Türkiye Bankalar Birliği (TBB)Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, finansal sektör açısından bakıldığında, Arap Bankalar Birliği'ne üye ülkelerde Türkiye'de yerleşik bankalara ait 14 şube, 1 temsilcilik ve 1 ortaklık bulunduğunu, Türkiye'de faaliyet gösteren bu ülkelere ait 7 banka bulunduğunu, bu bankaların toplam aktiflerinin geçen yılın son çeyreği itibariyle 24 milyar dolar, sektördeki payının ise yüzde 3,5 düzeyinde olduğunu bildirdi.
Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Dünya Arap Bankacılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen ''Arap-Türk Bankacılık ve Finans Forumu''nda konuşan Aydın, içinde bulunulan coğrafyada tarih boyunca süregelen ilişkilerin ve sınır ticaretinin henüz arzu edilen düzeyde olmadığını belirtti.
Bölgenin yüksek bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu, bu potansiyelin harekete geçirilerek ekonomik faaliyetin büyütülmesi ve bölge insanının refahının artırılması için kapsamlı hem siyasi hem de ekonomik alanda reformlara, yatırımlara ve kaynağa ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Aydın, şöyle konuştu:
''Bu süreçte finansal kurumlarımıza da çok önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Esasen bölgedeki ekonomik ilişkilerin finansmanında bankalarımız arasında var olan yakın ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve bölgesel bir nitelik kazanması yolunda süreç başlamıştır. Bu tür birliktelikler sürecin hızlanmasına çok önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu aşamada, bir bankacı gözüyle değerlendirmem gerekirse, ekonomik ilişkilerin sürdürülebilir başarıyı yakalaması için güçlü demokrasilere, istikrarı temin eden makroekonomik zemine, büyüme potansiyeline, uluslararası ilişkileri ve yatırımları özendiren ekonomi politikası uygulamalarına, genel kabul gören hukuki düzenlemelere ve sağlıklı işleyen finansal sektöre gereksinim vardır. Yakın dönemde yaşadıklarımız, belirttiğim bu hususlarda ilerleme sağlayan ülkelerin daha hızlı büyüdüklerini, zenginleştiklerini ve rekabetçi bir yapı kazandıklarını göstermektedir. Bizlere düşen görev, ortak çıkarlarımızın olduğu alanlarda oluşturacağımız çalışma grupları ile bu konulardaki iyi örnekleri belirleyerek, tecrübelerimizi paylaşmak yoluyla daha iyi bir yatırım ve faaliyet ortamının yaratılmasına katkı sağlamak olmalıdır.''
''3 trilyon dolarlık büyüklük ve aynı büyüklükte bankacılık aktifi''
Hüseyin Aydın, Türkiye ile bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ve bankacılık faaliyetinin giderek artan bir ivmeye sahip olduğunu, Arap Bankalar Birliği'ne üye ülkeler esas alınarak yapılan analize göre; Türkiye de dahil edildiğinde, 3 trilyon dolar tutarında büyük ölçekte bir ekonomik büyüklüğe ve hemen hemen aynı büyüklükte bankacılık aktifine ulaşıldığını söyledi.
Türkiye ile bu ülkeler arasındaki dış ticaret hacminin son 10 yılda 5 milyar dolardan 34 milyar dolara yükseldiğine değinen Aydın, bu hacmin Türkiye'nin toplam dış ticaret hacminin yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğunu kaydetti.
2011 yılında Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye girişi içinde bu ülkelerden gelen yatırımların payının yüzde 2 civarında olduğunun altını çizen Aydın, şöyle devam etti:
''Finansal sektör açısından bakıldığında bu ülkelerde Türkiye'de yerleşik bankalara ait 14 şube, 1 temsilcilik ve 1 ortaklık vardır. Türkiye'de faaliyet gösteren bu ülkelere ait 7 banka vardır. Bu bankaların toplam aktifleri, geçen yılın son çeyreği itibariyle 24 milyar dolar, sektördeki payı ise yüzde 3,5 düzeyindedir. Yakın dönemde, özellikle bankacılık alanındaki ilişkilerin, karşılıklı yatırımlar ve krediler yoluyla çok daha anlamlı büyüklüklere ulaşacağına inanıyorum.''
Sektör bilgileri...
Uluslararası karşılaştırmalara göre Türkiye'de henüz küçük ölçekte olan bankacılık sektörünün yüksek bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu belirten Aydın, bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin 2011 sonunda 645 milyar dolar, öz kaynakların 77 milyar dolar düzeyinde, toplam aktiflerin milli gelire oranının yüzde 95, sermaye yeterliliği oranının ise yüzde 16,5 düzeyinde olduğunu hatırlattı.
Bilanço yapısının ''son derece dengeli ve yönetilebilir'' nitelikte risk dağılımına sahip olduğuna işaret eden Aydın, toplam aktiflerin yüzde 56'sının kredilerden, yüzde 23'ünün ise menkul kıymetler portföyünden oluştuğunu belirtti.
Kredilerin geniş bir risk yelpazesinde dağıldığını ifade eden Aydın, kredilerde risklerin gerçekleşme oranının yüzde 3'ün altında olduğunu, aktiflerin finansmanında mevduatın yüzde 57 oranında payı bulunduğunu, yurt dışından sağlanan kaynakların arttığını, ancak toplam aktiflere oranının yüzde 14 ile düşük bir düzeyde olduğunu, öz kaynak karlılığının da yüzde 14 civarında seyrettiğini anımsattı.
''İMKB'deki finansal kurumların piyasa değeri 78 milyar dolar''
Sektörün gerek karlılık gerekse büyüme potansiyelinin yabancı yatırımcıların ilgisini çektiğini vurgulayan Aydın, ''Borsada işlem gören hisseler dışarıda tutulduğunda, öz kaynakların yüzde 24'ü yurt dışında yerleşik ortaklara aittir. Bu oran 2000'li yılların başında yüzde 4 düzeyindeydi. İMKB'de hisseleri işlem gören finansal kurumların piyasa değeri 78 milyar dolardır ve toplam piyasa değerinin yüzde 33'ünü oluşturmaktadır'' diye konuştu.
Yakın gelecekte, finansal sektörün istikrar içinde büyümeye devam edeceğini, Türkiye'nin ve bölgesel ekonomik ilişkilerin finansmanına daha fazla katkı yapacağını ifade eden Aydın, Türkiye Bankalar Birliği olarak Arap Bankalar Birliği ve üye ülkeler ile işbirliğinin geliştirilmesini önemsediklerini, bu yöndeki çabaları desteklediklerini söyledi.
Bu çabanın bölge, iş adamları ve toplumlar için önemli faydalar sağlayacağına, ticareti, yatırımı, üretimi, turizmi ve finansal ilişkileri büyüteceğine inandığını dile getiren Aydın, özel sektör girişimcilerinin inisiyatifinin de katılmasıyla, sürecin hem daha hızlı olması hem de uzun soluklu hale gelmesinin mümkün olabileceğini kaydetti.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ihtiyatlı bakışlar çerçevesinde, 2012 yılında sektörde aktiflerin yaklaşık yüzde 20, bugünkü verilerle kredilerin yüzde 15 ila 20 arasında büyüyeceğini, karlılığın da 2011 yılındaki karlılığa yakın tutarda olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.
Bilgin, Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Dünya Arap Bankacılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen ''Arap-Türk Bankacılık ve Finans Forumu''nda yaptığı konuşmada, şu anda Türk finans piyasasının ana oyuncusunun, hakim oyuncunun bankacılık sektörü olduğunu belirtti.
Türk bankacılık sektörünün, genç nüfus ve dinamizme paralel olarak gelecek dönemde özellikle KOBi ve konut kredilerinde yüksek performans göstereceğini vurgulayan Bilgin, ayrıca enerji ve altyapı yatırımlarında yüksek karlılık ve potansiyel bulunduğunu söyledi.
Sektörde ''saf, temiz'' bir sermaye bulunduğunun altını çizen Bilgin, ''Sektörde 2011'de karlılık, bir önceki yıla göre yüzde 10 düşerek 11,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun temel sebebi, Merkez Bankası'nın munzam karşılıklarla ilgili aldığı kararlar ve munzam karşılıklara faiz verilmemesidir. Bunları da eklediğiniz zaman aslında sektör, bir önceki yılın karını aşmaktadır'' diye konuştu.
Türk bankacılık sektöründe bilançoların şeffaf olduğunu, hiçbir tehlikeli türev ürün bulunmadığını, sermaye yeterlilik rasyosunun dünyanın ilk ikisine, üçüne girecek durumda olduğunu vurgulayan Bilgin, Türk bankalarının yurt dışında 31 ülkede faaliyet gösterdiğini, son 2-3 yıldır özellikle Batı Avrupa ülkelerinde bazı korumacı, engelleyici tedbirlere rağmen o ülkelerde de başarıyla yola devam edildiğini belirtti.
''Oran olarak yüzde 13, ama aktifte yüzde 4''
Arapların Türkiye bankacılığındaki varlığına değinen Bilgin, Türkiye'de 48 banka bulunduğunu, sayı olarak bakıldığında Arap bankalarının yüzde 13'e tekabül ettiğini, ancak aktifteki paylarının sadece yüzde 4 olduğunu, yıllar itibarıyla bu oranının değişmediğini, büyümediğini söyledi.
Türkiye'de ilk 10 banka arasında hiçbir Arap kökenli banka bulunmadığına dikkati çeken Bilgin, şöyle devam etti:
''Katılımcıların (Arap bankaların) cesaret göstermelerini istiyorum. Size potansiyeli yüksek bir pazarı gösteriyoruz. Oyunun kurallarına göre oynandığı, BDDK gibi bir kurumun olduğu, yerli-yabancı, Kuzey-Güney, Doğu-Batı sermayedarı arasında hiçbir fark gözetmeyen bir kurum olduğunu sizlere aktarmak istiyorum. Bu ülkeye yatırım için tekrar cesaret göstermenizi istiyorum.
Sizler profesyonelsiniz. Ben genelde konuşmalarımda banka ismi vermem, ama burada vermek zorundayım. Kuwait Finance House'ın 2011 tüm konsolide karının yüzde 40'ı Türkiye'den gidiyor. Albaraka Grubu'nun Türkiye'deki bankası Albaraka Türk... 2011 karının yüzde 45'ini bu ülke oluşturuyor. Dolayısıyla rakamlar, bu ülkenin bankalarının hem Avrupa'dan gelen yatırımcılar için, hem sizin bölgenizden gelecek bankacılar için Türkiye'deki bankacılık faaliyetinin performansını göstermektedir. Belki de Türk bankacılığı, Türk bankaları, dünyada krizler olduğunda bir anlamda kötü gün dostluğu da göstermektedir.''
''İhtiyatlı ve temkinli konuşmak''
Düzenleyici otoritelerin her zaman ihtiyatlı ve temkinli konuşmaları, bu hallerinin muhafaza edilmesinin önemine işaret eden Bilgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bankaların kasalarından paralar fışkırsa, karlılık oranları yüksek olsa, takibe dönüşüm oranı yüzde sıfır olsa dahi biz temkinli olmak durumundayız. Sizin yanınızda, sizleri uyaran ve bazen kısa dönemde kötü adam olmayı peşinen kabul eden kurumlar var. BDDK da bunlardan biri. Bu ihtiyatlı bakışlar çerçevesinde, 2012 yılına baktığımızda aktiflerin yaklaşık yüzde 20 büyüyeceğini, bugünkü verilerle kredilerin yüzde 15 ila 20 arasında büyüyeceğini, karlılığın da 2011 yılındaki karlılığa yakın tutarda olacağını tahmin ediyoruz.''
''Yeni banka lisanslarında çok dikkat ediyoruz''
Bazı Batılı düşünürlere göre Batının eskisinin Doğunun yenisi olduğunu belirten Bilgin, bunun son yıllarda değiştiğini, özellikle Çin, Hindistan, Endonezya, Malezya, Arap ülkelerinden gelen dinamizm ile Türkiye'de bu mantığı değiştirici hamleler olduğunu söyledi.
Batının eskisi Doğunun yenisi yaklaşımının tersi örnekler veren Bilgin, Türkiye'de 5 yıl önce sermaye yeterlilik rasyosunu yüzde 8'den 12'ye yükselttiklerini, likidite zorunluluğu ve bununla ilgili detay regülasyon getirdiklerini hatırlattı.
4 yıldır kar dağıtımında çok hassas davrandıklarını, paraları bankaların içinde bıraktıklarını ve bankaların değerini yükselttiklerini anımsatan Bilgin, şöyle konuştu.
''Zehirli türev ürünlere izin vermiyoruz. Set çektik. Yeni banka lisanslarında çok dikkat ediyoruz. Bundan sonra da dikkatimiz devam edecek. Dolayısıyla Basel III, hepimizin bildiği süreç, aslında bir anlamda bizde yıllar önce başlamıştı. Bundan sonra inşallah sizlerle birlikte Doğunun eskisi, Batının yenisi olacaktır. Elbette ihtiyatı bırakmayacağız. İhtiyatlı bir iyimserlikle yolumuza devam edeceğiz.''
''Onlarca riski aynı anda yönetme sanatı''
Bankacılığın onlarca riski aynı anda yönetme sanatı olduğunu vurgulayan Bilgin, bu risklerin dengesini bulmanın bankacıların görevi olduğunu söyledi.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, şöyle devam etti:
''Dünya krizle kavrulurken, hala krizin etkileri devam ederken, 2012 yılı içinde Türk bankacılık sektörüne olan teveccühün bir göstergesi olarak yeni banka girişlerinin olabileceğini de tahmin ediyorum. Bunun sinyallerini alıyoruz. Bu arada, 2011 yılında çok hızlı davranan, bu ülkeye inancını, koymayı taahhüt ettiği sermayeyle gösteren sizin bölgenizden bir banka olan Bank Audi'ye de 49. banka olarak sistemde yer alma cesaretini gösterdiği için teşekkür etmek istiyorum.''