"Ağzımda yuvarlamadan, çiğnemeden, çekinmeden, kısaca, açıkça söyleyip kurtulayım: Ben içkiyi severim!.. Fakat sarhoşluğu sevmem; ayıp, iğrenç, zararlı olan bu ikincisidir. Amma sade içki sarhoşluğunu değil, hiçbir şeyin sarhoşluğunu sevmediğimi de ilave edeyim. Kabahat şişedeki içkide değil, insan denilen şişenin içindeki mayadadır. Bu maya sarhoşluğa müsaitse o adam sade rakıdan değil, açık havadan, güzel manzaradan bile sarhoş olup hır çıkarır. Sarhoş olmadan içebilene söz söylemek kimin haddine? Otuz şu kadar senedir, mesela, benim hakkımda bin dereden su getirildi de, niçin sarhoştur denilemedi? Halbuki onsekiz yaşımdan beri kısa birkaç rahatsızlık müstesna her gün içerim; insan gibi içerim; vaktinde, derecesiyle, keyfini getire getire tertemiz içerim; özene bezene, bütün adabına, usullerine riayet ede ede, efendice içerim."
R. H. K.