''Yatırım Danışma Konseyi 7. Toplantısı'' hakkında bilgi paylaşımında bulunan Çağlayan, yatırımlar konusunda Türkiye'nin yakaladığı ivmenin ve uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin 2012 yılında da artarak devam ettiğini söyledi.
Yatırımların, ekonomik kalkınma ve büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının ve gelişmişlik düzeyinin artırılması politikalarının temel taşı olduğunu vurgulayan Çağlayan, yatırımların artırılması için sağlanması gereken temel koşullardan birisinin de ''iş yapmanın kolay olduğu rekabetçi bir ortamın tesis edilmesi'' olduğunu dile getirdi.
Çağlayan, ''2012 Ocak-Şubat döneminde uluslararası doğrudan yatırım girişi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artışla 1,7 milyar olarak gerçekleşmiştir''dedi.
''Yabancı sermayenin oluk oluk geldiğine şahit olacağız''
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yeni teşvik sisteminin ithalata bağımlı olunan ürünleri üretilmesini teşvik ettiğini belirterek, ''Türkiye'nin 3 milyar dolara yakın ithalat yapmış olduğu petro kimya alanındaki 1 milyar dolarlık yatırım bunun en büyük göstergesi ve en büyük müjdesi. Artık adını benim 'Çifte Standard&Poors olarak koymuş olduğum S&P'ye verilecek en büyük cevap'' dedi.
''Yatırım Danışma Konseyi 7. Toplantısı'' hakkında bilgi paylaşımında bulunan Çağlayan, 16 üyeli Avro bölgesindeki işsiz sayısının bir ülke olması halinde dünyanın en kalabalık 59. ülkesi olacağını söyledi.
Hükümet ve Ekonomi Bakanlığı olarak bu etkilerin minimize edilmesi için gereken her türlü çalışmayı yaptıklarını ve önlemleri baştan aldıklarını anlatan Çağlayan, proaktif ihracat politikalarının Türkiye'nin pazar ve ürün çeşitlendirmesiyle kriz döneminde ihracatını artırmasının temel belirleyicisi olduğunu kaydetti.
Çağlayan, Türkiye'nin, ülkedeki sağlam finansal sektör, güçlü iç talep ekonomik ve siyasi istikrar sebepleri ile krizden en hafif etkilenen ve bu etkiden de en çabuk sıyrılan ülkelerden birisi olduğuna dikkati çekerek, Avrupada'ki pek çok gelişmiş ülkenin kriz öncesindeki ekonomik göstergelerine 2016-2017'den önce ulaşamayacaklarını, ancak Türkiye'nin çoktan kriz öncesi dönemin de üzerine çıktığını anlattı.
İhracatın yarıya yakının Avrupa'ya yapılması nedeniyle buradaki olumsuz gelişmelerden etkilenilmemesinin mümkün olmadığını aktaran Çağlayan, Hükümet ve Ekonomi Bakanlığı olarak, bu etkilerin minimize edilmesi için gereken her türlü çalışmayı yaptıklarını ve önlemleri aldıklarını dile getirdi.
Bakan Çağlayan, şöyle devam etti:
''İstihdam verileri, Avro bölgesinde (16 ülke) işsizlik oranı yüzde 10,9 ile rekor kırdığını ve 17,5 milyon kişinin işsiz olduğunu gösteriyor. Bu, Hollanda nüfusundan daha yüksek bir insan topluluğunun iş arıyor olması demek. Proaktif ihracat politikamız, Türkiye'nin pazar ve ürün çeşitlendirmesi ile kriz döneminde ihracatını artırmasının temel belirleyicisi oldu. Ülkemizdeki sağlam finansal sektör, güçlü iç talep, ekonomik ve siyasi istikrar sebepleri ile krizden en hafif etkilenen ve bu etkiden de en çabuk sıyrılan ülkelerden biri oldu. Türkiye geçmişte 10 dakika sonrasını göremezken şimdi 12 yıl ötesine bakıyor. Fakat hedefimiz sadece büyümek değil. Biz, bir taraftan büyürken diğer taraftan bu büyümenin istikrarlı olmasın, cari açığı azaltmasını, üretimin ithalata, bağımlılığını azaltılmasını, üreticilerimizin rekabet gücünü artırmasını, katma değeri artırmasını, istihdamı artırmasını, 6. bölgeye vermiş olduğumuz desteklerle bölgesel kalkınmışlık farklılıklarını azaltılmasını hedefliyoruz. Bizi bu hedeflere taşıyacak araçlardan biri olan yeni teşvik sistemidir. Bildiğiniz gibi, yeni teşvik sistemini oluşturmamızın amacı yatırım-üretim-istihdam-ihracat politikaları arasında bütünlüğün sağlanması, ithalata bağımlı olduğumuz ara mallarının ve hammaddelerinin Türkiye'de üretiminin sağlanması ve ihracatta emek-yoğun teknolojiden bilgi-yoğun teknolojiye geçişin sağlanması üzerine kurulmuştur. Stratejik sektörlerde yatırımların artmasıyla ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretimi Türkiye'de yapılacak.''
''Çifte Standard&Poors''
Çağlayan, ithalata bağımlı olan ürünlere yönelik yatırımların büyük bir örneğini dün gördüklerini belirterek, şu şekilde devam etti:
''Dün bunun büyük bir örneğini sizlerle yaşadık. Türkiye'nin 3 milyar dolara yakın ithalat yapmış olduğu petro kimya alanındaki 1 milyar dolarlık yatırım bunun en büyük göstergesi ve en büyük müjdesi. Artık adını benim 'Çifte Standard&Poors olarak koymuş olduğum S&P'ye verilecek en büyük cevap. Biliyorsunuz, Yunanistan'la Türkiye'ye, İzlanda'ya ve İrlanda ile Türkiye'ye farklı farklı standartlar uygulayan S&P, dün bana göre en büyük cevabı hem Sayın Başbakanımız'dan hem de yatırımcıların 1 milyar dolarlık yatırımıyla almış oldu. Önümüzdeki dönemde yabancı sermayenin oluk oluk geldiğine beraber şahit olacağız ve bunun nikah şahitliğini beraber yapacağız. Türkiye elde etmiş olduğu bu önemli kazanımları ve her yıl artan uluslararası yatırım girişleriyle kriz döneminde biliyorsunuz rekabetçi avantajını korudu ve yatırımcılar için önemli bir liman olma özelliğini devam ettirdi. Artık Türkiye bundan sonra krizden arındırılmış bir bölgedir. Kriz kelimesini bir daha çıkarmamak üzere çöpe atmıştır. Bunun en çarpıcı göstergeleri doğrudan yabancı yatırım verileridir.''
''Türkiye'ye gelen yatırım artış hızı dünya genelinin 4 katı''
Bakan Çağlayan, Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımların artış hızının 2011'de dünya genelindeki artış hızının 4 katı olduğunu kaydederek bu yatırımların Avrupa ülkelerinden geliyor olmasının daha güzel olduğunu ve yeni teşvik sistemiyle bu yatırımların coğrafi dağılımını da etkilemek istediklerini dile getirdi.
2011'de uluslararası doğrudan yatırım akımlarının 2010'a göre yüzde 17'lik artışla, 1 trilyon 509 milyar dolara ulaştığının tahmin edildiğine işaret eden Çağlayan, geçen yıl Türkiye'de özel sektörün 140 milyar dolara yakın yatırım yaptığını bu yatırımın 15,9 milyar dolarının yabancılarca yapıldığını ifade etti.
''Türkiye artan cazibesi ve istikrarı ile bir yatırım beşiğine dönüşüyor''
Çağlayan, ''Avrupa'da krizin etkileri devam etmesine rağmen 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde 76'lık artışla 15,9 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım ülkemize geldi. 2011'de doğrudan yabancı yatırım artışı OECD ülkelerinde yüzde 18 ve AB ülkelerinde yüzde 30'da kaldı. Son 10 yılda dünya genelinde yabancı yatırımlar 2 kat, gelişmekte olan ülkelerde 3 kat artarken, Türkiye'de 10 kat arttı. 2003'den bu yana Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırım tutarı 110 milyar dolara ulaştı. İşte bu nedenle şunu tekrar etmekte fayda görüyorum; Türkiye artan cazibesi ve istikrarı ile bir yatırım beşiğine dönüşüyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin 2011'de dünyadaki uluslararası doğrudan yatırım girişlerindeki payının binde 7'den yüzde 1,1'e çıkmasının artarak OECD içindeki sıralamasının 2011'de 14'e yükseldiğini ve bu gelişmeyle, Danimarka, Polonya, Avusturya, İrlanda, İsveç, İsrail, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi önemli OECD üyesi ülkeleri geride bıraktığını belirten Çağlayan, 2011'de Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların sektörel dağılımında ilk üç sırayı bankacılık ve sigortacılık, enerji ve imalat sanayinin aldığını bildirdi.
''Avrupa'dan Türkiye'ye çok ciddi yatırımlar kayacak''
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yeni teşvik sisteminin etkisinin yatırımlarda bilhassa kendisini göstereceğini belirterek, ''Özellikle Avrupa'dan Türkiye'ye çok ciddi yatırımlar kayacak. Teşvik kapsamında 6. bölge desteklerimiz herkesin çok dikkatini çekiyor'' dedi.
''Yatırım Danışma Konseyi 7. Toplantısı'' hakkında bilgi paylaşımında bulunan Çağlayan, iş ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmalarında özel sektörün gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta görüşlerine önem verdiklerini belirtti.
Bu aşamada 10-11 Mayıs tarihlerinde 7.'sini gerçekleştirecekleri ''Yatırım Danışma Konseyi (YDK) Toplantısı''nın Türkiye'nin bir yatırım yeri olarak uluslararası yatırımcılar nezdindeki algısının öğrenilmesi için önemli bir fırsat olacağını belirten Çağlayan, tüm dünyada yatırım kararlarını veren ve böylece eğilimleri yönlendiren iş dünyası temsilcilerinin Türkiye'ye ilişkin görüşlerini paylaşmak üzere bir araya gelmelerini önemli bir fırsat olarak gördüklerini kaydetti.
Çağlayan, toplantıda yürütülen tartışmaların, Türkiye'nin uluslararası yatırımcılar ve uluslararası kuruluşlar nezdindeki algısına yönelik önemli bir perspektif sunacağını belirterek, üyelerin Türkiye'nin yatırım yeri olarak algısına ilişkin görüşlerini, politika yapıcılarıyla paylaşıp ve ülkenin daha cazip bir yatırım yeri haline getirilmesi için görüşlerini kendilerine sunduğunu anlattı.
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların yanı sıra 2 milyon 800 bin kişiye istihdam sağlayan ve 500 milyar doların üzerinde cirosu olan, Hindistan, İspanya, Hollanda, ABD, Çin, Avusturya, İngiltere, Japonya merkezli ve dünyanın hemen hemen her yerinde yatırımları olan 17 firmanın katılacağını bildiren Çağlayan, katılacak firmaların uluslararası önemine dikkati çekti.
''Kimya alanında yatırım bekleyin''
Konuşmasının ardından soruları da yanıtlayan Bakan Çağlayan, yakın zamanda gerçekleşebilecek yatırımlar konusunda bir soru üzerine Türkiye'ye ABD, Katar ve Suudi Arabistan'dan kimya alanında yatırım yapma isteği olduğunu belirterek, ''İlerleyen günlerde özellikle kimya sektöründe çok ciddi yatırımlar bekleyin'' dedi.
ABD'den bilhassa ilaç sektörünün yanı sıra, enerji, otomotiv, elektronik, iletişimi ve bilgi sektörlerinde yatırımcı ilgisi olduğunu dile getiren Çağlayan, ayrıca Avrupa'dan da çok ciddi yatırımların Türkiye'ye kayacağını, bilhassa tekstil-konfeksiyon alanında 6. bölgeye sağlanan desteklerin yatırımcıların ilgisini çektiğini aktardı.
''Önümüzdeki 11 yılda 130 milyar dolar enerji yatırımı olacaktır''
Türkiye'de enerji yatırımlarına ilişkin bir soru üzerine Çağlayan, Türkiye'nin enerji ihtiyacının her yıl yüzde 6 arttığına dikkati çekerek ''Önümüzdeki 11 yılda 130 milyar dolar enerji yatırımı olacaktır'' dedi.
Çağlayan, Amerika'ya yaptığı seyahatte bilhassa Houston'da Türkiye ile ilgili 2 milyar dolar, 1 milyar dolarlık yatırım planları olan ve bu konuda son aşamaya gelen yatırımcılarla görüştüğünü anımsatarak, şöyle devam etti:
''Şimdi artık bizdeki kömürden sentetik gaz elde ederek, onların gaz üretimi ve bunlara paralel olarak kimyasal ürünler üretimine yönelik yatırımlar olacak. Gübre-amonyak bile kömürden elde edilen bu prosesle yapılacak. Yeni teknolojinin olduğu dönemde Türkiye açısından bunlar son derece önem arz ediyor. Dün Adana'da yerli ortak Bayegan AŞ ile birlikte Suudi bir firma 1 milyar dolarlık yatırım kararı aldı. Bana firmanın kendi ifadesi, Katar'dan, Suudi Arabistan'dan başka firmaların da, kimyasal konusunda yatırım yapma istekleri olduğudur. Bunla ilgili çok somut gelişmeleri yine sizlerle paylaşacağız. Yine bu firma bana, 'Diğer alanlarda da önemli yatırımlar yapacağız' dedi. Kimya sektöründe çok ciddi yatırımlar bekleyin. Bilhassa üzerinde çalışmış olduğumuz özel ekonomik bölgelerde bu bölgelerle ilgili çalışmalar yapıyoruz.''
Hyundai'nin önemli yatırımları olacak''
''İnşallah Hyundai'nin de önemli yatırımları olacak. Geçen gün de görüştük. Umarım sözlerinden caymazlar. Güney Koreli firmalardan da çok önemli yatırımlar başlıyor veya başlayacak. Bunları anons edeceğiz'' diyen Çağlayan, Çin'e yaptığı seyahatte 1,5 saat sürmesi planlanan toplantının 4 saat olarak gerçekleştiğini ve oradaki yatırımcıların ülkeye yoğun bir ilgisi bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin Çin'den enerjiye yönelik türbin satın aldığına işaret eden Çağlayan, toplantıda yatırımcılara, ''gelin kardeşim, bunları bizim ülkemizde üretin'' dediklerini ve teşvik programının cazibelerini anlattıklarını aktardı.
Çağlayan, Amerika ziyaretinde ise ülkenin önde gelen 70-75 firmasıyla 3 gün boyunca görüştüğünün altını çizerek, bu yatırımcıların ciddi manada Türkiye dersini çalıştığını ve firmaların yüzde 90'ının yeni teşvik sistemini bildiğini kaydetti.
Bakan Çağlayan, Amerika'dan enerji, otomotiv, elektronik, iletişim ve bilgi teknolojileri sektörlerinden yatırım geleceğini söyledi.
''Avrupa'dan yatırımcı Türkiye'ye kayacaktır''
Yeni teşvik sisteminin etkisinin yatırımlarda kendisini göstereceğini vurgulayan Çağlayan, ''Özellikle Avrupa'dan Türkiye'ye çok ciddi yatırımlar kayacak. Teşvik kapsamında 6. bölge desteklerimiz herkesin çok dikkatini çekiyor. Bilhassa tekstil-konfeksiyon sektöründe çok önemli yatırımcılar olacaktır. Ben, dünyanın birçok ülkesinin Türkiye'ye ciddi manada yatırıma yöneleceği konusunda beklentileri gördüm'' dedi.