Kurulduğu 1967 yılından bu yana Ereğli'yi Türkiye'nin en modern kentlerinden biri haline getiren Ereğli Demir Çelik Fabrikaları'nda (Erdemir) sular durulmuyor. 2005'te özelleştirmeden Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) devralınan Erdemir'de kriz nedeniyle maaşlarda yapılan 3'te 1'lik indirimin ardından şimdi de işten çıkarmalar gündeme geldi. İşten çıkarılan eski çalışanlar işlerine tekrar dönmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne işe yeni yerleştirilenler ise çıkmak için torpile başvuruyor. Erdemir'de son 5 yıl içinde 1.000'den fazla çalışanın işten çıkarıldığını söyleyen Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, "Yıllarca bu fabrikanın büyümesinde emeği geçenleri işten atıp yerlerine müteahhit işçi almaya başladılar. Bu kentin huzuru son altı yıldır kan kaybediyor" dedi. Geçmişte çalışanların yüksek maaş, hatta ekstra maaş aldığı Erdemir'de işçilerin işe girmek için torpil aradığını, araya milletvekilleri, bakanlar soktuklarını dile getiren Posbıyık, "Şimdi olay tam tersine dönmüş durumda. İşe güzel vaatlerle giren yeni çalışanlar tazminatlarını alıp Erdemir'den kaçmanın yolunu arıyorlar. Belediyemize başvuranların arasında Erdemir çalışanlarının da sayısı oldukça fazla" diye konuştu.
SIFIR ZAM
Ekonomik krizin ortasında çelik sektörünü ağır yara aldığı 2009'un ilk 9 ayında Erdemir, 290.7 milyon TL zarar açıklamıştı. Krizin sona ermesiyle Erdemir'in satışları patladı ve 2010'un ilk 9 ayında 653.7 milyon TL'lik rekor denebilecek bir kar açıkladı. Posbıyık buna rağmen Erdemir'in çalışanlarına yeterli desteği vermediğini söylüyor. Geçen hafta Türk Metal Sendikası yüzde 2 ila yüzde 9'luk zam talebinde bulundu. Erdemir teklifi kabul etmedi. Erdemir'in sunduğu zam teklifi ise yaklaşık 500 milyon dolarlık kâra rağmen yüzde '0' oldu.
İşçiler AİHM yolunda
Krizde
işini kaybeden 400 Erdemir çalışanı ise haklarını aramak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitti. Erdemir tarafından işine son verilen, işe iadelerinin sağlanması için yerel mahkemeye açtıkları davaları reddedilen işçiler iç hukuk yollarını tüketince AİHM'ye başvurdu. İşçilerin avukatı Barış Kaşka, iç hukukta feshin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı ve keyfilik denetimi gibi İş Hukuku'nun temel ölçütlerini dikkate almayan, davanın esasına girmeyen bir yargılama yapıldığını belirterek, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki adil yargılanma hakkı ihlalini oluşturduğunu savundu.