Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2012 yılının yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımların atılacağı bir yıl olması gerektiğini belirterek, ''Her zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli araçlarda arayış içinde olalım, bu konuda da öncüler arasında yer alalım istiyoruz'' dedi.
Ergün, Haliç Kongre Merkezi'nde Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nce (OYDER) düzenlenen ''Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü'' kongresinde, yıllardır net ihracatçı durumunda olan otomotiv sektörünün, 2011 yılında bu özelliğini koruyamadığını ve Türkiye'nin ithalatının, ihracatını geride bıraktığını hatırlattı.
Son yıllarda otomotiv satışlarında yaşanan patlamalara rağmen, hala her 1.000 kişi başına düşen araç sayısının, gelişmiş ekonomilerin oldukça altında olduğuna işaret eden Ergün, otomotiv sektörü için Türkiye'de gidilecek daha çok yolun olduğunu kaydetti.
Ergün, bu nedenle, bu büyüyen pazarın taleplerini büyük oranda yerli üretimle karşılamanın, Türkiye için büyük önem taşıdığını dile getirerek, şunları söyledi:
''Ülkemizde en çok araç satışı yapan Ford, Opel ve Volkswagen gibi binek otomobil üretmeleri için hepimiz manevi baskıda bulunalım. Bu konuda, özellikle yetkili satıcılarımızın da inisiyatif kullanmaları, çalıştıkları firmaları zorlamaları gerektiğini düşünüyorum.
Aynı şekilde, 2012 yılının yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımlar atacağımız bir yıl olması gerekir. Her zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli araçlarda arayış içinde olalım. Bu konuda da öncüler arasında yer alalım istiyoruz.''
''Teşvik sistemi ile işaret fişeği verildi''
Geçtiğimiz günlerde, Brand Finance tarafından dünyanın en büyük 500 markasının açıklandığını anımsatan Ergün, Türkiye gibi G-20 üyesi olan bir ülkenin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen bir ülkenin, bu listede bir tane markasının bulunmamasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Bakan Ergün, sektörde dünyanın en iyi üretim ve montaj adreslerinden biri olan bir ülkenin, bir otomotiv markasının olmamasının düşünülemeyeceğini vurgulayarak, ''Bu kadar güçlü bir yan sanayisi olan, bu kadar büyük bir iç ve dış pazar potansiyeli olan bir ülkenin, marka oluşturamamasının bir izahı olabilir mi?'' dedi.
Bakan Ergün, 2023 yılında, 75 milyar doları otomotiv sektörüne ait olmak üzere 500 milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflediklerini dile getirerek, ''Bu ana hedefe ulaşmak için gerçekleştirmemiz gereken alt hedeflerden birisi de en az 10 tane küresel marka oluşturmaktır. Bu markalardan en az bir tanesinin otomotiv sektörüne ait olması gerektiğini ve olacağını düşünüyorum. Son teşvik sistemimizde de otomotiv sektöründe ana ve yan sanayide yapılacak yatırımların büyük veya stratejik sektör teşviklerinden yararlanmasının önü açılmıştır. Teşvik sisteminin açıklanmasıyla birlikte, artık yerli otomobil konusunda somut adımların atılması için de işaret fişeği verilmiş oldu'' diye konuştu.
MTV'de yeni düzenleme sinyali
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, mevcut sistemde çevreyi çok kirleten eski araçlardan az Motorlu Taşıt Vergisi (MTV) alınırken, çevreyi daha az kirleten yeni araçlardan daha çok vergi alındığını belirterek, ''Halbuki bu bir çelişki. Vergi sistemimiz açısından önemli bir çelişki. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmamız ve bunu da tersine çevirmemiz gerekiyor'' dedi.
Ergün, Haliç Kongre Merkezi'nde Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nce (OYDER) düzenlenen ''Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü'' kongresinde, kendileri için önemli hususun, Türkiye'de yapılan üretimin katma değerini artırmak, Türkiye'yi bu sektör için Ar-Ge ve inovasyon merkezine dönüştürmek, yeni nesil çevre dostu araçların üretiminde atılım yapmak olduğunu kaydetti.
Zaten yerli otomobil markası oluşturmanın, ancak bu alanlarda başarı sağlandığı takdirde bir anlam kazanacağını dile getiren Ergün, otomotiv sektörünün, üretimin doğudan batıya kayması ve çevre dostu ürünlere geçiş olmak üzere iki tane çok önemli parametre değişimi yaşadığını belirtti.
Ergün, sektörde firmalar arası rekabetin hızla arttığını ve buna bağlı olarak verimlilik, kaynakların etkin kullanımı, idari ve teknik organizasyon gibi unsurların da ön plana çıktığını dile getiren Ergün, Ar-Ge'ye yatırım, kalite yönetimi, ana ve yan sanayi işbirliği, esnek üretim yöntemleri gibi özelliklerin, rekabette öne çıkmayı belirleyen unsurlar olduğunu söyledi.
Volvo ve Saab gibi firmaların yaşadıkları sürecin, büyük ve köklü otomotiv firmalarının bile rekabet ortamında tutunamadığını gösteren iki önemli örnek olduğuna işaret eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Rekabette öne çıkmanın yolu, tasarım, teknoloji, üretim, pazarlama, satış sonrası hizmetler gibi birçok alanda kaliteyi elde etmekten geçmektedir. Bugün odak noktası olan yüksek performans, sürüş keyfi, dayanıklı ve ekonomik araçlar; zamanla yerini çevre dostu, iletişim teknolojileriyle donatılmış akıllı araçlara bırakacaktır. Bundan 20 yıl sonra, otomotiv sektörü dediğimizde bugün olduğundan çok daha farklı bir sektörü ve ürünleri göreceğiz. Ancak ne kadar değişirse değişsin, otomotiv bir şekilde hepimizin hayatında yeri olan bir önemli bir sektör olmaya devam edecek.
Geçtiğimiz yıl, sektörümüzün bu değişim sürecine iyi hazırlanması için Otomotiv Sanayi Stratejisi'ni uygulamaya başlamıştık. En son şubat ayı başında yapılan toplantıyla, strateji belgesinin uygulama süreciyle ilgili Haziran-Aralık dönemini kapsayan bir rapor hazırladık. Raporu incelediğimizde birçok eylemde önemli mesafe aldığımızı, strateji belgesinin sektöre somut katkılar sağladığını görmüş olduk.''
'Çarpışma test merkezi...
Belgedeki en önemli eylemlerden biri olan test ve Ar-Ge merkeziyle ilgili çok önemli gelişmelerin yaşandığını dile getiren Ergün, şunları kaydetti:
''TSE, özel sektörle birlikte 6 mekan tespit etti, teknik ekiplerimiz bu noktalarda incelemeler yaptılar ve bu konuyu artık karar aşamasına getirdik. Yine yurt dışındaki önemli test merkezlerinde incelemeler yapıyor ve işbirliği imkanlarını araştırıyoruz.
ODTÜ bünyesinde, DPT tarafından 11 milyon avro yatırım bedeliyle yapılan bir çarpışma laboratuvarımız var. Ancak ülkemizdeki firmaların test kararlarının yurt dışından veya yabancı ortak tarafından verilmesi nedeniyle, bu laboratuvar etkin ve verimli bir biçimde kullanılamıyor. Zira stratejik ve önemli kararların alınması aşamasında yabancı ortakların baskın olduğu görülmektedir. Sanırım sadece bu örnek bile, yerli otomobil markaları oluşturmanın ve yabancı ortaklıklarda stratejik karar aşamalarında daha fazla pay sahibi olmanın gerekliliğini açıkça göstermektedir.''
Hurda teşviki...
Bakan Ergün, strateji belgesindeki bir diğer önemli eylemin de belli yaşın üstündeki araçların trafikten çekilmesiyle ilgili bir çalışma da başlattıklarını anımsatarak, eski araçların, yüksek yakıt tüketimi, çevreye verdikleri zarar, trafikte oluşturdukları tehlikeler gibi özelliklerin düşünüldüğünde, bu konunun büyük bir önem taşıdığını kaydetti.
Trafikten çekilen araçların, bir yandan demir-çelik sektörünün hurda ihtiyacını karşılamak açısından da önemli bir görev üstlenirken, öbür yandan otomotiv sektörünün genişlemesinde de pazara yeni otomobil markalarının ve ürünlerinin sürülmesinde de ciddi bir rol oynayacağını dile getiren Ergün, dünya hurda ithalatının yüzde 20'sini gerçekleştiren Türkiye'nin, bu alanda dünyanın en büyük ithalatçısı durumunda olduğunu belirterek, çevreyi kirleten bu araçların trafikten çekilmesi için hurda teşvikinin yanı sıra bunları kullananların daha yüksek vergiler ödemesi gibi tedbirleri de yanında getireceğini dile getirdi.
Mevcut sistemde çevreyi çok kirleten eski araçlardan az MTV alınırken, çevreyi daha az kirleten yeni araçlardan daha çok vergi alındığını anımsatan Ergün, şunları söyledi:
''Halbuki bu bir çelişki. Vergi sistemimiz açısından önemli bir çelişki. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmamız ve bunu da tersine çevirmemiz gerekiyor. Son yıllarda, kamu ve özel sektör arasında çok sağlam ve yapıcı bir birliktelik oluşturduk. Bu birliktelik sayesinde, birçok önemli sorunu geride bıraktık, büyük bir atılım gerçekleştirdik.
Otomotiv Stratejimizin uygulanma sürecinde de üreticiden distribütörlere, yan sanayiciden yetkili satıcılara kadar sektörün tüm temsilcileriyle daha fazla işbirliği tesis etmek isteriz. Birlikte atacağımız adımlarla, yerli otomobil markası oluşturma ve yeni nesil teknolojilere geçiş gibi önemli vazifeleri en iyi şekilde ifa edeceğimize inanıyorum.''