'Biz bildiğiniz sanayicilerden değiliz. Sütçülük başka bir şey' diyor Sütaş'ın patronu Muharrem Yılmaz. Hakikaten de bıraksam bütün bir sohbet 'süt aşkı'yla dolu olacak. Para kazanmaya önem vermiyor ama 'İşimizi doğru yapınca parayı da kazanıyoruz' diyor. Öyle bir sektörün içindeki kendi deyimiyle, geriye yani üreticiye baktığınız zaman 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başını yaşayan, hâlâ çiftçiliğe geçememiş köylüler var. Diğer tarafta ise Sütaş gibi son teknolojiyle üretim yapan şirketler... İşte bu yüzden Muharrem Yılmaz, bir geçmişe gidiyor, bir geleceğe, son derece rekabetçi bir ortamda binlerce süt üreticisine eğitim götürerek neticede yıllardır liderliği de kimseye bırakmıyor. Türkiye'nin her alanda yüzde 100 yerli şirketleri müthiş başarı hikayelerine imza atıyor. Geçen yıl 800 milyon lira ciro yapan ve bu yıl yüzde 25 büyüme hedefi koyan Sütaş gibi. Beni en çok neyin etkilediğini soracak olursanız, size Sütaş'ın çevreciliğini, yenilenebilir enerji konusunda attığı adımları söyleyebilirim.
Sütçülüğe romantik bir yaklaşımınız var. Siz sanayici değil misiniz?
Ben bir emaneti devraldım, götürüyorum. Sütçülük başka bir şey gibi değil. Bir sanayici gibi değilsiniz. Sütçülük, biraz sosyal sorumluluk, biraz sanayicilik, biraz ticaret. Daha bu sektör, geriye yani üreticiye baktığınız zaman çağın gerisinde. Yani hem orayı yaşayacak, sorumluluklarınızı yerine getirecek hem de çağdaş ve global bir pazarda markalarla rekabet edeceksiniz. Uçlara bakın?
Bu noktada para kazanmaktan ziyade başka unsurlar öne çıkıyor, öyle mi?
Biri 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başları, diğeri 21. yüzyıl. Hakikaten bir ucu Türkiye'nin tarım sektöründe olup hâlâ çiftçiliğe geçememiş köylülük aşamasında yaşayan insanlarımızın sorunlarına çözüm getirmek. Türkiye nüfusunun yüzde 35'i neredeyse kırsal kesimde yaşıyor şu anda ve onları her geçen gün çağdaş dünyanın değerleriyle donatmamız lazım ki, çağdaş bir sanayinin ortakları olsunlar. Biz o yüzden 15 yıldır üreticilere eğitim veriyoruz. Yatırım yapmak isteyenler, sponsoru olduğumuz meslek yüksek okullarına ve üreticilere ayrı eğitimler veriyoruz. Hep beraber Türkiye'de sütün kıymetini anlıyor ve öğreniyoruz. Sektörün kalkınması hepimizin neticede faydasına. Süt kutsal gıda, mucize gıda. Onun özüne hiçbir zarar vermeden ürün haline getirip, sunmak çok sorumluluk isteyen, yüksek teknolojilerle denetleme gerektiren bir süreç.
Pazar liderliğiniz ne zamandır sürüyor?
Biz son 5 yıldır pazarın lideriyiz. Yüzde 16 civarında payımız var. Bu yıl da bu farkı açarak liderliğimizi devam ettireceğiz. Her gün 6 milyona yakın insan Sütaş ürününü tüketiyor.
Cironuz ne kadar büyüyecek bu yıl?
2010'u 800 milyon lira ciro ile kapattık. Başarılı bir 35 yıl geçirmiş olduk. Bu yıl yüzde 25 civarında büyüyeceğiz.
Yenilenebilir enerji konusunda çalışmalarınız olduğunu duyuyorum. Sütaş kendi enerjisini üretmeye başladı mı?
Şu anda fabrikamızın atıklarından gaz üretiyoruz ve ihtiyacımız olan doğalgazın yüzde 15'ini arıtma tesisimizden üretilen gazdan temin ediyoruz. İki yıl içinde atıklarımızdan ve gübrelerden elde ettiğimiz gaz ile Sütaş'ın ihtiyacı olan tüm enerji karşılanacak. Ocak ayı sonunda Karacabey'deki çiftliğimizde gübreden üretilen elektrikli ilk ampulu yakmayı hedefliyoruz. Sütün esasını toprak, güneş ve su. Biz toprak güneş, sudan elde edilen bitki onu tüketen ineğin ürettiği mucizevi gıda süt ve bunu size getiriyoruz, en sonunda yine su ve gübre ile enerjiyle döngüyü tamamlıyoruz. Bu süreçte kullanılan en önemli makine, ineklerimiz kendini üreten makineler ve zenginlik kaynağı. Sadece gelir yaratmıyorlar. Dünyada bu teknolojilerin gelişmesini takip ediyoruz. Yenilenebilir enerjiler hızla gelişiyor. Biz ilk Karacabey'de devreye alacağımız Hollanda Hükümeti ile birlikte, destekleri bir proje. Onlar geliştirdi, bir hibe programı da var içinde. Bir örnek yaratılmak isteniyor.