Örnek olarak bir tarih öğretmeni Osmanlı'nın son dönemlerinden Cumhuriyet'in ilk dönemlerine kadar yaşanmış olayları öyküleyici anlatımla daha sürükleyici bir şekilde anlatabilir. Öyküleyici anlatımın bir diğer belirgin özelliği de yaşanmış veyahut yaşanması mümkün olan olayları anlatırken tercih edilmesidir.
Örnek olarak öyküleyici anlatım tarzıyla yazılmış iki metin incelenebilir.
1-) Kayra, havanın kapalı olduğu bir gün evden çıktı. Evden çıktığında yağmurun çiselemeye başladığını gördü, şemsiye alması gerektiğini düşünerek eve geri döndü. Şemsiyesini alıp sokağa çıktıktan sonra gerçekten de tahmininin doğru olduğunu anladı çünkü yağmur hızını arttırmış sağanağa dönmek üzereydi. Bu nedenle daha fazla ıslanmamak için hemen şemsiyesini açtı ve yürümeye başladı, okula gitmek bugün biraz zor olacaktı.
2-) Sahneye çıkmak için sabırsızlanıyordu. Bu onun ilk konseriydi, ayaklarının titrediğini hissediyor, devamlı terleyen ellerini yine siliyordu. Gruptakiler ona devamlı olarak sakin olmasını telkin ediyor ve yanında olduklarını belli ederek ona destek oluyorlardı. Sahneye çıkmak için ismi anons edildiğinde kalabalıktan güçlü bir ses duyuldu, onu istiyorlardı. Yavaş adımlarla sahneye çıktı ve tüm heyecanı kayboldu. Tüm gece boyunca başarıyla şarkı söyleyeceği iyi bir sahne onu bekliyordu.
Yaşanan veyahut yaşanması mümkün olayların, zaman, mekan, kişi ve olayın, anlatıcı tarafından aktarıldığı türdür. Bu anlatım türü genellikle hikayelerde, öykülerde, fabl ve destanlarda anlatılır.
Mecaz ve yan anlamın sıklıkla tercih edildiği bu türün içinde bir olayın olması ve yaşananların birbiriyle bağlantılı şekilde aktarılması şarttır. Olayın merkezde olduğu öyküleme, sadece sanat – edebiyat metinlerinde değil, öğretici metinlerde de kullanılabilir. Bu anlatım tekniğine öyküleme denir.