Elena'nın pizzalarının sırrı, öncelikle hamurunda. Ancak pek çok pizzacı mayaya büyük önem verir, asırlık aile mayalarını kullanırken, o ülkesinde de İstanbul'da da hamurunu hazır yaş mayalarla tutturuyor. Ancak hamuru en az 9 saat oda sıcaklığında dinlendiriyor. Parmaklarının ucuyla bastırarak ve hafifçe havaya atıp çevirerek açıyor pizzayı. Hamurda tuz dışında zeytinyağı ya da diğer katkı maddeleri yok. Sonuçta kenarları kalın olmakla birlikte, son derece yumuşak ve lezzetli bir pizza ortaya çıkıyor. Elena alıştığımız piyasa örneklerinden farklı olarak genellikle pizzalarında domates sosu kullanmıyor. Buna karşılık çok değişik malzemeleri bir araya getirmekten çekinmiyor. Örneğin haşlanmış pazı yaprakları, sarımsak, yer fıstığı, ançuez, kapari, siyah zeytin, kuru üzüm, mozzarella, fesleğen yaprakları ve zeytinyağı ile yaptığı pizza olağanüstü gerçek bir başyapıt. Elena'ya göre iyi bir pizza için gerekli ikinci unsur ise iyi bir fırın. Four Seasons Oteli'nin mutfağında odunla ısıtılan bir taş fırın var. Elena, pizzalarını bu fırında pişirirken çok keyifliydi. Zira kendi ülkesinde artık bu olanağa sahip değil. Avrupa Birliği, sağlığa uygun olmadığı gerekçesiyle artık fırınların odunla ısıtılmasını yasaklamış. İyice ısınarak 400 dereceye gelen bir fırında pizzanın pişme süresi ise sadece 4 dakika. Dünya şampiyonu olsa da Elena'nın İtalya'daki pizza lokantasında fiyatlar çok makul. Bir kadeh şarap ya da bira eşliğinde bir porsiyon pizzanın, siyah trüflüsünün bile, 12 Euro'dan pahalı olmadığını öğreniyoruz. Ama ülkesinin sıradan yemeklerinden sayılan pizzanın en büyük ustanın elinden çıksa da daha pahalısını İtalyan halkı yemek istemiyor.