Suriye'de Esad rejiminin sona ermesiyle, bölgede önemli ekonomik fırsatların doğması bekleniyor. Yaklaşık 12 yıldır devam eden savaşın yıkıcı etkisiyle altyapısı büyük oranda zarar gören Suriye, yeniden inşa sürecinde çeşitli alanlarda ülkeler için yeni iş olanakları sunacak. Türkiye, yeniden inşa ve büyük dönüşüm sürecinde kilit rol üstlenecek. Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşü, hem sosyal hem de ekonomik anlamda etkiler yaratacak. 12 yıldır kapalı olan Şam yolu yeni ticaret koridorlarına açılacak. Yüzbinlerce mültecinin dönüş yolunda olduğu şu günlerde Türkiye'nin ekonomik yükleri de önemli ölçüde düşmüş olacak. Sadece inşaat sektöründe Türk firmalarının Suriye'deki projelerden alacağı payın, ilk yılda 3 milyar dolar, 5 yılın sonunda ise 40 milyar dolarlık bir toplam hacme dönüşmesi bekleniyor. Analizlerde, Suriye'nin yenilenmesi süreci ve ticaret koridorunun açılmasının Türkiye'ye etkisinin 100 milyar doların üzerine çıkacağı vurgulanıyor.
İNŞAATTA DEV BİR PAZAR
Suriye'nin altyapısı, savaş boyunca büyük oranda zarar gördü. Elektrik şebekeleri, yollar, köprüler, hastaneler ve okullar gibi temel yapıların yeniden inşa edilmesi gerekecek. Bu durum, Türk müteahhitlik firmaları için devasa bir pazar anlamına gelecek. Türk şirketleri, 2000'li yıllardan itibaren bölgede başarılı projelere imza atmış ve inşaat sektöründe önemli bir deneyim kazanmıştı. Halep, Şam ve Lazkiye gibi kritik şehirlerde altyapı projeleriyle büyük şantiyeler kurulacak. Bu projeler, yan sanayi ve malzeme ihracatında da büyük artış sağlayacak.
GIDA ŞİRKETLERİNE YARAR
Suriye'nin savaş yıllarında tarımsal altyapısı da zarar gördü ve tarımsal üretim büyük oranda durdu. Türkiye, hem gıda hem de tarım ürünleri ihracatında Suriye'ye en yakın ve en uygun maliyetli tedarikçi konumunda olacak. Bu durum, özellikle Türkiye'nin güneyindeki çiftçiler ve gıda şirketleri için büyük bir pazar yaratacak. Tarım teknolojileri ve bilgi transferi de Suriye'deki verimli toprakların tekrar ekonomiye kazandırılmasında kritik rol oynayacak.
TİCARET YOLLARI CANLANACAK
Türkiye'nin Suriye'ye coğrafi yakınlığı, lojistik sektörü için büyük bir avantaj sağlayacak. Halep üzerinden Şam ve Ürdün'e uzanan ticaret yolları tekrar canlanacak ve Türkiye'nin ihracatında ciddi bir artışa yol açacak. Ayrıca, Türkiye'nin Mersin ve İskenderun limanları, Suriye'nin ticaret akışında lojistik merkez olarak kullanılabilecek. Bu durum, Türkiye'nin transit ticaret gelirlerini de artıracak.
PETROL REZERVLERİ GÜNDEMDE
Suriye, savaş öncesi dönemde enerji kaynaklarıyla dikkat çeken bir ülkeydi. Petrol ve doğalgaz rezervleri, savaş yıllarında çeşitli grupların kontrolüne geçerek ekonomiden uzaklaştı. Bu rezervlerin yeniden ekonomiye kazandırılmasında Türkiye, enerji şirketleri aracılığıyla önemli bir rol oynayacak. Ayrıca enerji iletim hatlarının yenilenmesi ve bölge ülkelerine elektrik ihracatı, yeni bir işbirliği alanı sunacak.
TURİST HAREKETLİLİĞİ HIZLANIR
Suriye'de barışın sağlanmasıyla birlikte turizm sektörü de tekrar canlanacak. Şanlıurfa, Gaziantep ve Hatay gibi Türkiye'nin sınır şehirleri, artan turist hareketliliğinden faydalanacak. Aynı zamanda, Suriye'deki tarihi alanlara yapılacak ziyaretler, Türkiye'yi bu alanda bölgesel bir merkez haline getirecek. Öte yandan, Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşü, hem sosyal hem de ekonomik anlamda etkiler yaratacak. Mültecilerin dönüşüyle Türkiye'nin üzerindeki ekonomik yük azalacak ve sosyal entegrasyon sorunları hafifleyecek. Suriyeli girişimcilerin ülkelerine dönerek yeni iş alanları oluşturması, Türkiye ile Suriye arasındaki ekonomik bağları daha da güçlendirecek.
RİSK VAR MI?
Her ne kadar Suriye'deki siyasi değişimin Türkiye için büyük ekonomik fırsatlar sunması beklense de bu süreçte karşılaşılabilecek riskler de bulunuyor. Politik istikrarın tam olarak sağlanması ve güvenliğin tesis edilmesi, bu fırsatların gerçekleşmesi için temel şart olacak. Bölgede rekabet eden diğer güçlerin (Rusya, İran ve Çin gibi) etkisi dikkate alınarak dengeli bir diplomasi izlenecek.
BM 400 MİLYAR DOLAR HESAPLADI
Birleşmiş Milletler'in yayınladığı raporlara göre, Suriye'nin savaş sonrası yeniden inşası için gereken bütçe 400 milyar doları da aşabilir. Vision of Humanity'nin verilerine göre, iç savaşın başladığı 2011'dan bu yana ülkedeki konutların yüzde 17.5'i yıkıldı. Tahminler, savaştan kaynaklanan altyapı hasarının 117.7 milyar doları bulduğunu gösteriyor. Yaşanan yıkım ve tahribat 2010 yılında ülkenin GSYİH'sinin 2 katına tekabül ediyor. İç savaşın ardından en ağır şekilde etkilenen alan petrol ve madencilik sektörü oldu. Petrol ve madencilikte üretim 2010 yılına kıyasla reel anlamda yüzde 94 azaldı. Petrol ve madenciliği yüzde 70 daralma ile imalat, iç ticaret ve inşaat sektörü izledi. 2017 yılı itibarıyla Dünya Bankası raporuna göre, petrol dışı ekonomi, altyapıların tahrip olması, yakıt ve elektriğe erişimin azalması, düşük iş güveni ve ticaretin aksaması nedeniyle yüzde 52 oranında küçüldü.
ÇİMENTO HİSSELERİNE HÜCUM
Suriye'de yaşanan gelişmeler Borsa İstanbul'da yankı buldu. Türkiye'nin, yeni kurulacak Suriye rejimiyle ilişkilerini güçlendirme ihtimaline yönelik iyimser beklentiler ve bölgede savaş tahribatını gidermek için yeniden yapılandırmada öne çıkan ülke olması Borsa İstanbul'da çimento hisselerine ilgiyi zirveye taşıdı. İnşaat, demir-çelik ve inşaat yan sanayi hisselerinde de sert alımlar dikkat çekti. Borsa İstanbul'da endeks günü yüzde 1.75'lik yükselişle tamamlarken, çimento şirketlerinin yer aldığı taş-toprak endeksi yüzde 8.2, metal ana sanayi yüzde 4, inşaat endeksi ise yüzde 3.5 prim yaptı. Çimsa, Kaleseramik, Uşak Seramik, Yibitaş, Çimentaş, Konya Çimento, Afyon Çimento, İsdemir, Oyak Çimento, Nuh Çimento, Akçansa hisseleri yüzde 10'a yakın prim yaptı. Ereğli ve Kardemir'de yükseliş gün içerisinde yüzde 6'yı geçti.