Rahmetli babası Kadir Has, Türkiye'nin en önemli işadamlarından. Kurucu ortaklar arasında yer aldığı Akbank'ın yaklaşık 300 milyon dolarlık hissesini ölümünden kısa süre önce binlerce gence eğitim imkânı sağlayan vakfa bağışlayınca haklı olarak en büyük hayırsever unvanını da aldı. Şimdi o vakfı Can Has yönetiyor. Sorumluluğunda ülkenin dört bir yanında iki düzineden fazla okul, en iyiler arasına çoktan giren dev bir üniversite... Gençliği ise sanat tutkusunun peşinde geçmiş adeta. Sakıp Sabancı, Feyyaz Berker, Halil Bezmen ve Erol Aksoy gibi ünlü işadamlarının koleksiyonerliğe başladığı 80'li yıllarda o da kervana katılmış. O dönemim en genç koleksiyonerlerinden biriymiş kuşkusuz. Sanata gönülden bağlanmış. Hatta iş olarak müzayedeciliği seçip bir şirket kurmuş. O günleri "Düşünsenize hobimi mesleğe çevirdim. Bundan güzel bir şey olabilir mi?" diye anlatıyor.
SANAT TUTKUSU HİÇ BİTMEDİ
Yıllardan 1992 babasıyla nedenini anlatmadığı bir dargınlık... Sonra ver elini Amerika... Ama gitmeden Türkiye'nin gelmiş geçmiş en ünlü ressamlarının 100'e yakın tablosunun yer aldığı koleksiyonunu da satarak... Üstelik yıllarca itinayla topladığı koleksiyonun tamamını 1.3 milyon dolara. Maslak'taki Kadir Has Vakfı'nın yönetim ofisinde konuşurken biraz da hayıflanarak "Şimdi o eserlerin belki de tanesi milyonla ölçülür. Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa, Ayvazovski ve daha niceleri. Hepsi gitti. Üstelik sattığım kişi de bir koleksiyoner değil. Benden sonra o da başkalarına sattı" diyor. Can Has 1996 yılında Türkiye'ye geri döndükten sonra tekrar koleksiyonerliğe soyununca o dönemdeki koleksiyonunun peşine düşmüş tekrar. Ama nafile şimdilik sadece üç resmi geri alabilmiş. O ne kadar geçmişteki eserlerin acısını yansıtsa da yeniden döndüğü koleksiyonerlik dünyasında yine en iyiler arasında...