Sosyal medya kullanımının günbegün yaygınlaşmasıyla beraber insanların kendilerini ve yaşamlarından belirli kesitleri geniş kitlelerle paylaştığı bilinir. Öyle ki milyonlarca takipçisi olup günlük rutininin neredeyse her bir kısmını mükemmelmiş gibi göstererek takipçileriyle paylaşan internet fenomenleri mevcuttur. Bu nedenle sosyal medyada ördek sendromu nedir, ne anlama gelir gibi soruların psikoloji alanındaki çalışmalar ışığında yanıtlanması önem arz eder.
Günümüzde sosyal medya platformlarının ne kadar çeşitli olduğu düşünüldüğü zaman sanal ortamların insanları hangi yönde etkilediğinin incelenmesi de kaçınılmaz olur. Buna ek olarak internet, telefon ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle psikoloji alanında bu gibi unsurlara yönelik çeşitli araştırmaların yapıldığı söylenebilir. Bu bağlamda ele alınabilen ördek sendromu da pek çok kişinin kendisinde mevcut olup olmadığını merak ettiği bir psikolojik durumdur. Bu kavram suda yüzen ördeklerin hareketleri dikkate alınarak ortaya atılmıştır. Ördeklerin suda yüzüşleri ile ilişkilendirildiği için bu isimle anılan ördek sendromuna yönelik bilgiler şu şekilde aşamalı olarak sıralanabilir:
Ördek sendromu genellikle sosyal medya üzerindeki paylaşımlar üzerinden açıklanan psikolojik bir durumdur. Çünkü günümüzde sosyal medyada paylaşım yapan pek çok kişinin yaşantısını mükemmelmiş gibi sunduğu görülür. Bu durum özellikle sosyal medya fenomenlerinin herhangi bir başarısızlık veya mutsuzluk yaratan olaylar yaşamadıklarının düşünülmesine yol açar. Dolayısıyla bu sendroma sahip olmayan kişiler söz edilen durumdan olumsuz yönde etkilenerek kendilerine "Yalnızca ben mi kaygılıyım, ben mi başarısızım?" gibi soruları yöneltebilir.
Kendisini mükemmelmiş gibi gösteren kişiler diğer bireylerin kendilerini ve yaşantılarını sorgulamalarına sebebiyet verebilir. Bu da kişilerin depresyon ve anksiyete gibi farklı psikolojik rahatsızlıklara sahip olmalarını tetikleyebilir. Ancak gerçek yaşamda sosyal medyada olduğu gibi filtreli fotoğraflara ya da farklı bir şekilde yansıtılan olaylara yer olmadığı unutulmamalıdır. Dolayısıyla kimse ya da herhangi bir yaşantı kusursuz değil iken insanların olumlu ve olumsuz yönleriyle bir bütün olduğu hatırlanmalıdır.