İyi bir makaronun dış kabuğu ince, gevrek, içi yumuşak olmalı. Kabuğu sert, içi lastik gibi, uzun uzun çiğnemek zorunda kaldığınız makaronları başarısız olarak niteleyebilirsiniz. Nihayet son başarı kriteri, makaronu yerken damağınızda bırakacağı lezzet nüansları. Örneğin fıstıklı diye satın aldığınız pastel yeşil renkli bir makaron, kıvamı ne kadar iyi olsa da, eğer damağınızda fıstık lezzetini uyandıramıyorsa başarısız demektir. Pastaneden pastaneye makaronların boyları farklılık gösterdiği halde, bu kurabiyenin doğduğu yer olarak niteleyebileceğimiz ve standart olarak alabileceğimiz Laduree'de yapılanların ağırlığı 74 gram, çapları ise 7.5 santim. Bizde ise Beyoğlu'ndaki Markiz'den Kadıköy'deki Beyaz Fırın'a, Bağdat Caddesi'nde yeni açılan Patisserie Levon'dan Kanyon'daki Kitchenette'e, Kalamış'taki Cake Studio'dan Çengelköy'deki Seval Pastanesi'ne, Suadiye'deki The Bakery'e kadar herkes onlardan yapıyor. Bir tadım seansında bu makaronların hepsini tattım. Bana göre kriterlere en uygunu Patisserie Levon'unki. Onu, İstanbullulara makaronu sevdiren Beyaz Fırın'ınkiler izledi. Ancak bütün makaronların görüntüsü cıvıl cıvıl. İnsanın içini açıyor, yaşam keyfini artırıyor. Bir süre önce Paris'in lüks Plaza Athenee Oteli içindeki, dünyanın en ünlü şeflerinden Alain Ducasse'ın restoranından çıkanlara bir kutu makaron armağan edildiğini görmüştüm. Ducasse, insanların damak ve göz zevkine en iyi hitap eden mutfak ustalarının başında gelir. Onun müşterilerine diş kirası olarak uygun gördüğü hediye, makaron, bence de Sevgililer Günü'ne de en uygun armağan. Hepimizin Sevgililer Günü kutlu olsun!