Son dakika haberi... Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Bakanlığın tüm illerde geçerli olmak üzere aldığı yüz yüze eğitim, sınav ve tatil konularındaki kararlarını tek tek açıkladı. Merak edilen soruları da yanıtlayan Bakan Ziya Selçuk'un öğrencilerden öğretmenlere, okulların açık kalacağı süreden sınavların yapılması ve bunun biçimine kadar birçok konuda son dakika açıklamaları oldu. İşte ayrıntılar ve MEB'in kararları;
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde eğitimde merak edilenlere ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
"İstifa iddialarını önemsemedim bile": İstifa edeceği söylentilerinin yayıldığının, bazı sosyal medya hesaplarından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı takipten çıkardığı ve "Milli Eğitim Bakanı" sıfatını sildiği iddialarının hatırlatılması üzerine Selçuk, şöyle konuştu:
"Twitter hesabımla Instagram hesabımda biraz farklılık var. Genelde Milli Eğitimle ilgili konuları Twitter üzerinden resmi bir kanal gibi kullanıyorum. Instagram'da da herhangi bir siyasi ya da başka konulardaki uzmanları başından beri takip etmiyorum.
'Çıkarmış' denince sanki eksiden vardı da çıkarmış gibi bir algı oluşturuluyor. Bu eskiden de yoktu. Dolayısıyla çıkarmış olmak söz konusu değil. Tamamen mantıksız ve bir şekilde karmaşa oluşturmak ya da fitneye yol açmak için basit bir amaç.
Kurumsal olarak 'Asılsızdır' diye bir tweet attık. Çok bilinmeyen küçük bir siteden çıkmış ve yayılmış. Hiç önemsemedim."
YÜZ YÜZE EĞİTİMDE İLK HAFTA
Yüz yüze eğitimde ilk haftayı değerlendirmesi istenen Selçuk, ilk hafta Türkiye'deki bazı illeri ve ilçeleri gezdiğini, hem açılışlar yaptıklarını hem de okulların açılışının nabzını tuttuğunu ve gözlemler yaptığını söyledi.
Bakan Ziya Selçuk son dakika açıklamalarında "Çocuklarda bir zıplama hissiyatı var. O kadar mutlular ve gözleri parıldıyor ki okulu çok özlemişler, yerlerinde duramıyorlar. Bugün de Ankara Bahçelievler'de bir ortaokula gittim. Acayip mutlular. Sarılmaya, tokalaşmaya çalışıyorlar. Öğretmen odasına gittiğimde öğretmenlerden teşekkür alıyorum." diyerek gözlemlerini dile getirdi.
YÜZ YÜZE EĞİTİME KATILIM NE DURUMDA?
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, yüz yüze eğitime katılıma ilişkin ise, "İlkokullar ve ortaokullarda öğrencilerde yüzde 80'in biraz üzerinde katılım var. Liselerde biraz daha az, yüzde 74 katılım var.
Orada sınava hazırlık ya da başka nedenlerin etkili olduğunu düşünüyoruz. Kimseyi 'Okula gelin' diye özellikle davet edip zorlamıyoruz. Bu gönüllü bu konu. Gönüllü olarak insanların yüzde 80-82'sinin katılıyor olması zaten velinin de çocukların da bunu istediğini gösteriyor. Ayrıca bazı durumlarda çocuklar gelmek istemeyebiliyor, veliler göndermek istemeyebiliyor.
Evde hasta olabiliyor, başka nedenler olabiliyor. 2 gün sosyal duygusal uyum açısından çok verimli geçti diye düşünüyorum. Çocuklar akademik eksikliklerini ne kadar tamamladılar, bu konuda çok büyük bir çalışma olduğunu düşünmüyorum ama önemli olan öğretmen ve öğrencilerin buluşması. Bu konuda müthiş bir enerji var. Daha fazla açılması konusunda da talepler çok yoğun olarak geliyor. Bu ilk haftayı çok olumlu geçirdiğimizi gördüm." değerlendirmesinde bulundu.
YERİNDE KARAR SÜRECİ RESMEN BAŞLADI: VALİLİKLER KARAR ALABİLİR
"Vaka sayılarının artması halinde okulların durumu ne olacak?" sorusuna Selçuk, "Geçen sene martta söylediğimiz bir şey vardı. Duruma göre kısmi açılma, kısmı kapanma, tamamen kapanma ya da yerinde kararla şehir bazlı açılıp kapanabilir diye. Böyle bir senaryo sunmuştuk.
Süreç bizi bu dördüncü senaryoya getirdi. Şu anda yerinde karar süreci başladı. Okullar, hava durumuna bakıp 'Bugün açalım, yarın kapatalım' biçiminde kurumlar değil, biraz geçişkenlik içeren kurumlar ve sosyal hayatın kendi devinimini isteyen kurumlar.
O yüzden valilikler şehirlerindeki il hıfzısıhha kurullarıyla beraber yapılan istişarelerde duruma somut olarak bakıp yerel kararlar alabilirler. Bizim buradaki beklentimiz çocukların ani 'Gittin geldin, açıldı kapandı.' şeklinde değişikliklere maruz kalmaması." diye konuştu.
Koronavirüs risk haritasında geçen hafta orta riskli (sarı) kategoride olan Ankara'nın bu hafta yüksek riskli (turuncu) kategoriye, İstanbul'un ise yüksek riskliden (turuncu) çok yüksek riskli (kırmızı) kategoriye geçtiği hatırlatılarak, bu illerde okulların kapatılıp kapatılmayacağını kimin açıklayacağının sorulması üzerine Selçuk, açıklamanın valilikler nezdinde yapılacağını söyledi.
Bakan Selçuk, vaka sayıları yüksek olan bazı ülkelerde okulların kısmen ya da tamamen açık olduğunu aktararak, Türkiye'nin okulların açılması konusunda çok ihtiyatlı davrandığını, gerekli koşulların oluşturulması için beklediklerini ifade etti.
80 BİN ÖĞRETMEN AŞILANDI
Öğretmenlerin Kovid-19'a karşı aşılanmasına değinen Selçuk, aşı tedariğine bağlı olarak açılan sınıfların öğretmenlerinden başlanarak 1 milyon 259 bin öğretmen ve çalışanın aşılanması konusunda Sağlık Bakanlığına liste ulaştırdıklarını ve aşılamanın başladığını anımsatarak, "Yaklaşık 80 bin küsur öğretmenimiz aşılandı. Tedarik süreci hızlandığında aşı süreci de hızlanacak." dedi.
Selçuk, "Okullarda kaç kişinin Kovid-19 olduğunu tespit etmek mümkün mü?" sorusu üzerine şunları anlattı:
"Şunu tespit edebiliyoruz. Telefondan olan kişiye özel bir yazılım var. Bu yazılımla bütün sınıflarda kaç çocuğumuzun ailesinde temaslı ya da pozitif var, bunu görebiliyorum. Bunların toplam sayısını da günlük olarak görebiliyorum. Renk haritası ve dağılımı da var. Son bir haftada gördüğümüz farklılık şu, kısmi olarak bir artış var. Çocuklarımızın ailelerindeki temaslılar, servis şoförleri de var, hepsi var. Bu çocuklar okula gidiyor ama bunlardan bu tür bir durumda olan okul müdürünün cep telefonuna mesaj olarak gidiyor. Böyle bir bilgi Sağlık Bakanlığının ilgili sitesine, o bilgi bize de düşüyor.
ÖZEL BİR ODAYA ALINIYOR
Aile bizi bilgilendirmezse aile bilgilendiriliyor. O anda oluşan fiili bir durum söz konusuysa özel bir odaya alınıyor. Sağlık kuruluşuna ve ailesine haber veriliyor, gereken süreç başlatılıyor. Bu 2 türlü. Çocuğumuzun kendisinin Kovid olmasıyla ailesinde Kovid olması şeklinde iki kanallı bir bakış açısı var. Aileyle konuşulup elimizdeki bilgiye göre bir temas ve pozitiflik söz konusuysa sağlık çalışanlarımıza da danışıp okula devam edip etmemesi konusunda öngörü alıyoruz. Kişiye özel tedbir alınıyor."
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, okullarda Kovid-19 pozitif görülmesi ya da temaslı bulunması durumunda ne yapılacağına ilişkin sürecin ve bilgilendirmenin; kılavuzlarda, öğrenci ve veli bilgilendirme rehberleri ile yönetici ve öğretmen rehberlerinde yer aldığını kaydetti.
RİSKİ MİNİMUMDA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ
Literatüre göre 10 yaş altında okula gidenlerdeki Kovid-19 bulaştırma ve taşıma oranının gitmeyenlere göre daha düşük olduğunu aktaran Selçuk, okullarda öğretmenler odasındaki etkileşimden endişe duyduklarını, vakalara bakıldığında çocuktan çocuğa bulaşma riskinin düşük, öğretmenden öğretmene bulaşma riskinin yüksek olduğunu belirtti.
O OKULLARIN TAMAMI AÇILDI
İlkokullar ile köy okullarının tamamının açıldığını anımsatan Selçuk, şunları kaydetti:
"Ortaokulun ve lisenin tamamını niye açmadık? İstatistiklere baktığımızda tamamen açılacak bir sayısal dağılım yok. O yüzden tamamen açmıyoruz ve gönüllüğe bırakıyoruz. Kronik hastalığı olan ve 65 yaş üstü öğretmen gelmiyor. Riski minimize etmeye çalışıyoruz. Dünyada 'İstiyorsanız her şeyi kapatın ama okulları açık tutun.' şeklinde bir genel slogan var.
Bizim böyle bir bakış açımız elbette yok, bunun dengede olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden büyük sınıfları açarken de biraz ihtiyatlı açtık. Mavilerde tamamını açtık, sarılarda açtık, kırmızı ve turuncuda açmadık. Liseyi kırmızıda yine açmadık. 12'lerle ilgili sorunumuz şu. Niye açıyorsunuz peki? Okulun tamamı boş ve sadece 12'ler var. Bu çocuklar 5-6 kişilik gruplar halinde dağılabiliyorlar. Mekan geniş, hafta sonu gelebiliyorlar. 12'lerle ilgili şöyle bir endişemiz var.
Bazı çocuklarımızın gerek erişim gerek motivasyon sorunları gerek sosyal duygusal problemler nedeniyle adapte olamamasını düşünerek 8'leri ve 12'leri ayrıcalıklı tutup eşitsizliğe yol açmayalım diye 'Hepimiz Destekleme ve Yetiştirme Kurslarına (DYK) gelebilirsiniz.' dedik. 31 Ağustostan beri okullar açık. Çocuklar geliyorlar 8'ler, 12'ler, 1 milyon civarındaki öğrencimiz geliyor. Sınava girecek çocuklarımızın imkanlarını eşitlemek için hepsini okula davet ediyoruz."
Bakan Selçuk, "Orada bir vaka artışı veya endişe ettirecek bir durum yok herhalde ki devam edebiliyor." şeklindeki yorum üzerine de "Hiçbir endişemiz yok orada ki sürdürdük. Bunu günlük izliyoruz ve biz devam ettirdik bunu. Bir endişe oluşturmadı bizde. Tabloyu görüyoruz, temaslı ve pozitif sayısını görüyoruz bu çocukların ailelerinde, kendilerinde varsa. Onlara baktığımızda nasıl genelde 'hemen kapatmaya' ihtiyatlı olduğumuz için karar veriyorsak orada da verirdik ama vermedik. Çünkü sorun çıkmadı." şeklinde yanıt verdi.
MEB'DEN TATİL KARARI: 2 TEMMUZ'A KADAR TOK
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ara tatille ilgili "15 Şubat'taki iki haftayı üç hafta yaptık. Yani bu ara tatili alarak oraya ekledik ve bir ara tatilden ziyade hatta okulun uzatılmasıyla ilgili de planlamalarımız var. Bizim okullarımız seminer dönemi dahil, 2 Temmuz'da bitiyor ama öğrenciler ondan önceki haftalarda bırakıyorlar. Ama bu sefer öğrencilerimizi 2 Temmuz'a kadar okulda tutmakla ilgili planlama çalışmaları var. Ara tatil yok." dedi.
İllerdeki tablonun değişmesi halinde kapatma kararlarına ilişkin bir soru üzerine Selçuk, buna ilin hıfzıssıhha kurulunun genel tabloya bakarak karar vereceğini, otomatik kapanma diye bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Selçuk, "Tablo içerisinde 'Bunu şu kadar kontrol edebiliriz, edemeyiz, tamamen her şeyi kapatalım.' gibi bir karar da alabilir bazı valilerimizin aldığı gibi." ifadelerini kullandı.
İl Milli Eğitim Müdürlerinin illerin hıfzıssıhha kurulunun içerisinde yer aldığını aktaran Selçuk, yüz yüze sınavlara ilişkin soru üzerine, şu yanıtı verdi:
"Gençler haklıdır. Bir defa öyle bakmak lazım meseleye. Yani biz eğitim bilimi alanında çalışan insanlar olarak gençler, çocuklar bir tepkide bulunduğunda ya da bir şeyi göstermeye çalıştığında onu suçlamak değil, anlamakla meşgul olan insanlarız. Niye söylediği, nasıl bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığına bakarız. Biz bağımsız bir araştırma kuruluşuna yaptırdığımız çalışmada, kendi çalışmamız da var ama başka bağımsız kuruluşların çalışmalarını da çok önemsiyoruz, öğrencilerin yüzde 77'sinin bu sınavla ilgili bir iptal istemi yok.
"UZAKTAN OLSAYDI DAHA DÜŞÜK ALIRDIM..."
Ailelerin de öğretmenlerin de benzer oranda 'muhakkak sınava girmeliler' şeklinde bir genel görüşleri var. Önce bu büyük çerçeveyi paylaşmak isterim. İkincisi şu, bizim lise öğrencilerimizin yüzde 40'ından fazlası bu sınava yüz yüze girdi, birinci dönem girdi. Yani yüzde 55-60'ına yakını da girmedi. Bizim bir denge tutturmamız gerekiyor. Bir grup 'Biz girdik de onlar niye girmiyor?' hukuksal birtakım sıkıntılar ya da 'Yüz yüze olsaydı daha yüksek alırdım.' ya da 'Uzaktan olsaydı daha düşük alırdım.' 'Benim notum düşük oldu, haksızlık olduğu gibi.' daha önce yaşadığımız bir sürü problemler var, hukuksal, eğitimsel sorunlar var. Şu anda ilk okullar devam ediyor mu, ediyor.
Köy okullarını 15 Şubat'ta açtık. DYK'lar 31 Ağustos'tan beri devam ediyor ve liseliler okula gidiyorlar. Toplamda 1 milyona yakın sınav öğrencisi var DYK'ya katılan. Onun dışında orta okullar, liseler, okula renklere göre okula devam ediyorlar. Eğer biz tamamen her şeyi durdurursak çocuklarda EBA'da yüzde 90'ın üzerinde bir geri çekilme oluyor. Her şeyi bırakıyorlar ve artık ilgilenmiyorlar. Bu çocuklarımız geleceğe dönük olarak biz eğer orta vadede çözümler bulmazsak ya da planlamalar yapmazsak emin olun bu 5 senelik döngüyü olumsuz etkileyecek bir durum. 9'da hiç ders görmeyen bir çocuk 10'uncu sınıfı yapamaz. Bunlar sarmal, ardışık konular."
OKUL BAŞARI PUANI
Okul başarı puanının bu yıla özel olarak kaldırılması yönünde taleplerin olduğunun belirtilmesi üzerine Bakan Selçuk, "LGS'ye ilişkin olarak şunu söyleyebilirim; bizim yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor, bir öğrencinin normal dönemde çalışma disiplini, alışkanlığı neyse uzaktan eğitim döneminde de aşağı yukarı onu gösteriyor. Bunu şunun için söylüyorum, çocukların bu tür durumlarla ilgili etkilenmeleri istatistiksel olarak manidar dediğimiz bir çerçevede çok büyük farklılıklar oluşturmuyor." diye konuştu.
Öğrencilerin öğretmenleri tarafından tanındığını dile getiren Selçuk, şu anda bir kılavuz hazırlığı içerisinde olduklarını, Eğitim Bilim Kurulu'nun buradan bir görüş ortaya çıktığını, kılavuz yayınlandığında ayrıntıların görülebileceğini aktardı.
Bakan Selçuk, bu yıl öğrencilerin sınavda iki dönemden de sorumlu tutulmasına ilişkin bir soru üzerine, geçen yıl mart ayında okullar kapandığında ellerinde hiçbir şey olmadığını ancak şu anda EBA, DYK kursları, hafta sonu sınav gruplarına özel iki kanalda ders anlatımı, öğrencinin kendi öğretmeninden canlı ders alma imkanı, EBA Destek Merkezi, Akademik Destek Yazılımı, video kütüphanesi gibi öğrencinin ulaşabileceği birçok imkanın bulunduğunu dile getirdi.
Selçuk, geçen sene bu imkanların hiçbirinin olmadığını, bu yıl ise birçok imkan bulunduğunu ve öğrencilerin iki dönemden de sorumlu tutulduğunu aktardı.
LGS...
LGS sorularının kısalıp, kısalmayacağı yönündeki soruya da Bakan Selçuk, LGS için çıkan örnek soruların geneline bakıldığında paragraf sorularının çok azaldığının fark edileceğini belirtti. Selçuk, bu seneye has olmak üzere dil bilgisinden soru sormayacaklarını, daha çok akıl yürütme, muhakeme, tahmin becerisi gibi beceriler üzerinden soru sorulacağını ifade etti.
Selçuk, "Bu sınavda okuduğunu anlamayı çok önemsiyoruz. Bunu ölçeceğiz. Eğer okuduğunu anlama becerisi yüksekse kitap okuması çok fazladır. Bu tür soruların geçen seneye göre çok çok azaldığını görecekler." diye konuştu.
İki yıldır uluslararası taksonomi kullandıklarını, bunların PISA ve TIMSS sınavlarında olan standartlar olduğunu aktaran Selçuk, bu standartların da ezberi gerektirmediğini söyledi.
Okuduğunu anlama noktasında bütün şehirlerde okuma kampanyalarının başladığını ve bu konunun çok öne çıktığını dile getiren Bakan Selçuk, "Biz geçen sene PISA'da, bu sene TIMSS'te birden bire büyük bir başarı elde ettik ve bunu uluslararası kuruluşlar da onaylayıp da söylediği için rahat konuşuyoruz, bunu daha da ileriye taşıyacağız. Niye, bu alt yapı çalışmalarımızdan dolayı. Önümüzde yeni müjdeler var uluslararası verilerle ilgili. Onlar da gelecek yakında inşallah. Bunu yapabildiğimizi göstermiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz ve daha ileri taşıyacağız, veriler onu gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
Selçuk, "Özel okul ile devlet okulu arasında eşitsizlik var mı yok mu? Ya da varsa ortadan nasıl kaldırabilirsiniz?" şeklindeki soruya da "2023 eğitim vizyon dokümanında bizim söylediğimiz bir şey var. Türkiye'de okullar arasındaki öğrenme ve imkan farkı yüksek. Diyelim ki AB ortalamasına göre ciddi bir yükseklik var bizde. Yani birinde yüzde 10'ların altında, birinde yüzde 70'e yakın bir fark var. Bu fark kapanmadıkça sınav temelli bir sistem ortadan kalkmaz. Yani okulların imkanlarının ve öğrenme farklarının azaltılması lazım." yanıtını verdi.
Bu kapsamda yürüttükleri çalışmalara ilişkin bilgi veren Selçuk, şöyle devam etti:
"Alttakini ortaya çekerek bir baz oluşturma amacımız var. Baz oluşmadan kalite konuşulmaz. Önce baz oluşacak, ondan sonra kaliteden söz edeceğiz. Özel ve devlet okullarının farkı ya da devlet okullarının kendi arasındaki farkına baktığımızda, bu aslında genel sosyoekonomik durumundan farklı bir durum değil. Bu 10, 30, 50 sene önce de, salgın öncesinde de salgında da bu böyle. Küresel salgın eşitsizliğin azalmasına hizmet etti. Şundan dolayı, bir çocuk isterse gerçekten çok kaynak var. Çalışmak isterse... Burada şunu sormak lazım, mesela bilgisayarı olduğunu bildiğimiz, evinin ortamının belli standartların üzerinde olduğunu bildiğiniz ama 'canım istemiyor' diyerek derse katılmayan milyonlarca çocuk var. İmkan olduğu halde katılmayan çocuklarımız da var. İmkan bulamayanları geçen sene mart ayında ilk ben söyledim. '1,5 milyon çocuğumuzun yarısına yakınının televizyon, bilgisayar sorunu var' dedim ki onların tamamını hallettik. Şu anda televizyon sorunu yok, bilgisayar sorunu olan kısmen hala var. 740 küsur bin, 25 GB internet de var. Bunu daha da artıracağız."
KARNELERİN VERİLMESİ
Bakan Selçuk, okulların 2 Temmuz'a kadar eğitim vermesine yönelik çalışmaların ardından, karnelerin ne zaman verileceğine dair oluşan soru işaretlerine açılık getirdi. Karne konusunun muğlak kaldığını ifade eden Selçuk, "Karneyi 2 Temmuz'da verebiliriz." dedi.
Karnelerin belirli bir tarihi olduğunu dile getiren Selçuk, "Örneğin lise veya ortaokul öğrencilerinin nisan sonunda notlarının tamamlanmasını bekleriz. Ondan sonra karneyle ilgili çalışmalar başlar. Liselerde daha karne vermedik. Bu duruma göre nasıl bir ihtiyaç doğarsa, şunu net söylemem lazım. 'Önceden bir şey söylüyoruz da bunu asla değiştirmiyoruz.' gibi bir durumumuz yok. Karnenin tarihini de ona göre düzenleriz. Duruma bir bakmamız lazım. Süreci izlememiz lazım. Vakalara ilişkin tabloda çok daha farklı bir durum ortaya çıkacak ve biz yeniden kararlarımızı yeniden gözden geçirmek durumunda kalacağız." diye konuştu.
Selçuk, karnelerin 1-2 hafta önce veya sonra verilmesinin kendileri açısından çok büyük problem olmadığını dile getirerek, "Bizde üniversite sınavını kazanmış fakat geçen sene lise mezuniyetinin notlarıyla ilgili sorumluluk dersi olduğu için henüz daha karnesini alamamış binlerce çocuk var." dedi.
Bakan Selçuk, "Bir nesil kayıp gibi iddialar da var. Gerçekten öyle bir risk var mı? Geçen yıl veya bu yıl okula yeni başlayan çocuklar okumayı, yazmayı öğrendiler mi?' sorusunu yanıtladı.
Kendisinin de en büyük meraklarından birinin de bu konu olduğunu dile getiren Selçuk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Okul okul, sınıf sınıf dolaşıyorum. İlkokul 1'lerin okumasıyla ilgili öğretmenlerimizin başlangıçta bir inancı yoktu. Meslektaşlarım, beraberiz, onların adına da rahatlıkla söylüyorum. 'Bu olmaz.' diyorlardı. 'Uzaktan okuma olmaz, biz yapamayız bunu.' diyorlardı. Zaman geçti, ocaktan itibaren inanılmaz bir şey oldu, mesafe aldılar. Şimdi, diyorlar ki 'Okumayı kesinlikle hallettik, yazmada bazı sorunlarımız var.' diyorlar. Benim gördüğüm şey bu. Yazma biraz daha bire bir çalışmayı, geri bildirim vermeyi gerektiren bir durum. 'Onu da yüz yüze başladığında hallederiz.' diyorlar. Ben deneme yapıyorum. Sınıflara giriyorum. 'Kuzum okur musun?' diyorum. Emin olun, çok güzel okuyorlar."
BİR SINIFTA POZİTİF VAKA OLURSA
"Sınıfta pozitif vaka ile karşılaşıldığında öğretmen, müdür ne yapacağını biliyor mu?" sorusu üzerine, okul yöneticilerinin bu konuda özel eğitim aldığını, öğretmenler için de uzaktan eğitim yaptıklarını belirtti.
Kovid şüphesi varsa veya kovid vakası varsa, ikisinin yol haritası birbirine benzemekle beraber kısmi farklılıklar olduğunu belirten Selçuk, şüphe varsa okullarda özel bir odanın ayarlandığını, en yakın sağlık kuruluşuna çağrı yapıldığını, öğrenci velisi okula davet edilerek, sağlık çalışanı tarafından test yapıldığını, testin sonucu pozitif çıkarsa 10 gün evde veya hastanede öğrencinin gözlem altına alındığını söyledi.
Bakan Selçuk, bir vaka varsa yine evinde ve hastanede gözetim altına alındığını, sınıfın kurallara uygun şekilde eğitim-öğretiminin devam ettiğini, sınıfta 14 gün boyunca semptom takibi yapıldığını, ikinci vakada bütün sınıfın evine gönderildiğini aktardı.