Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde Türk bankacılık sektöründe yabancıların hisse satmaları veya ortaklık yapılarını değiştirmeleri söz konusuysa, bunun buradaki yapılarından memnun olmadıkları için yapılmadığını belirterek, ''Aslında belki içleri kan ağlıyor bunu yaparken, 'kalsak kim bilir ne güzel iş yapmaya devam edecektik' diyorlar, ama kendi evlerindeki bilanço yapıları ve yeni regülasyon onları böyle adımlar atmaya zorluyor'' dedi.
Babacan, Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin 11. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, günümüzde AB ve bazı ülkelerde söz konusu olan stres testlerinin Türkiye'de çok uzun zamandır yapıldığını anımsattı.
Bunu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir ölçüde Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiğini anlatan Babacan, farklı senaryolarla hangi bankada ne tür gelişmeler olabileceğinin simülasyonlarla sürekli kontrol edildiğini söyledi.
Kriz süresince Türk bankacılık sektörünün çok iyi bir performans sergilediğini vurgulayan Babacan, tüm OECD ülkeleri içinde Türkiye'nin, bankacılık konusunda devlet olarak ciddi bir tedbir almak zorunda kalmayan tek ülke olduğunu hatırlattı.
AB'de bu alanda yapılanlara değinen Babacan, pek çok bankanın, ya merkez bankalarının sağladığı likidite ya da devletlerden aldıkları desteklerle varlıklarını sürdürdüğünü ifade etti.
''O gün şikayet edenler bugün çok mutlu''
Avrupa'nın ve ABD'nin Türkiye'de iş yapan bankalarına bakıldığında, kendi evlerinde sorun yaşayan bankaların buradaki operasyonlarının sapasağlam varlığını devam ettirdiğini vurgulayan Babacan, ''Nasıl olur da ana yapı sarsılıyor, Türkiye'de bir şey olmuyor? Türkiye'de bizim kurallarımız, bizim düzenleme çerçevemiz geçerli'' diye konuştu.
Bu düzenlemeler yapılırken bazılarının pek hoşnut olmadığını, ''çok sıkıyorsunuz'', ''bu kadar sermaye konur mu bankaya?'' dediğinin altını çizen Babacan, buna rağmen Türkiye'ye çok yatırım geldiğini ve ciddi anlamda sektörün dışarıya açık hale gelmesinin söz konusu olduğunu kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bakıyorsunuz o gün şikayet edenler bugün çok mutlu. Hatta öyle örnekler var ki asıl ülkelerdeki, kendi ülkelerindeki ana yapının değerine, bir de Türkiye operasyonuna bakıyorsunuz... Türkiye operasyonunun değeri, ana yapının değerini geçmiş durumda. Tek başına büyük bir varlık... Şu anda uluslararası bankaların en değerli varlıklarının bir kısmı Türkiye'deki yatırımlarından oluşuyor. Hatta acil nakit ihtiyacı olan ya da bilançosuna acilen çeki düzen vermek zorunda olanlar, önce Türkiye'deki operasyonlarını değerlendiriyorlar. 'Burada kıymetli bir değerimiz var, bunun bir kısmını nakit olarak alıp bilançomuza koyarsak belki rasyolarımızı daha da düzeltebiliriz' diye... Dolayısıyla bugünlerde eğer bizim bankacılık sektörümüzde yabancıların hisse satmaları veya ortaklık yapılarını değiştirmeleri söz konusuysa, buradaki yapılarından memnun olmadıkları için değil. Aslında belki içleri kan ağlıyor bunu yaparken, 'kalsak kim bilir ne güzel iş yapmaya devam edecektik' diyorlar, ama kendi evlerindeki bilanço yapıları ve yeni regülasyon onları böyle adımlar atmaya zorluyor.''