Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TURGAY NOYAN

Benim oyum Sahil Güvenlik'e

Sahil Güvenlik Komutanlığı, bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutluyor. Bu hafta sonu yazısını teşkilata ve bu kutlamaya ayırmayı planlamıştım. Sanki söz birliği edilmiş gibi önce ilk sayısı yayınlanan Sahil Güvenlik dergisi elime geçti, ardından da denizci dostum Ekrem İnözü'nün Sahil Güvenlik Komutanlığı ile ilgili yazısı... Geçmişte amatör denizciler olarak pek çok sıkıntı yaşadık. Yaşadığımız sıkıntıların kaynağında amatör- profesyonel ayrımı yapılmaması yatıyordu. Sonunda sağduyu galip geldi ve de denize daha bir rahat, kuşkusuz çıkar olduk. Bu rahatlamamızda askerin de, sivilin de, Denizcilik Müsteşarlığı'nın da gerçekten büyük katkıları oldu. Yönetmeliklerde yapılan düzenlemelerle patentadan başlayarak pek çok gereksiz ve haksız istemlerin, kısıtlamaların kaldırılması, Sahil Güvenlik görünce "Eyvah. Acaba ne eksiğim çıkacak. Mahkemelerde mi sürüneceğim?" diye tansiyonu yükselen biz amatörlerin huzur içinde denize çıkabilmelerinin önünü açtı. Elbette bu konu ile ilgili olarak uygulama mevkiinde bulunan Eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Engin Heper'in ve şimdiki komutan Tümamiral Can Erenoğlu'nun katkılarını şükranla anmamız gerekiyor. Ben her zaman Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın en büyük yardımcısının amatör denizciler olacağına inanan biriyim. Çünkü denizlerin en ücra köşelerinde biz varız ve hiçbir şey bizim gözümüzden kaçmaz... Çünkü bizler o denizlere sevdalıyız. Çünkü bizlerin de aynen askerlerimiz gibi tek düşüncesi, Mavi Vatan'ın korunup kollanmasıdır. Denizlerimiz her türlü kirlenmeden, kötü kullanımdan arındırılmalıdır ki, çocuklarımız da, torunlarımız da en az bizler kadar ülkemizin bu önemli bölümünde bayrağımızı sağlıklı olarak dalgalandırabilsinler... Yaban ellerden dönerken karşılaştığı bir Sahil Güvenlik gemisinin insanda nasıl duygular yarattığını biraz bilirim. Ama bunu bizlerden çok ama çok daha iyi bilecek biri var: Yelkenle yaptığı dünya seyahatini yeni tamamlayan Ekrem İnözü. Yazımın bundan sonraki bölümünü denizci dostum Ekrem İnözü'nün satırlarına ayırıyorum. Öylesine güzel ifade etmiş ki!..

EKREM İNÖZÜ'NÜN GÖZÜYLE
Sahil Güvenlik, bizler gibi vaktinin büyük bir kısmını denizde geçiren tüm denizcilerin aradığı en önemli konfor olan güvenlik servisini bila bedel ve en iyi şekilde vererek, kıyılarımızı yatçılar ve diğer denizciler için bir cennet haline getirmiştir. Dünya denizlerinde 60 bin mil yol yapmış, 100'e yakın ülkenin limanlarını ve sahillerini dolaşmış bir denizci olarak samimiyetle ifade etmek isterim ki, sahil güvenliğimizin denizcilere sağladığı konforu hiç ama hiçbir ülkede görmedim. Bu yalnızca benim kanaatim değil benim gibi dünyayı dolaşmış yerli ve yabancı denizcilerin görüşüdür. Denizcilerimizdeki güven ortamının avantajını ve getirdiği güveni biz Yemen ve Somali açıklarında, Malakka Boğazı'nda ve dünyanın daha pek çok yerinde, tehlikeyi, güvensizliği ve korkuyu yaşamış denizciler olarak çok daha iyi takdir edebiliyoruz. Karasularımızı, kıyılarımızı huzur içinde gezme fırsatını veren, Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ve personeline huzurunuzda kendim ve tanıdığım denizci arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. 30 ay sonra 4 Nisan'da Türkiye'ye yaklaşırken Kıbrıs açıklarında 8-9 kuvvetinde 60 knot esen bir rüzgârla karşılaştık, Türk bayrağı taşıyan bizlerin Güney Kıbrıs'a sığınma imkânımız yoktu. Tam fırtınanın göbeğinde radyoda Türk sahil güvenliğinin sesini duymaya başladık. O an her şey değişti. İşte şimdi evimizdeydik, fırtına ve dalgaları unutuverdik. Artık güvenli sahaya girmiştik; müziğimizi koyup, yemeğimizi yapıp keyif içinde Fethiye Ece Saray Marina'ya yanaştık. Ben bütün denizcilerimizi kendi güvenlikleri ve vatanımızın ve sahillerimizin güvenliği için Sahil Güvenlik ile el ele çalışmaya çağırıyorum. ALO 158'i kullanın, canım sahillerimiz tüm denizcilerimizin yardımıyla kirlenmeden bozulmadan, yağmalanmadan kalsın ki, gelecek nesiller bizlerin aldığı keyfi alabilsin. Beş senedir Kargı Adası'nda yaptığım her dalışta gördüğüm müren balığını torunlarım da görsün, üzerini özenle örtüp sakladığımız anforalar, Fransa'daki bir villanın dekorasyonunda kullanılmasın. Balık avının yasak olduğu sezonda balık yemeyelim, balık lokantasında garson: "iki kişilik bir kalkanım var" dediği zaman o 20 santimlik bebe kalkanı yerseniz 35-40 santimin altında yediğiniz kalkan balığı ile bu balığın neslini tüketmekte olduğunuzu bilin, çocuklarımızın, torunlarımızın da denizlerden faydalanmasını sağlayacak yine bizleriz. Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın işini kolaylaştırmak biz denizcilerin en tabii görevi olmalıdır. Hepinize sevgiler ve güvenli seyirler...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA