Akbank Danışma Kurulu yılda iki defa toplanıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer'le sohbet etmek için buluştuğumuz günden bir gün önce Danışma Kurulu bir araya gelmiş. Dinçer'in dışında bir kadın üye daha var ki aralarına yeni katılan Suudi Arabistan'ın en büyük grubu olan Olayan'dan Lubna Olayan. Japonya'daki deprem, tsunami ve nükleer felaketin hemen akabindeki toplantının ilk gündem maddesi de Japonya olmuş. Suzan Sabancı Dinçer ile dış dünyada yaşanan son gelişmeleri ve Akbank'ı konuştuk... Akbank Danışma Kurulu'nun tamamı Ortadoğu'daki isyanların Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri'ne sıçramadığı sürece en az hasarla atlatılacağı görüşünde. Suzan Sabancı Dinçer, bankacılık sektörünün temkinli olması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Çok farklı alanlarda dünya savaş veriyor. ABD'de farklı, Avrupa'da farklı, Ortadoğu'da farklı sorunlar var. Bankacılık açısından temkinli olmak çok önemli şu günlerde. Yaptığı işi herkesin iyi yapması ve temkini elden bırakmaması gerek. Önümüzdeki 6 ayı kestirebilmek mümkün değil. Tabii her sorun fırsat da getirir ama mali açıdan dikkatli olmak gerekiyor. Konjonktür çok çabuk değişiyor."
Son Danışma Kurulu toplantınızdan çıkardığınız tespitleri paylaşabilir misiniz?
Japonya ile başladık. Japonya çok yüksek borçluluğu olan bir ülke. Kamu borçluluğu yüzde 200 mertebesinde. Bu felaketten sonra harcama ve borcun artması bekleniyor. Yen tasarrufu olan ve diğer ülkelerde tasarrufu olan Japonların yatırımlarının bir kısmını çözüp, Japon Yeni'ne dönüp kendi ülkelerine aktarması bekleniyor şu anda. Bunun tabii mali piyasalara etkisi var. Bunların ülkelerine dönmesi, piyasaları olumsuz etkileyecek diye söyleniyor. Tartıştığımız bir diğer önemli konu Ortadoğu'daki gelişmeler. Petrolün yüzde 55'i bu bölgede üretiliyor. İsyanların etkisi ne olacak? Petrol fiyatları 100 dolar ve yeni normal seviye oldu ve bu bizim gibi enerji ithal eden ülkeler için çok önemli.
Türkiye ile ilgili ne gibi tespitleriniz oldu?
Türkiye 2010'u çok başarılı geçirdi. Kamu borcunun GSMH'ye oranına, işsizlik ve büyüme oranına baktığınızda çok iyi bir yerde. Ama Türkiye'nin en önemli konusu cari açık. İhracatın artması bizim için önemli. Fakat 2010'da cari açığın GSMH'ye oranı yüzde 6.6 oldu. Ama bunun yüzde 4.4'ü enerji ithalatından geliyor. 2011 yılında cari açık GSMH'nin yüzde 7.4'ü gibi olacak ve bunun 5.4'ü yine enerjiden. Yani Türkiye'nin cari açığındaki önemli meselelerinden biri enerji oldu. Biz hiçbir şey yapmasak bu yıl yüzde 5.5 civarında bir açıkla başlayacağız. Dolayısıyla enerji üretimi ve yenilenebilir enerjiye yatırım çok önemli.
Türkiye ekonomisinde cari açığın dışında sizce önemli diğer konular neler?
Tasarruf konusu çok önemli. Türkiye'nin büyümesinin sürdürülebilir olması için tasarruf oranın GSMH'deki payı arttırılmalı. Hindistan'da GSMH'deki tasarruf oranı yüzde 35, Türkiye'de ise yüzde 12.6. Yatırım oranımız yüzde 18, çok düşük. Bunu arttırmalıyız ki yabancı sermayeye çok fazla ihtiyaç duymayalım.
Türkiye ekonomisinde sıçrama taşı sizce nedir?
Türkiye'nin reytingi çok önemli. Seçimlerden sonra reyting alırsa bambaşka olacak her şey. Bugün Türkiye'nin notu yatırım yapılacak seviyenin altında olduğu için ülkeye girmeyen birçok fon var. Hak ettiğimiz yeri göstermiyor bu reytingler. Yurtdışında çok büyük sermaye var. Özellikle dev Amerikan şirketlerinde çok büyük para var. Bu parayı gelişmekte olan ülkelere yatırıyorlar.
Ortadoğu'daki kaos konusunda S. Arabistanlı Lubna Olayan ne düşünüyor?
Sadece Olayan değil danışma kurulundakiler, Ortadoğu'da isyanlar Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri'ne sıçramadığı sürece en az hasarla atlatılır görüşünde.