İş dünyasında önemli görevler üstlenen, üst düzey yöneticilik yapan isimler, yıllar sonra hayatlarına yeni bir sayfa açarak, kendi işlerini kuruyor. Özellikle yiyecek içecek sektörüne yatırım yapan bu isimler arasında Gökhan Cüceloğlu da eklendi. Sabancı Grubu bünyesindeki Brisa'da uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapan Cüceloğlu, yılbaşında bu görevinden ayrılıp Nişantaşı'ndaki Maçka Brasserie Restaurant'a ortak oldu. İşadamı önümüzdeki hafta da İstanbul'un gözde mekanlarından Sedefadası'nda beach club açıyor. Ortakları ise ismini sır gibi sakladığı önemli bir bankacı ile gastronomi dünyasının yakından tanıdığı bir isim Muhittin Ülkü…
Bu ortaklık nasıl oluştu?
Brisa pazarlama ve iş geliştirme direktörüydüm. Bu işe girmeden önce 7 aylık bir araştırma dönemine girdim. Birçok kişi ve markayla konuştum. Japon, Çin restoranları var. İtalyan mutfağı üzerine uzmanlaşmış olanlar vardı. Diğer bankacı arkadaşım da; "Bende öyle bir şey istiyorum. Beraber ortaklık yapalım" demesiyle bir araya geldik. Sonuçta Muhittin Bey (Ülkü) de o konuştuğumuz kişilerden biriydi. Onunla beraber Maçka Brasserie ile start aldık. Burası daha 6'cı ayında "Top 10 Business Restoranlar" arasında seçildi.
Bu işe girmek için araştırmalar (franchise) yaparken nelerle karşılaştınız?
Profesyonellikten ayrılmış, daha kurumsal işlere alışmış insanları tercih ediyorlar. Böyle birini görmek öyle biriyle çalışmak büyük bir şans diye görüyorlar. Piyasada parasını biriktirip bu işe girmek isteyenler var. Bir de bu işe katma değer katacağını düşündükleri insanlar var. O yüzden herhangi bir sorun olmadı. Sadece franchising almaya çalışırken şunun farkına vardım, 'kendini geliştirme imkânın varsa' niye başkasına gidip para ödeyesin ki.
PİŞMAN DEĞİLİM, GEÇ KALMIŞIM
Neden ayrıldınız, emekli mi oldunuz?
27 yıl sonra ben ayrıldım. Pişman değilim. Hatta birkaç tane profesyonel teklif almıştım. Ama benim niyetim bu yöne gitmekti.
Sizin gibi profesyoneller neden bu işe geçmeyi tercih ediyor?
Çünkü, her bir tarafı ayrı zevk veriyor. Profesyonelken gördüğüm kadarıyla bir çizginin içini dolduruyorsunuz. Ama burada limitsizsiniz. En önemli şey bu işi ne kadar ileri götürebileceğiniz. Diğerinde sınırların var. Burada sınır yok. Her şey sana bağlı. Ne kadar becerin varsa işi o kadar ileri götürebilirsin.
Sedef Adası'ndan sonra başka projeniz var mı?
Bu kış yapmak için çalışmalara başladığımız 3'üncü konseptimiz var. Biraz daha trafiği yoğun, daha mönüsü farklı bir mekan oluşturuyoruz. Yeri de daha prestijli yerde olacak. Lokasyonu bizi ön planla çıkartacağı bir mekanın olması lazım.
Eskiden beri gastronomi merakınız var mı?
Ben 4 yıl Amerika, 9 yıl İngiltere'de yaşadım. İngiltere'ye gidip konuştuğum arkadaşlarım restoran açtığımı duyunca beni birtakım şeflerle tanıştırdılar. Gurme turuna çağırdılar. Bir restoranda Lordlar Kamarası'nın şefi ile tanıştım. 35 yaşında Malezya asıllı İngiliz. Bir tek domuz pişirmiyormuş. Ama o kadar başarılı ki kabul ediyorlar. Gurme turunu da onunla yaptım. Bu kış Türkiye'ye gelecek ve bize mönü hazırlayacak.