Siyah gülün çok çeşitli anlamları ve farklı farklı yörelerde çok başka yorumlanışları vardır ve bu görüşlerin hepsinin hayattan alınmış rasyonel bir tarafı vardır. Tüm bunların yanında siyah gül muazzam derecede güzel olan, görselliği ile insanları etkileyen, özel bir türdür.
Siyah gül, ne yazık ki pek aydınlık, güzel şeyler ile bağdaştırılamaz. Siyah gül, ölümü ve gelecekte gerçekleşecek olan büyü, radikal bir değişime işaret eder. Aynı zamanda siyah gül eski rutin ve bağımlılıkların son bularak ölmesini de simgelemektedir. Umut ve neşe hayata girecek, güven ve heves yoğun miktarda artacaktır.
Karanlık gözüken güzelliğinin içinde olan acıklı siyah gül simgesi her zaman için mutsuzluğun işareti olmamıştır. Hatta, siyah gülün umut sembolü olduğunu düşünen İrlandalılar "the Little Black rose (Küçük Siyah Gül)" isimli şarkılarını, tarihte Britanya ile aralarında geçen savaşta sık sık kullanmışlardır.
Yine aynı şekilde birçok anarşist ile otoriteye karşı olan gruplar da siyah gülün ayaklanmanın ve gücün işareti olduğunu düşünmüşlerdir. Bu nedenle siyah gül ayrıca cesaret ve fazileti de içermektedir...
Siyah çiçeklerin ne kadar sihirli gözüktükleri yüzyıllardır dikkatimizi çeken bir etken olmuştur. Siyah güller de peri resmen masalların evreninden gelmiş gibidir. Esas olarak siyah güller, o masalların imkansız ve anormal renkleri gizemli bir beklentinin kuvvetli duygusuna ilham vermiştir.
Siyah gül bu dünya üzerinde yalnızca Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde yetişen bir türdür. Bu bölgenin kendine has iklim ve toprağı, siyah gülün yetişmesini mümkün kullanmaktadır...
Siyah gül kesinlikle yeniden doğmayı, tabiri caizse küllerinden doğan anka kuşu gibi bir duruma girmeyi ifade eder. Bu nedenle, hayatında yeni başlangıçlar yapan, taşınan veya iş değişikliğine gitmiş olan bir arkadaşa, eşe, dosta siyah gül hediye edilmesi demek, aslında pozitif bir anlam taşımaktadır ve pozitif dilekler iletmek demektir.
Arap güzeli, Mezopotamya sümbülü gibi farklı farklı adları da olan Halfeti siyah gül, güzel kokulu ve yarı katmerli bir gül çeşididir. Çalılıkları diğer türlere göre daha kısa olan çiçek, bahar mevsimlerinde tüm güzelliğini sunarak herkese görsel bir şölen yaşatıyor.
Yalnızca Halfeti'nin mikro klima denilen iklim koşullarında yetişebilen siyah gül, güzelliği ve albenisi ile her göreni kendine hayran bırakıyor. Siyah gül hikayesinin nerede ve ne zaman başladığı hakkında kimsenin kesin bir bilgisi yok. Esasen, Fransa'da yetiştirilmeye başlandığı öne sürülen bu çiçeğin nasıl Halfeti'ye geldiği ve bu bölgede ne zamandan beridir yetiştiği tam bir soru işaretidir.
Siyah gül başka bölgelerde de yetişiyor. Gonca biçiminde siyah güller dünyanın farklı bölgelerinde karşınıza çıkabilir. Gonca güle dönüştükten sonra ani bir şekilde renk değiştirerek koyu bir kırmızı ya da bordoya yakın bir renk alan Halfeti siyah gülün, oldukça çarpıcı bir hikayesi de vardır. Hem gonca olduğunda hem de gül olduğunda simsiyah bir renge sahip olan Halfeti siyah gülü, izleyenleri kendine hayran bırakıyor.
Tarihi bilinmeyen bir zamanda bir yerde, simsiyah harika bir gül varmış ve buna "şeytanın gülü" denirmiş. Bu güle kimse dokunmaz, sadece belli zamanlarda bir büyücü grubu gelip, buraya bakire bir kadının kanını dökerlermiş. Diğer insanlar elini sürmezlermiş bu güle.
Günlerden bir gün 18 yaşında genç bir kız ayini izlemiş gizli gizli ve ayini izlerken uyuyakalmış. Gözlerini açtığındaysa ortada herhangi bir büyücü grubunun kalmadığını fark etmiş. Sonra ortalıkta gezinirken bir madalyon görmüş, bu madalyon yuvarlak ve ortasında da bir yıldız bulunduruyormuş. Kız eve gidince bu madalyonu incelemiş ve onun ne olduğu hakkında düşünmüş. Daha sonra uyumuş ve gece rüyasında bir adamın siyah gülü yani şeytanın gülü olan gülü kopartıp kendisine verdiğini görmüş.
Daha sonra sabah, köyün kilise papazı Peder Lucas'a gidip madalyonu göstermiş ve peder onu aşırı sert bir şekilde kiliseden kovmuş. Daha sonra peder kasabaya dönerek "cadılar gelmeye başladı, o gül uğursuz ve şeytan buraya geliyor" demiş. Daha sonra herkes kızın cadı olduğuna inanmış ve onu çarmığa germek istemişler.
Tam çarmığın etrafında ateşle onu yakacaklarken kızın üstünde madalyondan başka hiçbir şey yokmuş. Kızın etrafındaki mazotlarla kaplı odunlar yanıyor ama resmen kıza ulaşmıyormuş. Sonra kızın rüyasında gördüğü adam gelmiş ve onu kurtarmak istemiş.
Daha sonra bir şekilde kızı öldürmüşler ve o gelen adam aslında şeytanmış. Şeytan kızın öldürüldüğünü görünce "kudreet!" diye bağırarak bacakları bir keçi halini alıp boynuzları çıkana kadar bağırmış ve bu sırada gözlerinden alevler fışkırıyormuş.
Şeytan etrafa alevler saçarak kasabayı yakmış. Kızın cesedini kucaklayıp ortadan kaybolmuş. Şeytan, kıza aşık olmuştur. Kasabayı yakıp yıktıktan sonra orada o gülün tohumlarından yarı kırmızı yarı siyah bir gül doğmuş. O gülün kırmızı kısmı aşkı, siyah kısmı ise ölümü ifade edermiş…