Memleketi Şili'nin sınırlarını aşan Pablo Neruda şiirleri pek çok farklı dillere çevrilmiş ve milyonlarca insan tarafından okunarak tüm dünyaya yayılmıştır. Şair yaşadığı ülkenin içinde bulunduğu siyasi koşullarından etkilenerek kendi ideolojik görüşlerinin yansımaları bulunan şiirler kaleme almıştır. Pablo Neruda'nın en güzel şiirleri, kitapları ve eserleri hakkında bilgi edinerek Şili'den yükselen bu sese kulak verelim.
Gerçek adı Ricardo Eliezer Neftali Reyes Basoalto olan Pablo Neruda, Şili'de 1904 yılında, işçi bir babayla öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta annesini yitiren yazar, Neruda soyadını etkisi altında kaldığı Çek gazeteci, yazar ve şair Jan Nepomuk Neruda'ya atıfla almıştır. Daha sonra Pablo Neruda adı yazarın resmi adı olmuştur.
Neruda yazarlık ve şairlik yaptığı sırada Şili Üniversitesinde Fransızca ve pedagoji öğrenimi görmüş, daha sonra da hükümet elçisi olarak görev aldı. Bu görevi sırasında Myanmar, Sri Lanka, Singapur gibi Asya ülkelerinin yanı sıra Arjantin, Meksika ve İspanya'da da yaşadı. Bu farklı ülkelerdeki deneyimlerini sanatına aktaran yazarda İspanya iç savaşı ve İspanyol şair Federico Garica Lorca'nın öldürülmesi derin bir etki bıraktı. Böylece cumhuriyetçi görüşleri benimseyen Pablo Neruda ülkesine dönerek Şili Komünist Partisi'ne katıldı. Muhalif görüş ve eylemleri nedeniyle bir dönem ülkesinde kaçak yaşadı ve kendi memleketinden sürgün edildi.
Şili devlet başkanlığına da aday gösterilen Pablo Neruda, başkan seçilen Salvador Allende'yi destekledi. Başkan Allende, Neruda'yı Fransız elçisi olarak atadı. Sağlık sorunları nedeniyle görevini bırakıp ülkesine dönen yazarın 1973'te prostat kanserinden yaşamını yitirdiği söylendi. Fakat o dönem Şili'de Pinochet darbesinin yaşanması ve Neruda'nın muhalif görüşleri yazarın ölümü üzerinde bir sis perdesi yaratmıştır. Neruda'nın cenaze törenine yasak olduğu halde binlerce insanın katılmış ve Şili halkı şaire sahip çıktığını göstermiştir.
İlk şiirlerini genç yaşta yazmaya başlayan Neruda, kısa sürede yeteneğiyle dikkat çekti. Daha on altı yaşındayken bir dergide yazmaya başladı. 1923 yılında ilk kitabı "Crepusculario" yayımlandı. Aynı yıl yayımlanan "Veinte Poemas de Amor y Una Canción Desesperada" (Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı) adlı eseri ise ona uluslararası alanda ün kazandırdı. 1953 yılında da görev yaptığı farklı ülkelerde yazdığı sürrealist şiirlerinin yer aldığı kitabı "Residencia En La Tierra" okuyucuyla buluştu.
Ülkesinden sürgün edildiği dönemde politik tutum ve aktivitelerinin yer aldığı "Las Uvas y El Viento" adıyla 1954 yılında yayımlandı. "Canto General de Chile" adlı eserinde ise Güney Amerika toplumunu anlattığı iki yüz elli adet şiiri yer alır.
Pablo Neruda 1971 yılında Nobel Ödülü'nü ve Nazım Hikmet adına Barış Ödülü'nü almıştır. Nazım Hikmet'in yanında şair bile sayılmayacağını söyleyen Neruda birçok dile çevrilen eserleriyle dünya edebiyatında önemli bir yer edinmiştir.
Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim
Duyasın Diye Beni
Seviyorum Suskunluğunu
Matilde'ye Sone
Yüz Aşk Sonesi VIII
Sessizliği Arıyorum
Umutsuz Bir Şarkı
Güz Çiçeklerinden Nazım'a Çelenk
Neruda şiirlerinde aşk, doğa, toplum ve insan hakları gibi temaları yoğun bir şekilde işler. Örneğin, "Canto General" (Genel Şarkı) adlı eseri, Latin Amerika'nın tarihi ve kültürü üzerine yazılmış epik bir şiir kitabıdır. Aynı zamanda politik şiirleriyle de tanınır. Bunlardan biri "Alturas de Macchu Picchu" (Machu Picchu'nun Yükseklikleri) adlı şiiridir. Bu şiirde İnka İmparatorluğu'nun yıkılışını ve işçi sınıfının mücadelesini anlatır.
"Poema 20" şiirinde aşkın ve kaybın dokunaklı hikayesi yer alırken, en bilinen sonelerinden olan "Soneto XVII" aşkı betimlediği şiiridir. Neruda'nın günlük hayatın basit güzelliklerini okuyucuya aktardığı şiirine ise "Oda al Tomate" adını vermiştir.
En Hüzünlü Şiir
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Onu tutamadığımı, kaybettiğimi düşünmek
Dinlemek uçsuz bucaksız geceyi, onsuz daha tenha kalan
Ve şiir… Çime düşen çiy gibi düşer cana.
Ne çıkar sevdam onu tutamadıysa...
Gece yıldızla dolu ve yanımda değil o...
Hepsi bu...
Unutmak Yok
Öyle çok ki ölüler,
ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler,
ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler,
ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller,
ve öyle çok ki unutmak istediklerim.
Güzde Unutulmuş
Ne önceleri, ne de sonra
Hiç böyle yalnız kalmamıştım
Bu kadar
Ve kimi beklerken olmuştu
Hiç mi hiç hatırlamam.