Yönetim Bütçesi kapsamındaki yatırımların geçen yıl 27,8 milyar lira, bu sene ise 33 milyar lira olduğunu, yatırımların devam ettiğini söyledi.