Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Estetiğin İslam boyutu

İslami duyarlılığa sahip basın bu dinle estetik arasındaki ilişkiyi daha çok Ramazan ayında hatırlıyor. Bunda da şaşacak bir şey yok. Belli bir dine inanan insanların hayatındaki en önemli kutsal ayın bu türden sorgulamalar getirmesi çok doğal. O yazılar, şu sıralar İslamın Türkiye'de geliştirdiği estetiği sorguluyor. Daha doğrusu bir estetik geliştirip geliştiremediğini irdeliyor. Güçlü, kalıcı bir estetiğin yaratılmadığını söyleyen ve bundan yakınan yazılar birbiri ardınca basılıyor. Hep söylendiği gibi % 98'i Müslüman bir ülkede yaşanıyorsa ve ortada böylesi bir yakınma varsa bu Türkiye'nin çok ciddi ve genel bir estetik sorunla yüz yüze kaldığı anlamına geliyor. Bu değerlendirmeleri dikkatle okuduğumda hep aynı düşünceyi kafamda dolaştırmaya başlıyorum: Estetik kendi başına bir olgu değildir. Kuşkusuz antropolojik ve etnografik düzeyde öyle bir gerçeklikten söz edilebilir. Ama modern dünyada estetik müdahale edilen, kurgulanan ve kurulan bir olgudur.

BİR 'ESTETİK KURMAK'
Gerçi bilenler bunun sorunlu bir gerçek olduğunu bilir. Çünkü 'estetik kurma-yapma' çabası, sonunda totaliter bir modelle sonuçlanacak 'gündelik hayatın estetizasyonu'na itebilir toplumları. Fakat bu otoriter tavır bir yana bırakılırsa estetik, genel toplumsal bilinç ve kültürün bir yansımasıdır. Dolayısıyla da estetiğe bağlı kısıtlamalar daima genel kültürle ilgili darboğazlara işaret eder. O bakımdan bugün İslami çevrelerin yakınması beni biraz şaşırtıyor. Nedeni şu soru: bir İslami estetik mi arıyoruz, yoksa İslamla da kesişen genel bir estetiğe sahip olmayışımız mıdır sorun? Bu sorunun çok önemli olduğu kanısındayım. Çünkü bütün izlediğim metinlerde işin 'İslami estetik' noktasında donduğunu görüyorum. Oysa bu bana yanlış geliyor. Nedeni şu: Bugünkü Türkiye'de genel olarak bakıldığında benimsenecek, kabul edilecek, yerleşik bir estetik yapı yok. O zaman, bu gerçeği aşacak bir İslami estetik kurgusu nasıl gerçekleşecek?

KENT VE BURJUVAZİ
Bu esetetik darboğazını açıklamak için en fazla kullanılan argüman burjuvazi eksikliğidir. Deniyor ki, bizim yerleşik, köklü, kendi estetik sentezini yapmış bir burjuvazimiz olsaydı hâkim estetik de çok daha güçlü olacaktı. Öte yandan eğer estetik dediğimiz şeyi en genel anlamda güzelçirkin diye somutlaştırısak, bugün estetik/sizlik diye yakındığımız şeyi gündelik hayatımıza ve onu çevreleyen dokuya hâkim olan çirkinlik diye tanımlamak kabil. Bu özünde göçle ve onunla bütünleşmiş kırsal alan kültürünün kentsel plana taşınmasıyla ilgili bir sorundur. Daha geniş olarak söylersek, bu köylülük-kasabalılık bileşiminin kent-burjuvazi bileşimine hâkim olmasıdır. Bunun en geniş ifadesi de maalesef kentleşme ve mimarlıktır. İslami estetik bu kısıtlamaları aşabilir mi?

BİR KUŞAK SORUNU
Bilinen gerekçelere bakıp söylersek galiba hayır! Nedir o gerekçeler denirse, evvela İslami kesimin de büyük tabanı itibarıyla kırsal alan sosyolojisine oturmasıdır, oradan beslenmesidir, geçmişle yani İslam estetiği dediğimiz zaman öne çıkan yüksek kültürle, saray kültürüyle bağlarını koparmasıdır. Batılılaşmayla ortaya çıkan yeni oluşum içinde kendisine büyük kent ve yüksek kültür bağlamında bir sentez oluşturmamasıdır. Daha açık söylersek, kentin estetik sorunları çözemediği bir ortam ve düzlemde, geniş ölçüde kırsal alan kültürüne dayanan İslam bu sorun karşısında haydi haydi boğulacaktı. Öyle de oldu. Ama şu burjuvazinin mevcudiyeti neye yarıyor denirse o sorunun yanıtını da İslami tabanın bir başka, kentli, kesimine bakarak verebiliriz. Kentte ikinci veya üçüncü kuşağını yetiştiren İslami-muhafazakâr çevrelerin çok daha yerleşik bir estetikle iç içe olduğunu görmek mümkün. O estetik, her ne kadar, İslami değil de Batılı bir kökenden besleniyorsa ve her ne kadar kentli muhafazakâr kuşak bile saray dönemindeki İslam temelli yüksek estetiği ve kültürü özümseyememişse de ortadaki görüntü dikkat çekicidir, farklı bir yönelimi ve gelişmeyi işaret etmektedir. Sonuç şu: Türkiye kentleşmesini tamamladıkça, kentli burjuvazisini oluşturdukça, önce genel anlamda estetik sorununu çözecek ancak ondan sonra İslami estetik eksiğini giderecektir. Zor, belli kuşaklara sıkıntı veren ama sağlam bir yoldur bu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA