Forbes Dergisi tarafından Türkiye'nin en zengini seçilen FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 4 oranında büyümesini beklediğini belirterek, ''Türk işadamlarının ülkedeki istihdamın artmasına katkıda bulunmak için gelişmekte olan ülkelerde yatırıma yönelmesi gerekiyor'' dedi.
Özyeğin, Rusya'nın başkenti Moskova'da Rus-Türk İşadamları Derneği tarafından Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen ''Rus-Türk İşadamları Zirve Sohbet Toplantıları''na katılarak, Rusya'daki hikayesinin yanı sıra Türk ve dünya ekonomisinin geleceğine yönelik görüşlerini dile getirdi.
Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Aydın Sezgin sohbet toplantısının başında yaptığı açılış konuşmasında, Rusya ve Türkiye arasındaki ikili ticaret hacminin geçen yıl yeniden 30 milyar dolar seviyesine çıktığını ifade ederek, ''İki ülke arasındaki karşılıklı yatırımların hacmi 15 milyar dolar. Bunun içinde Rusların Türkiye'de yaptığı nükleer santral yatırımı yok. Ayrıca 1992 yılından günümüze kadar Rusya'daki müteahhitlik hizmetleri de 32 milyar doları geçti. Rusya'daki yatırımların yarattığı istihdam 100 bin kişiyi geçti'' diye konuştu.
''Türkiye-Rusya ilişkileri husumetten rekabete, rekabetten ortaklığa doğru gidiyor''
Büyükelçi Sezgin, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerinin başta ekonomi olmak üzere enerji ve diğer tüm alanlarda son derece iyi durumda olduğunu belirterek, ''İlişkilerimiz husumetten rekabete, rekabetten ortaklığa geçiyor. Buraya yapacağımız doğrudan yatırımlarda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Hangi sektörde hangi vadede yatırım yapılmasına yol gösterecek bir çalışmaya ihtiyaç var. Rus ekonomisinin hukuki altyapısı tam olarak sağlanmış değil. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeliğinin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Özyeğin ise Rusya'ya ilk olarak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile 1984 yılında geldiğini, Rusya'ya gelen ilk işadamlarından olduğunu söyledi.
''Özal ile dünyayı gezdik''
Özyeğin, Rusya'ya son derece kalabalık bir işadamı grubuyla geldiklerini belirterek, ''Özal ile dünyayı gezdik diyebiliriz. Buraya 1986 yılında bir daha Özal ile geldim. Heyet olarak kalabalık geldiğimiz için o zaman tek bir otel vardı ve o otelde de bir odada 3 kişi kaldık. Aşağıda sadece tavuk kızartan bir yer vardı ve yiyeceği de uzun kuyruklar halinde oradan alıyorduk. Tüm bunları gördükten sonra Rusya'nın bugünkü hali inanılmaz. Avrupa'ya gittiğinizde 30 yıl önce nasılsa şimdi de pek fazla bir değişiklik göremezsiniz'' diye konuştu.
Moskova'ya yine Özal ile birlikte 1986 yılında yaptığı ikinci ziyaretin dönüşünde burada bir banka şubesi açmak istediğini, uçakta ziyaret dönüşü her zaman olduğu gibi işadamlarının yanına giderek tek tek sohbet eden Özal'a aktardığını söyleyen Özyeğin, ''Rahmetli Özal hemen Merkez Bankası Başkanı Yavuz Canevi'ni çağırarak Moskova'da temsilcilik açmak istediğimi ve bunun için hemen izin verilmesini söyledi. 1988'de Yapı Kredi'nin Moskova'da şubesini açtık'' dedi.
''Rusya'daki 1998 krizine yakalandığımızda az zarar gördük''
Rusya'da 1994 yılında kendi kurduğu Finans Bank'ın bir şubesini açtıklarını ve 1998 yılında moratoryum ilan edilen Rusya'nın en büyük ekonomik krizine yakalandıklarını söyleyen Özyeğin, ''Çok şükür buradaki Finans Bank o zaman çok küçüktü. Zarar gördük ama çok az oldu. O zaman bütün özel bankalar battı. Sonra 2003 yılında bireysel bankacılığa başladık. Şu an Rusya'daki operasyonumuzda, 7 bine yakın bordrolu personelimiz var. Türkiye'de Finans Bank'ı sattıktan sonra en fazla bordrolu personelimizi Ruslar oluşturuyor. Ruslardan sonra Türk personel ikinci sırada yer alıyor. Rusya'daki Credit Europe Bank'ta 5 bin 500, buradaki GAP tekstil ve Marks and Spencer mağazalarında da bin 500 ve diğer sektörlerdeki yatırımlarımızda da bir kaç yüz kişi istihdam etmekte'' ifadesini kullandı.
''Credit Europe'un 10 milyon dolar olan sermayesi şimdi 500 milyon dolar''
Özyeğin, Rusya'daki Credit Europe Bank'ın sermayesinin 10 milyon dolar ile başladığını ve bugün sermayesinin 500 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, ''140 şubemiz var ve 1 milyondan fazla kredi kartı verdik. Günde 200 otomobil kredisi veriyoruz ve Rusya'da en fazla otomobil kredisi veren 5'nci, kredi kartı veren 10'uncu bankayız. Ayrıca Türkiye'de anlaşmalı olduğumuz bir mağazadaki herhangi bir ürünü beğenen ancak paraları yetmeyen Rus vatandaşlarına da o mağazalarda 15 dakika içinde tüketici kredisi veriyoruz'' dedi.
''Rusya 15-20 yıl içinde İngiltere'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci ekonomisi olacak''
Rus ekonomisi ve Rusya'nın daha da gelişeceğine inandığını ifade eden Özyeğin, ''Rusya'nın çok yakında ekonomik büyüklük açısından İtalya'yı geçeceğini, 15-20 yıl içinde de İngiltere'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci büyük ekonomisi olacağına inanıyorum'' diye konuştu.
Avrupa'daki nüfusun giderek yaşlandığını ve sosyal hakların da Avrupa'yı ABD ve diğer ülkelerle rekabette dezavantajlı konuma getirdiğini ifade eden Özyeğin, şunları söyledi:
''Türkiye bugün çok şanslı. Türkiye 30-35 yıl kaybetti. Siyasi istikrar bir türlü son 10 yıldaki kadar olamadı. Daha önceki dönemlerde partiler tütün fiyatı konusunda bile anlaşamıyorlardı. Enflasyon yüzde 40 ve yüzde 90'lar arasında seyrediyordu. Böyle bir ülkeye yabancı yatırımcı da gelmez, iyi koşullarda kimse borç da vermez.''
''Türkiye'nin bugün geldiği noktaya ben bile inanamıyorum''
Türkiye'nin bugün geldiği noktaya kendisinin bile inanamadığını söyleyen Özyeğin, ''Eskiden İsviçre bankalarından 1 milyon frank kredi aldığımızda bayram ederdik. Şimdi Avrupa'ya yüzde 5, 5,5 ve 6 ile 5 yıllık bono çıkarıyoruz. Türkiye'de muazzam bir mali disiplin uygulanmakta. Avrupa'da bütçe açığı yüzde 5, bizde geçen yıl bu yüzde 1 oldu. Bu yıl da yüzde 1 öngörülüyor'' dedi.
''Türk işadamları gelişmekte olan ülkelere yönelmeli''
Türk işadamlarının iş yapmak için Hindistan, Rusya, Çin gibi gelişen ülkelere yönelmesi gerektiğini ifade eden Özyeğin, ''Gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak Türkiye'yi geliştirebiliriz. Türkiye'nin yüzü dışa dönmeli. Türkiye sadece iç kaynaklarla ülkemizde her yıl ihtiyacı olan 700-800 bin istihdamı sağlayamaz. Sürdürülebilir bir büyüme için de eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Çin, Kore ve Japonya'da bugün herkes en az lise mezunuyken, Türkiye'de eğitim oranı 6,5 yıl oranında. Son zamanlarda çok çaba harcanmasına rağmen o kadar geriden geliyoruz ki hala yeterli değil yapılanlar. Durumu iyi olan her işadamı eğitime mutlaka destek olmalı'' dedi.
''Panikleyebilirsiniz ama bunu dışarı yansıtmamalısınız''
Özyeğin, bir soru üzerine her zaman sade bir vatandaş olduğunu ve ABD'de yarı burslu olarak eğitime gittiğinde cebinde sadece 100 dolar parasının olduğunu, bir yandan okurken diğer yandan akşamları lüks bir balık restoranında komilik yaptığını belirterek, ''İş hayatında paniklediğim anlar oldu. 2001 yılındaki krizde bir çok işadamı panikledi. Bir şirketin başındaysanız sizin paniklemeniz önemli değil. İçinizdeki paniği dışa vurmamalısınız. 1994 ve 2001 krizlerinde resmen maske takarak dolaştım. Bu dönem işyerlerinde en neşeli gezdiğim dönemlerdi. Ancak eve geldiğimizde endişemi eşim anlıyordu. 2001'de 22 özel bankaya el kondu'' diye konuştu.
Türkiye'nin en zengin adamı olarak ne hissettiği yolundaki bir soruyu Özyeğin şöyle yanıtladı:
''Bu konuda konuşmayı pek sevmem ama yaptığım en önemli işlerden biri madde bağımlılığı tedavi merkezi kurmamdır. Tinerci çocuklardan 70'i burada tedavi oldu. Yaptığım okullar, yurtlar ve verdiğim burslar sayesinde 30 bin öğrenci okuyor. Benim yaptığım okulları ve yurtları göremezsiniz çünkü bunları en fazla ihtiyacın olduğu en ucra yerlerde yaptım.''
''GİMA hayatımdaki en büyük hata''
Özyeğin bir soru üzerine, GİMA'nın hayatındaki en büyük hatalardan birini oluşturduğunu vurgulayarak, GİMA'yı özelleştirmeden alan birinden satın aldığında çok yatırım yaptığını ve satın aldığı 1996 yılından sattığı 2005 yılına kadar her yıl zarar ettiğini söyledi.
Ancak GİMA sayesinde Finans Bank'ın kredi kartlarını çok sayıda arttırdığını ve bunun da bankanın değerini artırdığını ifade eden Özyeğin, GİMA'dan tam olarak çok yakın bir zamanda kurtulduğunu ve bunun için de hemen bir kurban kestirdiğini söyledi.
''Kriz ihtimalinin geride kaldığını düşünüyorum''
Özyeğin bir soru üzerine, ABD'de finansal krizden yavaş yavaş çıkıldığı ve ABD ekonomisinin hafif büyüme gösterdiğine işaret ederek, ''ABD ekonomisi ufak tefek canlanma gösteriyor. Avrupa ülkeleri de (Nicholas) Sarkozy ve (Angela) Merkel'in uzun görüşmelerinin sonunda finans kuruluşlarını kurtarma kararı aldı. Bankalara 500 milyar avro 3 yıl için yüzde 1 faizle borç verildi. Yarın 500 milyar avroluk bir ihale daha var. Kriz ihtimali bana göre geride kaldı'' diye konuştu.
''Türkiye'nin bu yıl ekonomik olarak yüzde 4 büyüyeceğini düşünüyorum''
Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisiyle ilgili bir soruyu da, ''Türkiye'de çok iyi bir ekonomi yönetimi var. Kaptan köşkünde oturan yöneticiler sürekli her şeyi yakından izliyor ve amaca yönelik anında müdahalede bulunuyorlar. Aralık ayında kurdaki spekülatif artışları doğru müdahaleyle hem ihracatçıları memnun edecek şekilde hem de iyi bir düzeyde tuttular. Çok çabuk kararlar alınabiliyor. Bu güzel bir şey. Dünyadaki kredilerin yüzde 50'sini Avrupa'daki bankalar veriyor. Bu yüzden bir takım özelleştirmeler yapılamadı. Türkiye'nin bu yıl ekonomik olarak yüzde 4 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorum'' şeklinde cevaplandırdı.