Charles de Sécondat (1689-1755), Baron de la Brëde et de Montesquieu, özgürlüğün bir yandaşı ve despotizmin bir düşmanıydı. 1721'de yayımladığı Lettres persanes Fransa'daki politik durum ve kilise koşulları üzerine yergilerden oluşuyordu. 1728'den 1729'a dek kaldığı İngiltere'de ülkenin politik dizgesinin belli özelliklerine karşı büyük hayranlık geliştirmişti. 1734'te Considérations sur les causes de la grandeur et de la décadence des Romains [Romalıların Görkem Ve Yozluklarının Nedenleri Üzerine İrdelemeler] başlıklı çalışmasını yayımladı.
Son olarak 1748'de yasalar üzerine çalışması, De l'esprit des lois [Yasaların Tinihiç kuşkusuz] çıktı ki onyedi yıl süren bir emeğin ürünüydü. Yasalar üzerine çalışmasında Montesquieu karşılaştırmalı bir toplum, tüze ve hükümet incelemesine girişir. Olgulara ilişkin bilgisi aslında böylesine geniş bir ölçekte tasarlanan bir girişimi yerine getirebilmek için yeterince doğru ve kapsamlı değildi; ama girişimin kendisi karşılaştırmalı bir toplumbilimsel gözlem olarak oldukça önemliydi. Gerçekten, Montesquieu'nün belli öncelleri vardı. Özel olarak Aristoteles çok sayıda Yunan anayasasına ilişkin incelemelerin derlenmesinde öncü olmuştu.
Ama Montesquieu'nün tasarına çağdaş felsefenin ışığında bakılmalıdır. Politika ve tüze alanında başka felsefeciler tarafından başka alanlarda uygulanan tümevarımcı görgül yöntemi uyguladı. Bununla birlikte, Montesquieu'nün amacı yalnızca toplumsal, politik ve tüzel fenomenleri betimlemek, büyük bir sayıda tikel olguyu kaydetmek ve betimlemek değildi. Olguları anlamayı, tarihsel gelişimin ilkelerine yönelik dizgesel bir inceleme için fenomenlerin karşılaştırmalı bir gözleminden yararlanmayı istiyordu. ''Herşeyden önce insanları inceledim, ve şu inanca vardım ki bu sonsuz yasalar ve töreler türlülüğünde yalnızca özençleri tarafından güdülmüyorlardı.
İlkeleri biçimlendirdim, ve bu ilkelere kendiliklerinden uyan tikel durumlar gördüm—tüm ulusların tarihleri yalnızca (bu ilkelerden doğan) sonuçlardı ve her özel yasa bir başka yasaya bağlıydı ya da daha genel bir başka yasaya bağımlıydı.''1 Montesquieu konusuna böyle yaklaşıyordu, yalnızca olgucu bir toplumbilimcinin tininde değil, ama dahaçok bir tarih felsefecisi olarak. Belli bir bakış açısından Montesquieu'nün toplum, hükümet ve tüze kuramı tarihsel verilerden çıkarılan genellemelerden, ama çoğu kez aşırı-iveğen genellemelerden oluşur. Değişik politik toplumlardaki değişik olumlu tüze dizgeleri bir etmenler türlülüğü ile koşulludurlar: halkın karakteri, hükümet biçimlerinin doğa ve ilkeleri, iklim ve ekonomik koşullar vb. tarafından belirlenir. Bu ilişkilerin bütünlüğü 'yasaların tinini' oluşturur