Türkiye'deki ilaç firmalarının sağlık harcamalarını şişirmek için kullandığı bir diğer etkili yöntem tıp kongrelerinden geçiyor. Lüks otellerde ve genellikle de tatil bölgelerinde düzenlenen kongrelerin neredeyse tamamı ilaç firmalarının ana sponsorluğunda düzenleniyor. Doktorlar, en kısası 3 gün süren organizasyonlara yine ilaç firmalarının sponsorluğunda taşınıyor ve konaklıyor. Tıp kongreleri, doktorların kişisel gelişimi açısından önemli bir unsur gibi gözükse de organizasyonun tamamına yakınının ilaç şirketlerinin kuşatması ve yönlendirmesi altında gerçekleşmesi işin rengini değiştiriyor. Bu da zamanla tıp kongrelerinin bilim ekseninden uzaklaşarak, bayi toplantıları gibi 'Nasıl daha çok ürün nasıl satarım?' felsefesinde ilerlemesine neden oluyor. Kongreler de zamanla adı konmamış rüşvet çarkının temel dişlilerinden biri oluyor.
4 GÜNE BİR KONGRE
Kongrelerin Türkiye'deki ilaç şirketlerine maliyeti ise dudak uçuklatıyor. Turizm şirketlerine göre, 200 kişilik uluslararası bir organizasyonun maliyeti ülke ve mevsimine göre 1.2 milyon ile 5 milyon TL arasında değişiyor. Türkiye'de 2011'de 89 adet ulusal ve uluslararası tıp kongresi gerçekleştirildi. Bu kongrelerin tamamına yakını ilaç firmalarının sponsorluğunda gerçekleşti. Kongrelerin en kısası 3, en uzunu ise 7 gün sürerken, genellikle Antalya İzmir ve İstanbul'daki 5 yıldızlı oteller tercih edildi. Bu alanda ilaç firmalarının sadece yurt içi kongrelere ayırdığı sponsorluk bedeli 700 milyon TL'yi buldu. Ancak asıl büyük harcama Türkiye dışında gerçekleşen kongrelerde yaşanıyor. Türkiye'den her yıl binlerce doktor ilaç firmalarının sponsorluğunda yurtdışında günler süren kongrelere taşınıyor.
MİLYARLIK KAYNAK
İlaç firmalarının yabancı ülkelerdeki kongreler için ayırdığı toplam bütçe de 700 milyon TL'nin çok üzerinde. Bu rakama her hafta düzenlenen ilaç tanıtım yemekleri, beş yıldızlı otellerde düzenlenen mümessil ve asistan eğitimleri, ilaç tanıtım konaklamaları, ilaç fabrikası inceleme gezileri dahil değil. Bu etkinliklerle birlikte ilaç firmalarının yıllık harcaması milyar liraları buluyor.
'Çoluk çocuk gidiliyor'
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'ya göre tıp kongreleri bilimsel özelliklerinden çok sosyal etkinliklerin ön planda olduğu 'turistik toplantılar' haline gelmiş durumda. Küçükusta'nın bu konudaki çarpıcı tespitleri şu şekilde: "Kongrelere eşleri, yakınları, çocukları ile gidenler var. Kongreleri doktorları ilaç firmalarına muhatap etmeden gerçekleştirmek, istenirse pek alâ mümkündür. Firmaların katkıları asla 'kişi bazında' değil, genel anlamda olmalıdır. Ne doktor katıldığı kongre için kendisine destek olan firmanın hangisi olduğunu, ne de firma hangi doktor için sponsorluk yaptığını bilmelidir. Ayrıca kongreler 30-40 sene öncesinden kalma uygulama. Ulaşım ve iletişimin olmadığı bir dönemin yöntemi. Şimdi internet var. 20 senedir hiçbir kongreye gitmiyorum ve hiçbir derneğe de üye değilim."
Parayı devlet ödüyor
Son dönemde kâr edememekten şikayet eden ilaç firmalarının yılda 2 milyarlık bütçeyi bu şekilde harcaması sektörün satış anlamında nasıl güçlü bir ağ kurduğunun da göstergesi olarak yorumlanıyor. Öte yandan bu bütçenin dolaylı olarak devletin kasasından çıktığı da söylenebilir. Çünkü Türkiye'deki ilaç firmalarının gelirinde devletin payı yüzde 90'ı buluyor ve her yıl devlet sektörden 16 milyarı bulan ilaç alımı yapıyor.
Bakanlık düzenlemek zorunda kaldı
Sağlık Bakanlığı yakın zamanda konuya ilişkin bir düzenlemeye gitmek zorunda kaldı. İlaçların sağlık meslek mensuplarına tanıtımı ve tıbbi kongrelerle ilgili yeni uygulamalar başlattı. Yeni düzenlemeyle ilaç firmalarının kongre ve benzeri organizasyonlara desteği, sağlık meslek mensubu başına yılda 5 defayla sınırlandırıldı. Ancak bu düzenleme de sorunun çözümü için çare olmadı.
YARIN: İLAÇÇILAR VAKIF VE DERNEKLERİ DE BAĞLAMIŞ