IV. Uluslararası Akdeniz Adli Bilimler Kongresi 14-18 Ekim arasında Antalya'da yapıldı. İlk kez Türkiye'de yapılan kongrede ilk gün adli olayların ve sağlık haberlerinin medyada nasıl yer aldığı, bunların olumluolumsuz etkilerinin tartışıldığı bir panel düzenlendi. Gazetecilerin, hekimlerin ve adli bilimcilerin tartışmasından çıkan bazı sonuçları sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bu yayınlar sizlerin, çocuklarınızın sağlığını ve düşüncelerini etkileyen konuları içeriyor. Önce gazeteci ve hekimlerin kabul ettikleri ortak konulardan bahsedelim. Anlatan kişi doktor, akademisyen, uzman bile olsa sağlıkla ilgili her haber doğru olmayabilir.
DİKKAT VE ÖZEN GEREKLİ
Bu nedenle her okuduğunuz bulunmuş mucizevi tedavi yöntemine, zayıflama reçetesine hemen inanıp, başka bir hekime danışmadan uygulamaya kalkmamak gerekiyor. Benzer şekilde bir tedavi yöntemi, ilaç hakkında bir kişi tarafından yapılan kötülemeye de hemen inanıp ilacımızı, tedavimizi bırakmamak gerekiyor. Mutlaka başka kaynaklardan araştırmak zorundayız. Çünkü gazeteciler bir konuda uzman olduğunu söyleyen kişinin iddia ettiği şeyi doğru kabul edip, ilginç bulursa yayımlıyor. Toplantıda 'Üzmez olayı', 'Karabulut-Garipoğlu cinayeti' ve son olarak 'Nişantaşı cinayeti' diye anılan olaylarda basının tutumu tartışıldı. Üzmez ve Karabulut olaylarında belli oranlarda basının olumlu gelişmelere aracı olduğu konuşuldu. Ancak olaylar ilgi çekince kontrolden çıktığı, kişilere ve kurumlara zarar veren boyutlara ulaştığı tartışıldı. Son olayda ise bir katilin sözleri gerçek kabul edilerek, öldürülen kişinin ve yakınlarının kişisel hakları ihlal edildi. Sonuç olarak tüm bunların tartışılmasının doğru bir adım olduğu, her iki tarafın da daha dikkatli ve özenli olması gerektiği konusunda anlaşmaya varıldı. En önemlisi de toplumun haber alma, ama doğru haber alma hakkı için doğru bilgilendirme ve yayımlarken bunları bir süzgeçten geçirmenin gerekliliği sonucuna varıldı.