1886 yılında beri pek çok turnuvaya konu olan ve dünyanın her yerinden yarışmacının katıldığı satranç müsabakaları düşünce, hamle ve planlama ile ilerleyen satrancın daha da popüler olmasını sağladı. 64 kareli bir tahta üzerinde bir kısmı beyaz kalan kısmı da siyah olarak oyuna özel taşlarla oynanan satranç ne zaman ve nasıl bulundu bir göz atalım.
Köklü bir tarihi olan satranç oyunu arkeolojik çalışmalarda da karşılaşılan oyun türlerinden biridir. Herkesin aşına olduğu Mısır Piramitleri'nde bazı kabartmalarda da bu oyunun izlerine rastlanması satrancı kim buldu, ilk nerede ortaya çıktı sorusuna kaynak olabiliyor. Buna göre tahminen M.Ö. 2000'li yıllarda oynanmaya başlandığı görülebilir. Ancak bunun dışındaki yazılı kaynaklara bakılacak olursa M.S. 6.yüzyıla doğru gitmek gerekir. Keza Hindistan'da bulunan yazılı kaynaklara göre satranç oyunu Hindistan'da oynanıyordu.
"Çaturanga" ismiyle anılan ve satranca çok benzeyen oyunun Hindistan'dan sonraki yayılışında büyük bir hız görülebilir. Özellikle de M.S. 10.yüzyıldan sonraki kayıtlara göre satranç oyunu hızlıca Asya, Avrupa ve Ortadoğu'ya yayılıyor. 15.yüzyıla gelindiğinde ise çoğu Avrupa ülkesinde kraliyet oyunu olarak soyluların oyunları arasında yer alıyor. Elbette zamanla oyunun bazı kurallarında değişiklikler olsa da son halini 19. yüzyılda alarak günümüzde de popülerliğini sürdürüyor.
Satranç hangi ülkenin oyunu diye araştırma yaptığınızda karşınıza ilk çıkacak kayıtlar arkeolojik kazılardaki veriler olacaktır. Lakin bunlara rağmen satrancın bulunuşu hakkında farklı efsanelerde mevcuttur. Bu efsaneler arasında oldukça popüler olan ve oyunun doğuşunu anlatan efsane ise Sissa İbn Dahi'ye aittir. Bu efsaneye göre oldukça zeki olan Sissa İbn Dahi Pers Kralı'nın veziridir. Kral kendisinden bir oyun icat etmesini isteyince satranç oyunu ortaya çıkmıştır.
Satranç oyununa göre 64 kareli bir alan üzerinde yarısı siyah yarısı beyaz olan toplam 32 taş vardır. 16 taş beyaz kalanı da siyah olan taşlar şu şekildedir:
Farklı ilerleme stratejileri bulunan taşları 64 kare üzerinde ilerleterek karşınızdaki düşmanın en önemli taşını alt etmeniz gerekir. Ancak bu şekilde kazanabileceğiniz oyundaki "şahmat" terimi de tam olarak Farsça'da "kralın ölümü" demektir. Pers Kralı bu oyunu çok beğenir ve hemen vezirini altınlara boğmak ister ama vezir oldukça zekidir ve isteği altın değildir.
Kralından her kareye bir tane gelecek ve sonraki karelerde katlanarak ilerleyecek şekilde buğday istediğini dile getirir. Pers Kralı'na oldukça cüzi gelen bu armağan krala 64 kareli oyun sonunda 18 kentilyon buğday tanesine mal olmuştur.