Fikir akımlarının en temel ve ortak amacı önce duraklama sonrasında gerileme yaşayan Osmanlı Devleti'ni güçlü bir devlet haline getirmektir. Hal böyle olunca günümüzde de hala araştırılan ve merak edilen Osmanlı Devleti fikir akımları bu yazımızın içeriğini oluşturmaktadır. Osmanlı'da görülen fikir akımları nelerdir ve temsilcileri kimlerdir sorusuna yanıt bulduğumuz bu metinde, Osmanlı Devleti fikir akımlarına dair merak ettiğiniz soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz.
Osmanlı fikir akımları yani bir diğer adıyla Osmanlı'yı kurtarma teşebbüsleri İkinci Meşrutiyet döneminde Osmanlı'nın gerileme sürecinden dağılma sürecine gelene kadar ki süre sonrasında, Osmanlı Devleti'ni güçlendirmeye yönelik olan ve son dönemlerinde ortaya konulan inkılâp hareketleri ve reform düşünceleridir. Bazıları dönemin şartlarına göre gerektiğinde fazlasıyla önem kazanmış, gerektiği yerde de pek ilgiyle karşılanmamıştır. Osmanlıcık, Adem-i Merkeziyetçilik, İslamcılık, Türkçülük, Turancılık ve Batıcılık şeklinde başlıklara ayrılmıştır. Birçok önemli temsilcisi olan bu akımlarla Osmanlı Devleti güçlendirilmeye çalışılmıştır.
Osmanlı'da görülen fikir akımlarının ortak amacı Osmanlı Devleti'ni yeniden güçlü bir devlet haline getirmektir. Kaybedilen toprakların geri alınmasını da sağlamaya çalışan bu fikir akımları 1. Dünya Savaşı'nın kaybedilmesiyle birlikte hedeflediği amaca ulaşamamıştır ve Osmanlı İmparatorluğu önce fiilen sonra resmen dağılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda görülen düşünce akımları 5 başlıktan oluşmaktadır. Bunlar Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçilik olarak bilinmektedir.
Osmanlıcılık, bütün Osmanlı vatandaşlarını ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eden siyasi akıma verilen isimdir. Fransız İhtilali'nin etkisiyle Dünya'da milliyetçilik akımı yayılmaya başlamıştır ve bunun üzerine Osmanlıcılık akımı ile Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan bütün milletler kanun önünde eşit görünmek istemişlerdir. Osmanlı yöneticileri milliyetçilik akımına karşı çıkmak yerine, bünyesinde bulunan halkların dil, din, ırk ve mezhep ayırmaksızın herkesi kanun önünde eşit görmek ve kendilerini temsil etme hakkı vermeyi amaçlamıştır. Bu anlayışın etkisiyle II. Mahmut döneminde Osmanlı Devleti'nde batı anlayışına uygun ıslahatlar yapılmıştır. Osmanlıcılık fikri uygulanmaya koyulmuşsa da, ülkedeki milliyet isyanlarının durmaması, bu isyanların gelişimine paralel olarak Osmanlıcılık fikrinin de önemini kaybetmesine yol açmıştır. Suphi Paşazade Ayetullah, Ahmet Beyzade Mehmet, Yusuf Paşazade Hacı Nuri, İskender Beyzade gibi isimler cemiyetin ilk kurucularıdır. Daha sonra Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa da bu cemiyete katılmışlar ve cemiyetin öncüleri olmuşlardır.
19. yüzyılın sonlarına doğru II. Abdülhamit döneminin en belirgin politikasıdır. Bu fikir akımı kötü gidişatın sebebinin dinden uzaklaşma olduğunu savunmuştur. İslamcılar dünya Müslümanlarını tek çatı altında ve Hilafet merkezi etrafında toplamayı amaçlayarak devletin bütünlüğünü sağlamaya çalışmıştır. Bu sebeple değişik İslam toplumları ile bu dönemde irtibat kurulmuş ve Müslümanların önderi olarak halife tanıtılmaya çalışılmıştır.
Muhammed Abduh, Cemaleddin Efgani ve Millî Şair Mehmet Akif bu akımın önde gelen isimlerindendir.
Türkçülük, devletin kurtuluşunun milli değerlere bağlı kalmak olduğunu ve bu değerleri korumak olduğunu belirtmiştir. Osmanlı sınırları içinde yaşayan Türkleri milli değerler etrafında bir araya getirilerek dağılmayı önlemektir. Türkçülük diğer akımlara oranla daha geç ortaya çıkmasına karşılık Milli Mücadele'nin başarıya ulaştırılması ve Cumhuriyetin örgütlenmesinde rol oynayan en önemli akımdır. Türkçülük akımının önde gelen ismi Ziya Gökalp'tir.
Türk tarihi genel olarak değerlendirildiğinde Türklerin daima Batı yönünde hareket ettiği ve yüzünü sürekli batıya döndüğü görülmektedir. Ancak 16. yüzyılda çok güçlü olan Osmanlı Devleti Batı'da meydana gelen gelişmeleri umursamamasıyla birlikte birçok açıdan geri kalmaya başlamıştır. Batıcılık, devletin bütünlüğünün ve kurtuluşunun ancak ve ancak Batının biliminden ve teknolojisinden faydalanarak bunları Osmanlı bünyesine alma ile olacağını savunmuştur. Dr. Abdullah Cevdet Batıcılık ilkesinin önde gelen temsilcilerindendir.
Adem-i Merkeziyetçilik akımı Osmanlı içinde yaşayan vatandaşlara geniş özgürlükler verilmesini ve çeşitli etnik grupların federasyon gibi kendi siyasal yapısı içinde yaşamalarını savunmaktadır. Adem-i Merkeziyetçilik düşüncesinin önde gelen savunucusu ve Osmanlı hanedanına mensup olan Prens Sabahattin'dir.