Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomisi, güven ve istikrar ortamı ve hükümetin her alanda uyguladığı kararlı reformlar eğitime de yansıdı. Türkiye bütçesinden en çok payı eğitime ayıran ülkelerin başında geliyor. Hükümet bütçesinin yüzde 18'inden fazlası, milli gelirin ise yüzde 6.2'sinden fazlasını eğitime ayırılıyor. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama yüzde 5.2. Son 10 yıllık süre içerisinde OECD ülkeleri arasında milli gelirini en çok arttıran ülke Türkiye oldu. Eğitime yapılan yatırımlar özellikle yükseköğretimde kısa sürede kendini gösterdi. Türkiye yükseköğretimde sayısal büyüklük olarak Avrupa'daki en büyük ülkelerin başında geliyor. Ayrıca eğitim kalitesi, üniversitelerdeki lisans çeşitliliği ve herşeyden önemlisi güvenli bir ortamın olması dünyanın dört bir yanındaki yabancı öğrencileri de yükseköğretim için Türkiye'ye yönlendirdi. Üretim Reformu'nun üniversite ayağı olan "Yükseköğretimde Sessiz Devrim" çalışması da tamamlandı.
OKULLAŞMADA BİRİNCİ
Oldukça genç bir nüfusu olan Türkiye'de 25 milyondan fazla genç eğitim sisteminin içinde. 18 milyon öğrenci temel eğitim ve ortaöğretimin içindeyken 7 milyondan fazla genç de Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelerde eğitim alıyor. Türkiye öğrenci sayısı ve okullaşama bakımından yükseköğretimde Avrupa ülkelerini de solladı. Kızların yükseköğretimde okullaşma oranı yüzde 44, erkeklerin ise yüzde 40. Bu oranlarla Türkiye yükseköğretimde okullaşmada Avrupa'da birinci oldu. Öğrenci sayısı bakımından da Rusya'dan sonra ikinci sırada yer alıyor.
DÜNYA TERCİH EDİYOR
Türkiye'deki üniversitelerin kalitesi hem Türk öğrencilerin yurtdışındaki okullarda okuma eğilimini düşürdü hem de yabancı öğrencilerin Türkiye'ye olan ilgisini artırdı. Yılda 100 bin öğrenci Türkiye'den yurt dışına eğitim için çıkarken, şu an 125 binden fazla uluslararası öğrenci Türkiye'deki üniversitelerde eğitim görüyor. Bu rakam, 7 yıl önce yaklaşık 25 bin civarındaydı. Yurt dışından gelen öğrenciler en çok sosyal bilimler ve mühendislik gibi bölümleri tercih ediyor. Son zamanlarda tıp fakültesi, diş hekimliği ve eczacılık gibi bölümlere de büyük ilgi var. Özellikle Afrika ülkelerinden Türk üniversitelerine yoğun bir ilgi var. Geçmiş yıllarda Batı Avrupa ve ABD'yi tercih eden Afrikalı öğrenciler artık Türkiye'yi tercih ediyor.
KADIN AKADEMİSYEN FARKI
Türkiye
sadece öğrenci bazında değil öğretim üyeleriyle de Avrupa'ya fark atıyor. Özellikle kadın akademisyen sayısında Türkiye Avrupa'nın bir adım ötesinde. Türkiye genelinde bugün itibariyle toplam 151 bin 763 öğretim görevlisi var. Bu sayının yarısına yakını kadın akademisyenler oluşturuyor. Üniversitelerde 66 bin 805 kadın akademisyen görev yapıyor. Bu rakam Avrupa ortalamalarının oldukça üzerinde. Türkiye'deki toplam 22 bin 535 profesörün 6 bin 933'ü kadın. Toplam 14 bin 203 doçentin yüzde 37'sinden fazlasını da kadınlar oluşturuyor.