Gecen hafta 6. Uluslararası Belgesel Film Festivali'nden aldığım bir davet üzerine ve biraz da özlediğim Selanik gecelerinin tadını çıkartmak için Selanik'e gittim. 4 gün içinde belki 15'ten fazla irili ufaklı seyrettiğim belgesellerin hemen hepsi, uzun metrajlı filmlere taş çıkartacak kadar kaliteliydi ve en önemlisi izleyicilere çarpıcı mesajlar veriyorlardı. Uluslararası camianın yanıp tutuştuğu terör eylemleri bu festivalde gösterilen belgesellerin başında geliyordu. Bunlardan biri, yakın siyasi tarihimizde ilk terör eylemlerinin 1946 yılında İsrailli Menahim Begin tarafından King David Oteli'ne karşı düzenlediği bombalı eylemle başlatıldığını ve o zamanki teröristlerin daha sonra İsrail devlet başkanlığına kadar yükseldiğini belgelerle kanıtlıyordu. Bir diğeri, ABD cezaevlerinde cinayet ve bilumum suçlardan yatan özellikle zenci mahpusların, kendilerini İslam dinine adayarak günde 5 vakit namaz kılarak nasıl bir kurtuluş aradıklarını, ancak bunlardan bazısının hapisaneden çıktıktan sonra İslami terör hareketlerine katıldıklarını belgeliyordu. Başka biri, Amerikan halkının, öyle uzun metrajlı filmlerde göründükleri gibi, zeki, kuvvetli, kahraman, mutlu değil de son derece saf, dünyadan haberi olmayan, aslında yoksul, mutsuz ve kültürsüz olduklarını, orta halli Amerikalı ailelerin yaşadığı dramları kanıtlıyordu. Diğer bir belgesel ünlü Yunanlı yönetmen Angelopulos'un son olarak çevirdiği "Ağlayan Vadi" adlı filmi için bir göl yatağına inşa ettirdiği yapma koyun nasıl sular altında kaldığını ve ünlü rejisörün inatçı ve karşısındakini pes ettiren karakterini görüntülüyordu. Ve Kıbrıs... Bugüne kadar Kıbrıs'la ilgili çevrilen 'tarafsız' filmlerin hemen hepsi Selanik'te gösterildi. Adadaki Türk ve Rum toplumlarının halen ortaklaşa yaşadığı Pyla'daki (Pile) insanların yaşantısı ve 1974 öncesinde Türklerin Rum çetelerinden çektiği "azapları" ile 1974 sonrasında Türkiye'nin adaya asker göndermesiyle Rumlar'ın çektiği "ızdırapları" eşit mesafede tutularak yapılmış irili ufaklı Kıbrıs konulu belgesel filmleri... Son olarak festival çerçevesinde terörle ilgili bir de konferans düzenlendi. Zamanında terörist oldukları için ya da teröre yataklık yapmakla suçlananlar yalnız bireyler ya da örgütler değildi. Devletlerin kendilerinin de teröre yataklık ettikleri ortadaydı. Al sana ABD'nin tavırları ve vurdum duymazlığı... Al sana arkasında (Kıbrıs dahil) bıraktığı her kolonide karışıklık yaratan İngiltere... Al sana İsrail devleti ile Filistinliler arasındaki terör yarışı... Ve sonuç: Kendi devletlerinin dış politikalarından habersiz bırakılan halkın ödediği faturalar... Eskiden ruh daraltıcı olarak gördüğüm ancak geç de olsa Selanik'ten sonra fikir değiştirdiğim bu belgeseller sayesinde yalnız terör konularında değil, ama halkların olaylara bakışlarını az da olsa öğrenme fırsatı bulduğum için kendimi ruhen daha zengin hissediyorum. Selanik'in ünlü tavernalarını, gece kulüplerini, yemeklerini, strip house'larını bu kez tatmadığım ve gezmediğim için de kendimi ilk kez kötü hissetmiyorum.