Namık adını ona şair Eşref Paşa vermiştir. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Beydir. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşanın yanında, Rumeli ve Anadolunun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü.
Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında İstanbula babasının yanına döndü. 1863te Babıali Tercüme Odasına kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865te kurulan ve daha sonra yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla
ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyetinin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867de kapatıldı. Namık Kemal de İstanbuldan uzaklaştırılmak için Erzuruma vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşanın çağrısı üzerine Ziya Paşayla birlikte Parise
kaçtı. Bir süre sonra Londraya geçerek M. Fazıl Paşanın parasal desteğiyle Ali Suavinin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Daha sonra Ali Suaviyle anlaşamaması üzerine Muhbirden ayrıldı. 1868de gene M. Fazıl Paşanın desteğiyle Hürriyet adı altında
başka bir gazete çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu, Avrupada desteksiz kalınca, 1870te zaptiye nazırı Hüsnü Paşanın çağrısı üzerine İstanbula döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872de İbret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal İstanbuldan uzaklaştırılmak amacıyla Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı Vatan
Yahut Silistire oyunu, 1873te Gedikpaşa Tiyatrosunda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi İbret gazetesinin yazması üzerine o sırada İstanbula dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosaya sürgüne gönderildi. 1876da I. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbula döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasiyi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı - Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamidin Meclis-i Mebusanı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adasına sürüldü. 1879da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884te Rodos, 1887de Sakız Adasına gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Geliboluda Bolayırda gömüldü.
Namık Kemal ilk şiirlerini çocuk denecek yaşlarda yazmaya başlamıştır. İstanbula geldikten sonra eski ve yeni kuşaktan şairlerin bir araya gelerek kurdukları Encümen-i Şuârâya ve bazı divan şairlerine nazireler yazmıştır. Şinasiyle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf etkilenmiştir.