- Çok ağır bir depresyon geçirip, 8 ay evden dışarı çıkmadan yaşamışsın.
- Bir gün tenis oynadıktan sonra gece yarısı müthiş bir çarpıntı ile uyandım. Kalbim boğazımda gibiydi. Müthiş bir ter boşaldı. Ertesi gece aynı şey yine oldu. Sinirim bozuldu, ağlamaya başladım. Babamı çağırdım. Kalbim duracak gibiydi. Doktora gittik, bütün tahliller yapıldı hiçbir şey çıkmadı. Yani fiziksel olarak sapasağlamdım.
- Ruhsal olarak?
- Bir süre sonra bir psikiyatriste gittim. Çok ağır bir depresyon geçirdiğimi söyledi. Ellerim ve ayaklarımda müthiş yaralar oluşmuştu. Sağ elimde dört tırnağım, sol elimde de iki tırnağım yoktu. Ellerim ve ayaklarım yaralardan enfekte olmuştu ve sokağa çıkamaz hale gelmiştim. Sedef olmuşum. Depresyon patlamış bende. Bu yaralar ya vücuduma da sıçrarsa korkuları yaşamaya başladım ve sokağa çıkmaktan çekinir oldum. Doktorum, 'Geçmişinde yaşadığın olumsuzluklar böyle patladı' diyordu. Ama 10 yılın birikiminin üç ayda geçmeyeceğini söylüyordu. Sonra ilaçla tedavi başladı. Üç ayda 74 kilodan 106 kiloya çıktım. Evden dışarı adımımı bile atmadım. Her sabah 7'de uyuyabiliyordum o da sadece bir saat. Devamlı ölüm korkusu yaşıyordum. Devamlı terlemeler, çarpıntılar... Gecenin bir yarısı, ilacım bittiyse, eczaneleri yıkacak hale geliyordum. Çocuklarımı bile yanımda istemedim. Bir baba olarak beni bu kadar aciz bir durumda görmelerini istemedim. Yaşadıklarım çok ağrıma gidiyordu. Geceleri Allah'ım ya beni kurtar ya da canımı al diye dua ederdim. Tuvalete bile yalnız gidemiyordum. Ya bayılırsam diyordum. Kimseye güvenim kalmamıştı. Sonra hem doktorum hem de Ezgi'nin çabasıyla yavaş yavaş düzeldim.