Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Uludağ, bir kültür, tabiat varlığı. Tarihiyle, tarihte Uludağ'ın yüklendiği fonksiyonu da değerlendirdiğimizde gerçekten turizm potansiyelinin de son derece büyük olduğunu görüyoruz'' dedi.
Babacan, Capital ve Ekonomist dergilerinin Bursa Valiliği işbirliğiyle Uludağ'daki Grand Yazıcı Otel'de düzenlediği Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılış oturumunda, Afganistan'da hayatını kaybeden Türk askerlerine, şehitlere, Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyerek konuşmalarına başladı.
Ali Babacan, Türkiye'den binlerce kilometre uzakta, istikrar, barış ve güvenlik için, dost ve kardeş Afgan halkının yanında olmak için oralarda hizmet veren tüm askerlerin her birine tek tek başsağlığı dileğinde de bulunduğunu dile getirdi.
Bursa'nın Türkiye'nin çok önemli bir şehri, Trük sanayisinin göz bebeği, ticaret merkezi ve tarım kenti olduğunu ifade eden Babacan, hızlı tren ve otoyol projelerinin de tamamlanmasıyla Bursa'nın çok daha önemli hale geleceğini bildirdi.
Babacan, Bursa'nın potansiyelinin ülke sınırlarının ötesinde olduğunu vurgulayarak, Bursa'nın sanayici, iş adamı ve kadınının dünyanın dört köşesine ihracat yaptığını, giderek daha yüksek kalite ve teknolojide üretim gerçekleştirdiğini anlattı.
Kentte, otomotivin kentin en önemli sektörlerinden biri olarak dikkati çektiğini dile getiren Babacan, bunun yanı sıra tekstil, makine, kimya ve gıda sektörünün de ön planda yer aldığını söyledi.
Babacan, Uludağ'ın Türkiye'nin önemli değerlerinden birisi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Uludağ, bir kültür, tabiat varlığı. Tarihiyle, tarihte Uludağ'ın yüklendiği fonksiyonu da değerlendirdiğimizde gerçekten turizm potansiyelinin de son derece büyük olduğunu görüyoruz. Bugün ilkini beraber yaptığımız Uludağ Ekonomi Zirvesi bundan sonra her yıl geleneksel olarak devam ettirilmesi gereken son derece önemli bir etkinlik. Bu bir vizyon, öngörü meselesi. Bundan 20 yıl, 30 yıl önce dünyanın pek çok ülkesinde, bölgesinde bazı girişimlerle başlamış bu işler. Vizyon sahibi üç beş kişi kafaya kafaya vermiş, ne yapabiliriz, bazı konuları istişare edebileceğimiz nasıl ortamlar oluşturabiliriz, fikir jimnastiği yapabileceğimiz, beyin fırtınası yapabileceğimiz, konuların özgürce tartışıldığı değerlendirildiği nasıl ortamlar oluşturabiliriz, bunun çalışmasını yapmışlar. Dünyanın birçok bölgesinde gerçekten önemli forumlar, toplantılar var. Bunlar tüm dünya için çekim merkezi haline geliyor. Kanaat önderleri, siyasi liderler, bilim dünyasındaki önderler, medyanın önde gelen isimleri bir araya geliyorlar dünya, bölge meseleleri tartışıyorlar. Güzel de sonuçlar elde ediliyor.''
İki kişi bir araya geldiğinde...
Bir süre önce anlatılan bir örneği paylaşan Babacan, ''İki kişi bir araya geldiğinde birinin elinde elma, diğerinde portakal var. Birbirlerine vermişler, elmayı alan, portakalı alan gitmiş. Başka ortamda iki fikri olan iki kişi bir araya gelmiş. Birbirlerine fikirlerini anlatmış. İkisi de iki fikirleriyle ayrılmış. Tartışma ortamları, bugün ve yarın burada yapılacak tartışmalar, aslında bilgilerin, fikirlerin paylaşıldığı, paylaşıldıkça çoğaldığı herkesin bilgi ve kanaat sahibi olduğu ortamları oluşturuyor'' dedi.
Ali Babacan, bu organizasyonda emeği geçenlere takdirlerini sunarak, ''Hep beraber sahip çıkıp, önce Bursa'nın, tüm iş dünyasının sahip çıkıp, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin hem her yıl daha genişlemesini hem de her yıl daha çok uluslararası bir boyut kazanmasını sağlamalarını önemli olarak görüyorum. Bu yıl bir test, deneme, başlangıç yılıdır. Her yıl sadece Türkiye değil daha geniş bölgeye bakarak bu toplantıların gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum'' ifadelerini kullandı.
Dünya Ekonomik Forumu
Bu zirve için Davos'la benzerlik kurulduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
''Bu doğrudur, Dünya Ekonomik Forumu yani Davos'u organize edenler, yaklaşık 3 yıl önce İstanbul'da bir toplantı yapmayı bize önerdiler. 'Avrupa toplantımızı İstanbul'da yapalım' dediler. Biz 'olur' dedik. Her türlü imkanı sağladık. İstanbul'da başarılı bir Avrupa toplantısı gerçekleşti. Eskiden bunların Ortadoğu toplantısı vardı. Bu yıl için Dünya Ekonomik Forumu'nun Başkanı, beni üç ay önce aradı, 'Bir fikrimiz var, Türkiye'yi cazibe merkezi olarak görüyoruz. Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya'daki bütün etkinliklerimizi birleştirip tek etkinlik yapmak istiyoruz, onu da Türkiye'de yapmak istiyoruz' dedi. Biz de bunun uygun olacağını Hükümet olarak her türlü desteği vereceğimizi kendilerine söyledik. Haziran ayının başında İstanbul'da Dünya Ekonomik Forumu'nun Davos'tan sonra en geniş çaplı toplantısı düzenlenecek. Coğrafyaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Tüm Avrupa, Rusya dahil, Orta Asya, Kuzey Afrika, Ortadoğu... Bu ülkelerdeki jeopolitik meseleler, güvenlik sorunları, Avrupa ekonomisi ve küresel ekonomi İstanbul'da tartışılacak, konuşulacak.''
Babacan, o toplantıdan Bursa ekibinin öğreneceği bazı şeyler olabileceğini vurgulayarak, bir sonraki zirve için hem insan kaynağı, hem katılımcı hem de konular açısından Uludağ Ekonomi Zirvesi için fikir alınabilir diye düşündüğünü söyledi.
''Türkiye'de tasarruf oranlarının artması için alınacak tedbirlerle ilgili hazırlık yaptık''
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de tasarruf oranlarının artırılması için alınacak tedbirlerle ilgili hazırlıklar yaptıklarını belirterek, ''Bundan sonra tasarruf çok önemli olacak. Harcamayı cezalandırmaktan öte tasarrufu teşvik için ne yapabiliriz, biz bu konuda çalışmalar yaptık, yakında açıklayacağız'' dedi.
Babacan, SKY Türk televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı.
Ocak ayı cari açığının beklentilerin üzerinde çıktığı belirtilerek ''cari açıkta bir risk sinyali var mı?'' sorusu üzerine Babacan, cari açığın yapısal bir takım sebepleri olduğunu, bunların başında da enerji konusunda dışa bağımlılığın geldiğini söyledi. Bu konuda epeyce tedbir alındığını kaydeden Babacan, ancak bu tedbirlerin hemen sonuç verecek tedbirler olmadığına işaret etti.
Cari açıkta en kötü rakamların geride kaldığını belirten Babacan, ''Bundan sonra her ay basamak basamak cüzi de olsa biz bu düşüşlerin devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak kuşkusuz petrol fiyatlarında hiç kimsenin tahmin etmediği olumsuz tablolar karşımıza çıkarsa bu trendde geçici olarak farklı gelişmeler kuşkusuz görebiliriz'' dedi.
''Cari açık konusunda yeni bir önlem düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine Babacan, tasarruf oranlarının artması konusunda yaptıkları çalışmalar ve aldıkları kararlar bulunduğunu bildirdi. Babacan, ''Tasarruf oranlarının artması için alacağımız tedbirler var, bunların hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Bunlarla beraber zaten belli bir trendin oluşacağını düşünüyoruz'' dedi.
Küresel ekonomik gelişmeler
Küresel ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunan Babacan, ABD açısından durumun pek iç açıcı olmadığını, ABD'de yeni kararlar alınamadığını ve seçimin beklendiğini söyledi. Seçimlerden sonra ABD'de yeni yönetimin 2013 yılı için gerekli kararları almazsa sıkıntılı dönemin başlayacağını ifade eden Babacan, şu anda bunun izlendiğini dile getirdi.
Bu yılın başında Avrupa'da önemli kararların alındığını kaydeden Babacan, şimdi Avrupa'da alınan bu kararların uygulanıp uygulanmayacağının izleneceğini söyledi. Babacan, ''İlan edilen tedbirler vergi oranlarını artırmalarını, kamu harcamalarını azaltmalarını, maaşları düşürmelerini ya da dondurmalarını gerektiriyor. Şimdi izleyip göreceğiz, söz verdiklerini yapabilecekler mi? Dolayısıyla 2012 yılı Avrupa açısından uygulamayı izleyeceğimiz, 2013 yılı da ABD açısından yeni kararların ve tedbirlerin alınıp alınmayacağını takip edeceğimiz yıllar olacak'' dedi.
Krizin aslında henüz çözülmüş olmadığını ifade eden Babacan, birkaç haftadır küresel piyasalardaki rahatlamanın asla aldatıcı olmaması gerektiğini kaydetti.
2012'nin Türkiye açısından da dikkatli gidilmesi gereken bir yıl olduğunun altını çizen Babacan, Türkiye'nin büyüme hızında biraz vites küçülttüğünü, ancak ülkenin ileri doğru gitmeye devam ettiğini söyledi. Babacan, ''Halbuki Avrupa şu anda fiilen resesyona girmiş durumda, oysa biz hala 'büyüyeceğiz' diyoruz'' diye konuştu.
Bundan sonra tasarruf çok önemli olacak
Türkiye'de kazançtan çok harcamanın vergilendirildiğini kaydeden Babacan, ''Bu biraz da insanları tasarrufa yönlendirmesi gereken vergi yapısı alında. Dolayısıyla bundan sonra tasarruf çok önemli olacak. Tabii ki halkımızın refahının artmasını istiyoruz, otomobil alan sayısı çoğalsın, ama bir yandan da tasarruf, tasarruf, tasarruf...'' dedi.
Son iki yıllık tabloya bakıldığı zaman Türkiye'de tüketici ve bireysel kredi kullanımının çok hızlı bir şekilde arttığını ve 2011 rakamlarına göre Türk vatandaşının yaklaşık 93 milyar lirayı henüz kullanmadan harcadığını ifade eden Babacan, iç tüketimin büyüme rakamlarını yükselttiğini, fakat tasarruf oranlarının düşmesi ve cari açığın artması anlamına geldiğini söyledi.
Kredi hacmiyle ilgili Merkez Bankası'nın ve BDDK'nın aldığı yavaşlatma tedbirlerinin tasarruf artırmaya katkısı bulunduğunu anlatan Babacan, ''Fakat harcamayı cezalandırmaktan öte tasarrufu teşvik için neler yapabiliriz. Bununla ilgili tedbir ve reform listesi hazırladık'' dedi.
Bireysel emeklilik sistemi
Bu tedbirlerden birinin bireysel emeklilik sistemiyle ilgili yapılacak değişiklikler olduğunu kaydeden Ali Babacan, bireysel emeklilik sisteminin kurgusunu tamamen değiştireceklerini bildirdi. Babacan, bugüne kadar kazanılan hakların baki kalacağını, yeni sistemin katılanların daha uzun süre sistemde kalmasını teşvik edecek bir model üzerine kurulduğunu söyledi.
Yeni sistemin tasarruf oranlarına etkisinin büyük olacağını hesapladıklarını ifade eden Başbakan Yardımcısı, ''Uzun süre kalmanın cazibesi daha çok olacağı için zaman içinde tasarruf oranlarına milli gelirimizin en az yüzde 3 ile yüzde 5'i arasında bir katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Ama nereden bakarsanız 5 sene 10 sene sonra ciddi rakamlar oluşturmaya başladığı zaman bunun cari açığa katkısı olacak'' dedi.
Kıdem tazminatı fonu
Bir başka değişecek sistemin de kıdem tazminatı fonu olduğunu belirten Babacan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
''Bugüne kadar ne yükümlülük varsa o işverenin üzerinde, ona karışmıyoruz. Ama biz yeni yasayı yürürlüğe soktuktan sonra çalışanlarımızın maaşının belirli bir yüzdesi kadar ki mümkün olduğu kadar cüzi bir rakam tutmaya çalışıyoruz, bunu işveren çalışan hesabına yatıracak. Bu hesaplar işsizlik fonu gibi havuz değil, sizin şahsi hesabınız olacak. Siz istediğiniz zaman internetten hesabınızı görebileceksiniz. Böylece kayıtdışılık da önlenmiş olacak. Adam 10 yıl çalışıyor ama 3 yıl çalışmış gibi gösteriliyor. Kıdem tazminatı fonundaki birikimin, paranın eski sistemdeki gibi hemen alınması mümkün olmayacak.''
Fonun kim tarafından yönetileceğini henüz netleştirmediklerini kaydeden Babacan, işçi ve memur sendikalarının da olduğu bir yönetim kurulu düşündüklerini bildirdi. Aslında bireysel emeklilik firmalarının da bu fonu işletebileceğini dile getiren Babacan, ''Aslında bireysel emeklilik şirketleri bana göre bunu yürütür. Ama belki ilk başlangıçta psikolojik etki olarak çalışan kesimin temsilcileri (biz devleti görmek istiyoruz) diyorlar. Sistem kurulduğunda işin yürüdüğü görülünce belki emeklilik şirketleri üzerinden de yapılabilir, bununla ilgili çalışmalarımız hazır. Fakat şu anda sendikalarımız henüz bu kavrama hazır değiller'' diye konuştu.
Nemalandırma konusunda çok fazla seçenek olmayacağını, sistem olgunlaştıktan sonra belki seçeneklerin oluşabileceğini de kaydeden Babacan, kıdem tazminatında yeni sistemin eski sistemle benzeşmesi gerektiğini ve burada güven unsurunun önemli olduğunu söyledi.
Yastık altındaki altın
Yastık altındaki altının değerlendirilmesi konusunda kuyumculuk sektörüyle bankaların fikir egzersizleri yapmaya başladığını kaydeden Babacan, BDDK'nın bu konuda neler yapılabileceği konusunda çalıştığını ifade etti. Babacan, ''Ne kadar başarılı olur, insanları ne kadar cezbeder bunu hep beraber göreceğiz. Çalışma bitmediği için ben de fazla bir şey söylemek istemiyorum'' dedi.
Tasarrufun artırılmasıyla ilgili bir diğer konunun da finans sektöründe uzun vadenin daha cazip hale getirilmesine ilişkin kararlar olduğunu belirten Babacan, Finansal İstikrar Komitesinde bu kararların alındığını, fakat uygulamada birkaç yasal düzenleme gerektiğini söyledi. Babacan, ''Çalışmalar devam ediyor, bunun da bir miktar etkili olacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın geçmiş dönemde aldığı bazı kararların çok eleştirildiğini, ancak sonunda Merkez Bankası'nın haklılığının ortaya çıktığını ifade eden Başbakan Yardımcısı, ''Biz Merkez Bankamızın politikalarına güveniyoruz'' dedi.
Babacan, Türkiye'nin döviz varlığında bir azalmanın olmadığını ve 2012 yılının 2 ay 15 günlük dönemine bakıldığı zaman Türkiye'ye net anlamda 8 milyar doların üzerinde bir döviz girişi olduğunu söyledi. Toplamda bakıldığı zaman yabancıların Türkiye'deki döviz varlıklarında bir azalmanın bulunmadığına dikkati çeken Babacan, Türk insanının tuttuğu varlıklarda bir miktar TL'den dövize dönüşün olduğunu ifade etti.
En zorlu sorun eğitim ve yargı
''Şu anda Türkiye'nin en zorlu sorunu olarak neyi görüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Babacan, 2023 yılı hedeflerine ulaşmada ''takoz olan'' iki önemli sorunun eğitim ve yargı olduğunu söyledi.
Türkiye'de 25 yaş üstü kişilerin ortalama eğitim seviyesinin 6,5 yıl olduğuna dikkati çeken Babacan, değişen şartlara adapte olabilecek, her 4 yılda bir seçenek değiştirme ya da arzu ettiği alanlarda yoğunlaşma konusunda teşvik programı başlatılacağını bildirdi.
Babacan, ''Gelişmiş ülkelerde çok ileri yaşlarda dahi insanlar üniversitelere gidebiliyorlar, bir master veya doktora yapıp meslek değiştirebiliyor. Bir mühendis (ben hukukçu olacağım) diyor, 3 sene eğitim aldıktan sonra dal değiştirip hukukçu oluyor. Bir işletme, bir hukuk eğitimi artık master seviyesinde bir eğitim haline geldi. Bizim de bütün bu kapıları açık tutacak, insanların kolay meslek değiştirebileceği bir yapıyı bugünden kurmamız lazım'' dedi.
Yargının da ekonomi açısından son derece önemli olduğuna işaret eden Babacan, gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadan ekonomik anlamda gelişmenin olamayacağını vurguladı.